cennetin karanlık yüzü

7. Bölüm

Soo: araştırma yapmak istiyorum. Şu katille ilgili.
Sun: polis gibi yani. Tabi ya neden daha önce aklıma gelmedi bu. Neden polisi aramıyoruz?
Soo: tek akıllı sen misin? Aramadılar mı zannediyorsun? Polis yakalayamıyor. Yakalayamayacağı bir adamın peşine düşüp başarısızlıkla sonuçlansın istemiyor. 2 yıl kadar önce vazgeçtiler anlayacağın. Şehir efsanesinden biri deyip geçiyorlar.
Sun: efsane olmadığını kendi gözlerimle gördüm.
Soo: bunu herkes biliyor.
Sun: gerçekten sadece kadınları öldürmeye çalışması sence de saçma değil mi?
Soo: bence mantıklı. Yani mantıklı olmak zorunda yoksa beni de öldürür. Ölmek için yakışıklı ve gencim.
Göz devirip içeri girmiştim.
Sun: sen kafana göre incele. Bu arada yemeğini burada yiyorsun.
Soo: neden?
Sun: teşekkür etmeme izin ver.
Soo: peki. Ha birde düzgün yap. Zehirlenmek istemiyorum.
Sun: biraz daha yemek için yalvarma da.
Soo: fazlası için yalvarmam kilomu dengede tutuyorum. Bence sende öyle yap.
Sun: ben zaten zayıfım.
Soo: ah Özür dilerim. Ben kafamda tasarladığım ideal kiloya göre konuşmuştum. Yoksa evet fazlalığın yok.
Sun: kafanda oluşturduğun ideal kilo kaç ki?
Soo:(gülerek) neden? Benim için zayıflayacak mısın?
Sun: öylesine sormuştum. Neyse sana kolay gelsin.
Soo: sana da.
Soo'yu bahçede bırakarak mutfağa geçtim. Sebzeleri çıkarıp yıkamaya başladım.
Soo az sonra yanıma geldi.
Soo: katil nereye kadar ilerlemişti?
Soo: sen çıktıktan yaklaşık kaç dakika sonra çıktı evden?
Sun: yaklaşık 4 dakika kadar. Ondan oldukça uzaklaşmıştım.
Soo: yatak odana çıkabilir miyim? Ya da odaları gezmeme izin verebilir misin?
Sun: tabiki ama neden bunu yapacaksın? Böyle söyledikce korkuyorum.
Soo: saniyeler içinde evine girebilen bir adam neden dakikalarca yatak odanda hapsolsun ki?
Sun: ben sana yatak odamda kilitli kaldı dememiştim ki? S-sen Uzak dur benden.
Soo bana doğru yaklaşıyordu.
Soo: saçmalamayı kes artık. Sadece kafamda oluşturduğum bir tasarıydı. Sonuçta seninle kahve içmeye gelmedi değil mi? Ve senden 4 dakika geç çıkması için hem kilitli kalması hem de bir şeylerle uğraşıyor olması gerekiyordu. Odaları gezmeme izin ver.
Söyledikleri mantıklı gelse de güvenmiyorum.
Sun: beni takip et.
Yavaşça merdivenleri çıkıp odamı gösterdim.
Soo: nasıl oldu herşeyi ayrıntı atlamadan anlat.
Sun: gece sebebini bilmeden uyandım. Biraz sonra aşağıda tıkırtılar duydum ama önemsemedim. Ardından cam kırılma sesleri geldi.
Soo: pencereden girmiş zaten.
Sun: sonra yatağımdan kalktım ve başka bir odaya geçtim. O yatak odama girdiğinde kapısını kilitleyip kaçtım. Sonrasını zaten biliyorsun.
Soo: üst kata tırmanabileceği yerler var. İstese direkt üst kata çıkardı.
Sun: odanın üst katta olduğunu nerden bilecekti ki? Tabi beni tanımıyorsa.
Soo: bunda da mı benden şüpheleniyorsun? Bu evine ilk girişim.
Sun: senden şüphelendiğimi kim söyledi?
Soo: o zaman neden öyle konuşup imada bulundun!
Sun: ben emlakçıdan şüpheleniyorum.
Soo: emlakçı mı? Hah!
Sun: evimin içini ezbere biliyor. Ayrıca evi kiralarken bana katilden söz etmedi.
Soo: tamam tamam inandım. Daha fazla saçmalama sende. Her seferinde aynı muameleyi görüyorum "katil muamelesi"
Sun: elimde değil ne yapabilirim?
Soo: mesela güvenebilirsin! Her neyse etrafı inceleyeceğim. Sende beni dikkatli ize olur mu? Belki ses kaydı.. ne bilim gizli Kamera falan koyarım ha?
Sun: off off!
Yatağa geçip oturmuştum.
Soo: kontrol edeceksin yani.
Cevap vermemiştim soo da aldırış etmeyip işine devam etti.
Sıra dolaplara gediğinde biraz tuhaf hissedip yanına gitmiştim.
Elini attığı ilk çekmece iç çamaşırı çekmecemdi. Cidden kafayı yiyeceğim ilk açışta neden o? Üstelik yukarıdan 4. Çekmeceyken.
Soo: aa.. Şey.. bu çekmeceyi sen kontol et.
Dedi ve birkaç adım geri gitti.
Sun: şimdi mi? Sonra hallederim o işi.
Soo: bak işte iki dk! Ne tuhaf bir şeysin sen? Hı? utanıyor musun? Daha öncede dedim ben ne-
Sun: sen neler neler gördün.
Yüzeysel bir inceleme yapıp çekmeceyi itmiştim.
Sun: yok birşey burada.
Soo: adam akıllı bakmadın ki olsun.
Diğerlerini soo inceliyordu. Rayların arasına bile bakmıştı. Gerçekten de köstek olmalıydı.