Benim umursamadığım her noktayı inceliyordu. Çekmeceyi yerinden çıkararak arkasına baktı. Elinde küçük, tohum tanesi kadar bir cihaz çıktı.
Sun: bu da ne?
Soo: neye benziyor? Al şunu bir kenara koy.
Elinden almak için uzandığımda elini geri çekti.
Soo: ben koyarım. Eğer varsa parmak izi bozulmaya uğramasın.
Öyle söylediği an elim ellerine taktığı eldivene kaydı. Gerçekten çok akıllıca.
Soo: sanırım başka yok. Hızlı bir şekilde yaptığını var saysak yerleştirmek için 2 dakikaya ihtiyacı var. Diğer 2 dakikayı da kapıyı açıp merdivenden inmesine sayıyorum.
Sun: çok zekice.
Soo: sen yinede bir daha gözden geçir.
Sun: tamam etrafı kontrol ederim.
Soo: onu kastetmedim. Yaptıklarımı kontrol et. Belki katil benimdir.
Sun: her insan yanlış düşünebilir. Artık sana güveniyorum tamam mı? Kapa artık şu konuyu.
Soo: acıktım ben.
Sun: iyi yemeğe inelim o zaman.
Aşağı inmiştik.
Soo: nefis kokular geliyor.
Sun: güzel yemek yaparım.
Masayı birlikte hazırlayıp yemek yemeğe başladık.
Soo: ben evime gidince ne yapacaksın? Korkmayacak mısın?
Sun: Hayır. Güvende hissediyorum kendimi.
Soo: bunu neye dayanarak söylüyorsun anlamıyorum. Bir dahaki sefer elinden kurtulacağının garantisi var mı?
Sun: senin benim yakınlarımda oturduğunu bilemek bile iyi hissettiriyor.
Gülmüştü.
Soo: (gülerek) bir katilim çok güvenme
Sun: sana güveniyorum.
Dedim ve yemek yemeğe devam ettim. Evet ona güveniyorum. Düşüncelerimdeki gibi katil olduğunu var sayalım. Kaç insan kendi yerleştirdiği cihazı gün yüzüne çıkarır ki? Üstelik kırık yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir yerdeyken? Tam bir köstebek. Odamı ve evi incelemesi, her ayrıntıyı dikkate alması, kafasında oluşturduğu zaman hesaplamaları... kimin aklına gelir ki?
Soo: ne düşünüyorsun?
Sun: hı? Tuzu fazla mı olmuş?
Soo: Hayır. Bir saattir bunu düşünmüyordun değil mi?
Gülmüştü.
Sun: tabiki Hayır. Soo yun gelirse ne yapacağım? Öğrenirse kesin götürür beni burdan.
Soo: soo yun? Haa şu kız... Evet olabilir.
Sun: soo yun'u sen ne zaman gördün?
Soo: ben evine 74 adım uzaklıktayım.
Sun: hesapladın mı?
Gülmüştü.
Soo: buraya seninle gelirken hesapladım.
Sun: vaay. peki komşu olduğumuzu ne zaman öğrendin?
Soo: bugün.
Sun: o zaman soo yun'u nerden biliyorsun?
Soo: arabada görmüştüm. Zaten burada kalan tek kız var o da sensin. Buraya gelen diğer kızlarda muhtemelen arkadaşın.
Sun: vay canına... Sen gerçekten işinde iyisin.
Soo:(sırıtarak) biliyorum.
Sun: tam bir köstebeksin.
Soo: köstebek?? Bana ajan demeni tercih ederim.
Sun: neden?
Soo: hem daha havalı hem de... ben köstebek değilim. Devletim adına çalışıyorum.
Sun: ama şuan çalışmıyorsun.
Soo: belkide şuan önemli bir görevin tam da ortasındayımdır.
Sun: a-anlamadım?
Soo: yemeğini ye. Bu arada elektirik şartelleri nerdeydi?
Sun: çıkış kapısının girişinde kullanılmayan bir oda var anahtarı üstünde. İçeri gir hemen yan tarafta.
Soo: tamam.
Sun: ne yapacaksın?
Soo: ne yapacağımı anlatsam anlayacak mısın?
Sun: bana gerizekalı muamelesi mi yapıyorsun?
Soo: şu çekirdeği etkisiz hale getireceğim.
Sun: nasıl yapıyorsun?
Soo: yüksek voltaj vererek.
Sun: çarpılıp başıma kalma da...
Gülmüştü.
Soo: sende dikkat et. Bir anda işim çıkar, gitmem gerekir ve haber veremem. Katil gelir ben zannedersin ölüp gidersin falan.
Sun: felaket Tellalı mısın?
Gülerek içeri gitti. Mutfağı toplamaya başladım.
Elimi havluya götürmüştüm ki,
Soo: ben gidiyorum sun. İşim bitti.
Kapıya doğru yürüdüm.
Sun: gidiyor musun?
Soo: evet dikkatli ol. Kapıları kilitle. Ben gelirim yine. Telefonumun sesi açık olur tamam mı?
Neyin nesiydi bu ilgi?
Sun: tamam.
Bir anda sarılmıştı. Neye uğradığımı şaşırdım.
Soo: a-a şey.. yemek için teşekkürler.
Sun: ön-önemli değil.
Kapıdan çıkıyordu ki girişteki saksıya yöneldi.
Soo: bu çiçeği ilk defa görüyorum. Ne güzel rengi varmış.
Sun: geldiğimde burdaydı.
Elini toprakta gezdirdi.
Soo: toprağını havalandır ki daha uzun yaşasın.
Sun: unutmazsam yaparım.
Soo: peki. Unutma ama. Görüşürüz.
Sun: görüşürüz.
Soo gittikten sonra dağılan çekmeceleri toplayıp bir film açtım. Zaman çok çabuk geçiyordu burada. Filmi izlerken soo yun aradı.
Sun: alo.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
cennetin karanlık yüzü
Fanfiction"Seni neden öldürmediğimi biliyor musun?" Eliyle işaret etti. "Ona çok benziyorsun"