Sandalyeme oturduktan sonra yalnızlığıma eşlik etmesi için kuş seslerini dinlemeye başladım. Biraz daha oturduktan sonra tepsiyi almış eve girmek için kalkmıştım. Kapı kapanmıştı. Nasıl olur? Kapanmaması için önlemimi bile almıştım. Çilingiri aramam lazımdı. Telefonumun içeride olmasına söverken bir yandan da pencere ve kapıları zorlamaya çalıştım eski olduğu için açabilirim umuduyla. Nafile, açılmıyordu. yürümeye başladım. Belki bir insanla karşılaşırım da çilingiri arayabilirim diye. Arabamın yanından öylece geçip giderken şansıma küfrediyordum. Bahçe kapısından çıkıp buraya gelirken kullandığım yoldan yürümeye başladım. Yarım saatlik yol sonunda arkamdan gelen sesle durdum.
Soo: hey!
Arkamı döndüm. Şükürler olsun. Birkaç adım atıp genç adamın yanına gittim.
Soo: ne arıyorsun burda? Yolunu mu kaybettin?
Sun: Hayır. Telefonunuzu kullanabilir miyim?
Soo: endişeli gibisin. Birinden mi kaçıyorsun?
Sun: Hayır. Burada yaşıyorum. Ve evime giremiyorum çünkü anahtarlarım evdeyken dışarı çıktım. Çilingiri aramam gerek. Gerekli açıklamaları yaptıysam şimdi yardım eder misin?
Soo: hey yardıma muhtaç olan sensin. Ne bu dik başlılık.
Sun: yardım etmeyeceksen oyalama.
Genç adam cebinden telefonu çıkarmış ve bana uzatmıştı.
Numarayı çevirmiş, yolu tarif etmiştim.
Şehirden uzak olduğu için gecikeceklerini söylediler. Telefonu kapatıp genç çocuğa uzatmıştım.
Sun: Teşekkürler.
Diyip yürümeye başlamıştım.
Soo: seninle gelmemi ister misin?
Şaşırdım.
Sun: neden?
Soo: korkmuyor musun?
Sun: neden korkayım? Nasıl geldiysem öyle giderim. Yolu biliyorum nasıl olsa.
Soo: vay canına. Oldukça cesur bir kızmışsın o adamdan korkmadığın ortada.
Sun: hangi adam?
Soo: ah tabi ya. Duymamış olmalısın. Duysan değil yola çıkmak odandan çıkamazdın.
Sun: ne saçmalıyorsun?
Soo: ruh lakaplı seri katili duymamış olmalısın.
Kahkaha atmıştım.
Sun: hahaha.. Dalga mı geçiyorsun? Hahahah. Söylesene hayaletlere de inanır mısın?
Soo: doğru söylüyorum.
Sun: ruh mu? Vay canına çok yaratıcı.
Soo: bir ruh gibi görünmeden ve sessizce öldürdüğü söyleniyor. Yüzünü saklama gereksimi bile duymuyormuş.
Sun: sen hâlâ yaşıyorsun ama. Hı? Sen bayağı cesursun sanırım. Var diyelim peki sen korkmuyor musun?
Soo: neden korkayım ki?
Sun: sadece zekileri mi öldürüyor?
Demiş ve gülmeye devam etmiştim.
Soo: sadece.. Kadınları.
Sun: sadece kadınları mı? Peki neden? Haahah.
Soo: dalga geçme doğru söylüyorum.
Sun: inanırım. Erkek değil misiniz? Hem kadın düşkünü hem de düşmanısınız.
Soo: Söylesene benim suçum ne? Katil de seni aldatan da benmişim gibi konuşma.
Yüzüm düşmüştü.
Sun: sen nerden biliyorsun.
Soo: tahminim doğru değil mi? Konuşmaların seni ele veriyor.
Sun: her neyse teşekkür ederim.
Demiş ve yürümeye başlamıştım. Burada uzun süredir yaşıyor gibiydi. Arkamı tekrar döndüğümde onu görememiştim. Nereye kaybolmuştu bir anda. Etrafa göz gezdirsemde bulamamıştım. Sessiz ve yavaş adımlarla ilerliyordum. Aptal çocuk neden durup dururken korkutmuştu beni? Yaprak kıpırtılarıyla dona kalmıştım. Kafamı çevirme cesaretini kendimde bulamamıştım.
Kedi: miyav.
Duyduğum sesle yerimde sıçramıştım.
Sun: ahhh aptal sun! O gevezeyi bulursam geberteceğim. Yalan söyleyip korkutunca eline ne geçti! Sadece bir kedi. Kedi olmasaydı rüzgardı!
Sinirle yerimde tepinip hızlıca yürümeye devam ettim. Bahçe kapısından girmiş kahvaltı yaptığım masaya oturmuştum. Gözüm etrafta dolanıyordu ister istemez. Olmayan bir adamın gelmesini bekliyordum. Kafamdaki saçma düşüncelere son verip beklemeye başladım. Aradan saatler geçmiş çilingir gelmişti. Kapıyı açmış ve yedek anahtarı uzatmıştı. Kapı açıktı artık fakat içeri girmeye cesaret edemiyordum.
Sun: bir ricam daha olacaktı. Yeni taşındım ve taşıyamadığım ağır eşyalar var. Eğer size zahmet olmayacaksa yardım edebilir misiniz?
Önce adam sonra ben içeri geçmiştim. Her odada dolaşıp eşyaları taşıdıktan sonra teşekkür etmiştim. Çilingir gittikten sonra eşyaları tekrar eski yerine koyup aşağı indim. Yedek anahtarın birini alıp kapının girişinde duran saksının içine yerleştirip üzerini toprakla kapattım. Olurda tekrar zor durumda kalırsam diye. Bir süre daha korkmuş daha sonra rutin işlerime devam ederken olmayan bir katilin varlığını unutmuştum. Biraz kitap okuduktan sonra uyumuştum. Sabah kalktığımda günüme rutin bir şekilde devam ettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/162291921-288-k143526.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cennetin karanlık yüzü
Fiksi Penggemar"Seni neden öldürmediğimi biliyor musun?" Eliyle işaret etti. "Ona çok benziyorsun"