cennetin karanlık yüzü

10. Bölüm

Yun: aşk... Burası mis gibi aşk kokuyor.
Koltuktaki yastığı alıp Yun'a fırlattım.
Sun: aşk kokusunun kan kokusuna dönüşmesini istemiyorsan kapat o çeneni.
Yun: iyi ya! Gevezelikte yapılmıyor. Ben yatmaya gidiyorum.
Sun: iyi geceler.
Bende odama çıkmıştım. Daha uykuya dalmamıştım ki yun geldi.
Yun: birkaç ses duydum.
Umarım geri gelmemiştir.
Sun: ses mi duydun? Kedi köpek falandır.
Yun: olabilir bilmiyorum yanında yatsam olur mu?
Biraz yana kaymıştım. Evin içinden sesler geliyordu. Yun ayağa kalktı ve lambayı yaktı.
Yun: ben bir bakayım.
Bende ayağa kalktım merdivenlerden aşağı bakıyorduk.
Yun:(sessizce) Aşşağıda biri var sun!
Bir anda elektrikler gitti. Yun çığlık attı. Ağzını kapatmaya çalışıyordum ama olmadı bizi duymuş olmalıydı. Yunu kolundan tutup odama soktum ve kapıyı kilitledim. Karanlıkta zor da olsa telefonu buldum ve soo yu aradım.
Sun: soo aşağıda biri var.
Soo: anladım geliyorum. Korkakça davranmayın. kimseye faydası olmaz kendinizi korumaya çalışın ben gelene kadar.
Telefonu kapatıp sessizce beklemeye başladık. Yun bana sarılarak ağlıyordu. Ben önemli değilim bile bile burda kaldım ama Yun'a birşey olursa kendimi asla affetmeyeceğim. O ölürse ne yaparım ben. Saçlarını öpüp sakinleştirmeye çalışıyordum. Aşağıdaki sesler yükselmeye başladı. Kapı çarpma sesleri. Birşeyler kırıldığına eminim. Ayak sesleri yaklaşıyordu.
Soo: eun sun!!! Nerdesiniz?!!
Sun: soo? Soo geldi korkma geçti.
Kapıyı açtım.
Soo bir anda sarılmıştı.
Soo: i-iyi misin?
Soo'dan ayrıldım.
Sun: iyiyim. Sen? Gördün mü onu?
Soo Yun'a bakmıştı.
Soo: hırsız gitmişti ben gelene kadar.
Yun: polisi arayalım.
Soo: gerek yok. Abartılacak birşey değil.
Yun: abartılacak birşey değil mi? Sun ve ben ne kadar korktuk haberin var mı?
Sun: her neyse hepimiz iyiyiz. Bence de gerek yok.
Soo: tekrar geleceğini sanmıyorum. Kapıları kontrol edip uyuyun. Ben gidiyorum.
Yun: anlamadım ne? Gidiyor musun? Kusura bakma ama gidemezsin.
Soo: anlamadım?
------------------------------------
Soo: kafayı yemek üzereyim! Başka pijama mı yok?
Sun: gecelik var olur mu?
Soo: Çıldıracağım!
Sun: neyini sevmedin? Yakasındaki dantel detayı mı? Yoksa askılı oluşunu mu? Istersen bunun yarım kollusu var ama çok seksi. Yoksa rengini mi sevmedin? Bordo güzel oldu ama öyle deme. Alt için yapabileceğim birşey yok bel ölçümüz aynı değil. Ben gittikten sonra çıkarabilirsin. Ama dediğim gibi çıplak dolaşamazs-
Soo: sus artık sus! Susarmı diye bekliyorum ama yok. Tamam sen çıkınca altımı çıkarırım. Sizin yanınızda çıplak dolaşmam. Renk ve model hoşuma gitti. Bu arada kıyafetlerim ne zaman kurur?
Sun: Makineye attım. Uykum var bekleyemem sabah kalktığımda hallederim iki üç saate kurur.
Soo: şeytan diyor git eve ne halleri varsa görsünler.
Sun: benim ne suçum var? Kalman için ısrar eden de üzerine kahveyi dökende yun.
Soo: senin için katlanıyorum.
Ne demişti o? Yanlış duydum canım.
Sun: birşey mi dedin? Y-yani şey duymad-
Soo: bal gibi de duydun. Senin için katlanıyorum. Bu pijamaya da arkadaşının isteklerine de.
Sun: ş-şey..
Soo: aşka inanır mısın?
Ne diyordu bu? Kalbim yerinden çıkacak.
Boş boş bakmıştım suratına.
Soo: çık artık odadan uykum geldi.
Hiçbir şey demeden çıktım.
Sabah olmuştu. Yunla birlikte kahvaltı hazırlamıştık dışarıdaki masaya.
Yun: gitte uyandır hadi.
Sun: kimi?
Yun: kimi olacak? Sevgilini.
Soo'nun bizde kaldığını tamamen unutmuştum. Dün gece yine aynı çatı altında uyumuştuk. Bu ikinciydi.
Sun: kaç defa söyleyeceğim. Soo benim sevgilim-
Soo: Günaydın.
Sun: Günaydın.
Yun: " kaç defa söyleyeceğim. Soo benim sevgilim" mi dedin sen az önce.
Soo'nun gözlerine bakmıştım. Sorun yok der gibi bakıyordu.
Soo: sana da günaydın Yun.
Dedi bıkkınlıkla.
Yun: Günaydın. Geç otur masaya. Hazır kahvaltı.
Soo: elinize sağlık.
Yun: afiyet olsun. Soo sen ne iş yapıyordun bu arada?
Sun: o mu? O kös-
Soo masanın altından sertçe vurmuştu.
-tebek, köstebek
Soo: burada ne işi olur ki insanın? Kös kös oturuyorum.
Dik dik bakmıştı bana.
Yun: sun gibi yani.
Sun: anlamadım?
Yun: çalışıyor musun?
Sun: evet.