Ağır adımlarla kapıya gidip gözetleme deliğinden dışarıya baktım. Kapıyı çalan Hyunjin'di. Bunu görünce hızlıca merdivenlere yöneldim.
"Neden açmadın, kimmiş?"
"B-ben bakamadım ki."
"Neden, kapıya kadar neden gittin o zaman?"
Zil hala ısrarla çalmaya devam ediyordu.
"Ya özel kızsal bir şey oldu az önce, sen aç işte!"
Bu dediğim üzerine abim büyük bir kahkaha attı.
"İyi tamam git."
Bundan da kurtulduğum için yukarıya çıkınca derin bir nefes aldım. Daha gerçekçi olması için banyoya girdim. Bir süre banyoda durdum ve abimin konuşmasının bittiğinden emin olup aşağıya indim.
"Kimmiş?"
"Karşı komşunun oğlu. Bizi çağrıyorlar. Amerika'dan bir tanıdıkları gelmiş, o yüzden pasta falan yapmışlar, yemek için bizi de çağırıyorlar. Ne dersin, bence gitmeliyiz. Hem senin şu anki halinde de pasta iyi gelir."
Duyduğum şeyle kaskatı kesildim. Gitmemeliydik. Düşün Akari, düşün. O anda aklıma gelen fikirle elimi karnıma götürdüm ve sesimi kısık çıkarmaya çalışarak;
"Abi inanır mısın ama inanılmaz karnım ağrıyor, yürümeye halim yok, bu halde hiçbir yere gidemem. Sen git istersen, ben biraz yatacağım."
"Öyle olsun bakalım. Onlara iletmemi istediğin bir şey var mı?"
"Y-yok, hiçbir şey yok."
Abim mutfak masasından telefonunu aldı ve bana el sallayıp evden çıktı. Derin bir rahatlama nefesi aldım. Daha ne kadar böyle gidecekti? Neyden kaçıyordum böyle? Neler oluyordu? Oflayıp başımı salladım ve televizyonunun karşısına geçip izleyecek bir şeyler aradım. En son hiçbir şey bulamayıp çizgifilm kanalında durdum. Evet, hala çizgifilm izliyordum ve bence çizgifilmler diğer dizilerden daha güzeldi. Kendimi izlediğim şeyde yavaşça kaybetmiştim ki kapı çaldı. Yine kapıyı açmadan önce gözetleme deliğinden kim olduğunu kontrol ettim, Eunwoo'ydu. Gülümseyerek kapıyı açtım.
"Merhaba!"
"Merhaba Eunwoo!"
"Bunları annem sana gönderdi, şu anki haline iyi gelirmiş."
"Şu anki halim mi? Ahh, abim..."
Hafiften kıkırdadı. Elindeki tabağı alıp içeriyi işaret ettim.
"Gelmek ister misin?"
"Olabilir, şu an evden kurtulmak için her şeyi yaparım."
O da içeriye geçince kapıyı kapattım ve mutfaktan iki tane çatal alıp salona geri döndüm.
"Evden kurtulmak için mi?"
Elini ensesine koydu.
"Evet, şu Emma'dan pek hoşlanmıyorum. Çok itici biri bence."
Önyargımda haklıymışım ve... nedense Eunwoo ne zaman elini ensesine atsa eriyordum, çok çekici oluyordu. Aslında şu an Eunwoo tamamıyla çok çekiciydi, gerçi o hep çekiciydi. Altında gri bol ve paçaları dar bir eşofman, üstünde beyaz bir tişört vardı, saçları dağınıktı, çoraplarıysa...
"Vay canına tek olduğumu sanıyordum!"
"Efendim?"
"Çorapların, bende her zaman çoraplarımı farklı giyerim!"
Önce kendi biri siyah biri beyaz olan çoraplarına sonra da benim biri mavi biri pembe olan kedili çoraplarıma bakıp güldü.
"Vay canına, bende tekim sanıyordum, hatta benimle evde hep dalga geçerler!"
"Benimdee!"
Bunu üzerine büyük bir kahkaha atıp yine şakalaşmaya başladık. Eunwoo gerçekten hiç dışarıdan gözüktüğü gibi biri değildi, çok güzel bir kalbi vardı. Tam şarkı söylemeyi bırakmış bir birimizin saçını yapıyorduk ki kapı çaldı. Eunwooyla beraber kapıya gittik. Yeniden gözetleme deliğinden kim olduğuna baktım, Hyunjin'di.
"Hyunjin, seni çağırmaya gelmiş galiba."
"Sanmam ama..."
Eunwoo kapıyı açınca onun yanında dikildim. Hyunjin bizi görünce hem şaşkın hem de sinirli bir şekilde bakmaya başladı.
"Eunwoo, burada ne işin var?"
Eunwoo tam konuşmak için ağzını açmıştı ki, araya atladım.
"Ben çağırdım, bir sorun mu var?"
Cevabım karşısında gözlerini pörtleterek ikimize baktı.
"H-hayır, yok."
O sırada Eunwoo'ya bakınca saçlarının dağınık olduğunu farkettim ve hafiften kıkırdadım. Ben kıkırdayınca Eunwoo ve Hyunjin bana baktılar. Eunwoo'ya bakıp ellerimi havaya kaldırınca o da eğildi, saçını düzelttim ve birlikte güldük. Hyunjin'e döndüğümde acayip sinirli gözüküyordu.
"Eunwoo daha kalıcak mısın yoksa eve geliyor musun?"
"Gelirim birazdan. Sen bunun için mi geldin?"
"Hayır, öylesine dışarıya çıkmıştım. Görüşürüz o zaman."
Eunwoo'yla beraber ona "Görüşürüz." dedik ve kapıyı kapattık.
"Hyunjin neden böyle?"
"Nasıl?"
"Bilmem bir değişik gibi."
"Emma'dan hoşlanmıyor, ondan olabilir."
"Her neyse, otur saçını yapacağım."
Birlikte gülüştük ve ben saçını yapmaya başladım.
•••
Kapı çalana kadar zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık. Saate baktığımızda 9'a geliyordu. Kapıya gidip gözetleme deliğinden baktım, gelen abimdi.
"Oh, sen mi geldin?"
"Evet, Akari sen de gelmeliydin çok eğlendim, komşularımız çok iyi insanlar."
"Ben daha çok eğlendim."
"Oo, Eunwoo bir anda ortadan kayboldun burada mıydın?"
"Ortam sıkıcı geldi, bende Akari yalnız diye buraya geldim."
"Bak şanslısın, Akari herkesle PlayStation oynamaz."
"Öyle mi dersin?"
Üçümüz birlikte gülüştük. Abim gidip Eunwoo'nun yanına oturdu ve yeni bir oyun açtılar, bende arkalarındaki koltuğa oturdum.
"Akari sen de gelsene."
"Ben çok oynadım abi, siz devam edin."
"Çok şey kaçırıyorsun."
"Ben kazananla oynayacağım."
"Oo, yine iddialısın bakıyorum. İyi madem..."
Abim ve Eunwoo oyunu her ne kadar kafa kafaya bitirmiş olsalar da Eunwoo yenmişti.
"Dostum, bu oyunda çok iyisin. Akari, yenildin benden söylemesi."
"Görücez bakalım kimin yenileceğini."
Gülerek Eunwoo'nun yanına oturdum. Elimi çakması için ona uzattım.
"Adil bir oyun olsun."
Gülümseyerek elime çaktı.
"Adil bir oyun olsun."
Eunwoo ile uzun bir oyundan sonra kazanan ben olmuştum. Eunwoo'ya doğru saçımı savurup küçümser bir bakış attım.
"İddialıyım demiştim."
Bir anda hep birlikte ciddi kalamayıp gülmeye başladık. Daha sonra bir anda birbirimize çocukluk anılarımızı anlatmaya başladık. Gülmekten yerlere yatıyorduk neredeyse. Saat 11'e gelirken Eunwoo artık gitmesi gerektiğini söyledi. Onunla yakın zamanda yeniden böyle toplaşma planı yapıp birbirimize iyi geceler diledik. Onu geçirdikten sonra tam odama çıkıyordum ki abim alaycı bir ses tonuyla konuştu;
"İkiniz tek başınıza neler yaptınız bakalım?"
Abime gözlerimi devirip;
"Saçmalama abi, şarkı söyledik, birbirimizin saçını falan yapt-"
"Saçlarınızı mı yaptınız? Akari gerçekten herkesi kendine benzetiyorsun. Ve aslında onunla yakışıyordu-"
"Of abi ne saçmalıyorsun yine!"
"Bir şey saçmalamıyorum bence dedim zate-"
"Neyse abi, ben yatıyorum, iyi geceler!"
Abim küçük bir kahkaha attı.
"İyi peki bakalım küçük hanım , iyi geceler."
Esneyerek odama gittim ve kendimi yatağıma atıp tavanla bakışmaya başladım. Bugün çok eğlenmiştim, Eunwoo çok eğlenceli biriydi. Abimin son dediği kafama çok takılmıştı. Kafamı sağa sola hızlıca sallayıp gözlerimi kapattım. Saçmalama Akari, saçmalama! Bunları düşünürken gözlerimi daha fazla açık tutamadım ve kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
small bodies, big sweaters. 「hwang hyunjin」
Fiksi Penggemar•Kollarımı ceketinin içinden beline sardım, tek elini belime koydu... artık güvendeydim. -Küçük bedenler, büyük kazaklar.