Soo: geldik.
Sun: burası mı?
Soo: ne bekliyordun? Büyük bir avm mi? Arabadan inmiştik.
Alışveriş yapmya başladık. O kendi alışverişini yaparken ben kendi alışverişimi yapıyordum. Kasadan geçtikten sonra onu beklemeye başladım. Tek başımayken soramayacağım soruları sormayı planlıyordum.
O da kasaya gelmiş ürünleri geçiriyordu.
Sun: adımı nerden biliyorsun?
Soo:(gülerek) sen söyledin ya.
Sun: Hayır, ben söylemedim.
Soo: nerden biliyorum o halde?
Sun: bende bunu soruyorum.
Soo: anahtarını evde unutan biri ile tartışmaya girmem. Söyleyip söylemediğini bile hatırlamıyorsun.
Marketten çıktık. Eşyaları bagaja yerleştiriyorduk.
Sun: peki senin adın ne?
Soo:(gülerek) hatırlamıyor musun? Söylemiştim.
Söylememişti. Kesinlikle dikkatli olmalıydım.
Sun: unutkan bir insan olduğumu unuttun mu?
Soo: soo.
Sun: soyadın yok mu?
Soyadını öğrenirsem kısa çaplı bir araştırma yapabilirim.
Soo: soyadımı bilmene gerek yok. İsmim "soo" unutayım deme. bir daha söylemem.
Gülmüştüm.
Sun: eve dönmeyelim. Sıkıldım burda. Hadi bir kafeye gidelim.
Soo: istemiyorum.
Sun: uzak değil yaklaşık yarım saatlik yol. Ne olur gelsen. Zaten burda hiç arkadaşım yok. Hem aldatıldığımı da anladın. Evleniyormuş. Ne olur yani gelip destek olsan? Ahh siz erkekler hep böylesiniz! Tamam gelme istemiyorum. Oysa ben sana güvenip-
Soo: bi sus!
Soo ağzımı kaptmıştı.
Onu kalabalık bir ortamda tanımaya çalışmalıydım.
Soo: bir nefes al!
Sun: gelecek misin?
Soo: susacaksan evet.
Sun: güzel
Demiş ve anahtarı ona uzatmıştım. Arabayı onun kullanması benim açımdan daha güvenli olurdu.
Kahvelerimizi yudumluyorduk.
Sun: sen çalışmıyor musun? Ne işin var ıssız yerlerde?
Soo: senin ne işin var peki?
Sun: ben modacıyım işim çizim üzerine. Sen?
Soo: amma meraklıymışsın. Soru yağmuruna tuttun beni.
Sun: cevap ver.
Soo: dur bir dakika? Seri katil olduğumu düşünüyorsun.
Gülmüştü.
Soo: tabi ya. Başka ne olacaktı.
Sun: telefonunu kullandığım gün bir anda arkamı döndüm ve sen yoktun.
Kaşları çatılmıştı. Yavaşça yüzüme yaklaşmıştı.
Soo: seni hemen burda öldürmemi ister misin?
Demişti fısıltıyla. Nefesim kesilmişti. Gerçekten de katil miydi?
Bir anda kahkaha atmıştı. Aptal!
Soo: mesleğimi söyleyemem ama devlet için çalışan bir ajan diyebiliriz. Aramızda kalsın. Seni o gün korkutmak istemezdim. Alışkanlıklar işte.
Sun: şu katili yakalamak için mi geldin yoksa? Neydi? Hayalet... ah değil..
Soo: ruh.
Sun: evet ruh. Onu bulmak için mi burdasın? Nasıl biri tarif et.
Soo: o umrumda değil. Tatil gibi düşünebilirsin. Bir süre ortadan kaybolmam gerekiyordu.
Sun: anladım.. peki bir şey daha sormak istiyorum.
Soo: sor.
Sun: evimin etrafında dolanıp gözetleyen sen miydin?
Soo: ne? Katil seni mi gözetliyor? Bir daha bana yaklaşma. Başıma bela almak istemiyorum.
Sun: sen nasıl ajansın? Korkusuz olup dövüşmen gerekmez mi?
Soo: dövüşmek? Ajanım dedim ninjayım demedim.
Sun: bende ajan diyince havalı olduğunu düşünmüştüm. Köstebeğim desene sen şuna.
Soo: ölümünün benim elimden olmasını ister misin?
Dedi imâlı imâlı.
Sun: iyi ya sustum.
Soo: soracağın soru varsa sor. Adımın katile çıkmasını istemiyorum.
Sun: evli misin ya da sevgilin falan?
Soo: biraz hızlı ilerlemiyor muyuz?
İçtiğim kahve boğazıma takıldı. Öksürük tuttu.
Gülmüştü.
Soo: iyi misin?
Sun: şey.. evet. Öhm.
Soo: kalkalım artık.
Sun: peki.
Kalkmıştık. Sessiz bir yolculuğun ardından evlerimize dönmüştük. O gün biraz kitap okumuş biraz çizim yapmıştım. Saate baktığımda geç olduğunu farkedip üzerimi değiştirdim ve yatağa girdim. Uyandığınımda saat gece 3 tü.
Neden bu saatte kalkmıştım ki?
Sun: nasıl uyuyacağım şimdi?
Aşağıdan tıkırtılar geliyordu. Bahçede dolanan kedi köpektir diye aldırış etmedim. Biraz sonra gelen cam kırılma sesiyle yerimde sıçradım.
![](https://img.wattpad.com/cover/162291921-288-k143526.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cennetin karanlık yüzü
Fanfiction"Seni neden öldürmediğimi biliyor musun?" Eliyle işaret etti. "Ona çok benziyorsun"