Gelecekten bir mektup;
B.S. 103
Doğrusu, artık nasıl başlanır bilmiyorum. "Barakanızın önünden geçen soğuk suyun azizliği üzerinize olsun" mu demeliyim ya da basit bir selamla mı yetinmeliyim, emin değilim. Zihnimde inanılmaz bir boşluk var, korkarım koca elleri ruhuma dek uzanıyor. Tasavvur yeteneğim o eller tarafından çalındı ve siz de iyi bilirsiniz ki Diyar, daima hırsızları kolluyor.
Şu vakitten sonra masamın üzerinde çıplak bir fahişe bedeni gibi uzanan eski, sarı parşömene bağrımdaki duyguları dökmek zor. Nefeslenerek pencereye doğru başımı çevirdiğimde ise gök yıldızlarının çoktan lacivert ve siyahın seviştiği kubbede gözükmeye başladığını görüyorum. Merak ediyorum Bayan, gözlerim dolu dolu; önceden şu ucu bucağı olmayan gökyüzüne bakıp da ne görüyormuşum? İhtirasla dolup hafif hafif sallandığımı, onun gelmesini beklerken adeta gökyüzüne kur yapar gibi zarif hareketlerle mektup yazdığımı anımsıyorum. Ne oluyormuş yani, şu göğe bakıp da ne görüyormuşum? Tanrı'yı mı, nedense şimdi beni terk etti gibi hissediyorum...
Üzüntüm derin; hayatımda ilk defa bir piyon gibi kullanıldığımı, üstelik bu piyon olma durumunun ta başlangıçtan geldiğini hissetmemden beri üzüntüm çok derin. Şu değersiz, paçavra, beş para etmez hayatımda ilk defa kuşkusuz bağlı olduğum varlığa, Tanrı'ya isyan ettim ve bu tam şu an beni inanılmaz kıvrandırıyor.
Her şeyi gördüm Bayan, ömrüm boyunca şahit olabileceğime inanmadığım birçok olaya tanıklık ettim. Dürüst olacağım, neredeyse hepsinde ağladım. Sonra bu odaya geldim ve neden neredeyse hepsinde ağladığımı sorguladım. Ölümlere alışkınım, gök altıma insin yer üstüme yükselsin ki yalan söylemiyorum, ağladığıma bakmayın Bayan ben yine de ölümlere alışkınım. Hepsini de affettim, affetmekten başka maharetim yoktur benim. Lâkin bu, yardım edin lütfen, bu nasıl affedilir bilmiyorum. Yine de içimi size bile açamıyorum, artık içimde size karşı bile hoş duygular besleme yetimi kaybettim.
İçini kimseye açmamak, kimseyle paylaşmamak... Bunlar insanı delirtiyor. Sanırım bu acınası yalnızlık beni Tanrı'nın huzurunda daha da acizleştiriyor. İnsanı çift yaratan Tanrı, beni yalnızlıkla sınayıp duruyor.
Yine de gücenmişliğim, bu elim titreye titreye yazışımın nedeni o da değil. Eğer yıllardır eziyet çekiyorsanız o eziyetten yakınmamayı öğrenmişsinizdir. Tanrı bana bu eziyeti verip duruyor ve artık onun karşısında lâlım. Bu sefer, sizi endişelendirmek istemem, demeyeceğim: Sizi endişelendirmek isterim Sevgili Bayan, sanırım bu soğuk sarayda ölüme terk ediliyorum.
Kadere inanmayan bir adamın kaderine ismimi yazan vasiyete de, dışarıda hazırlanan büyük ateşe de, beyazı ala dönmüş gözlerime de hüsranla şahitlik ediyorum. Bana zarar veriyorlar, korkarım zararların bende kalıcı etki yarattığını bilmiyorlar. Yüzleri unutamadığımı, sözlerin tesirinden yıllarca çıkamadığımı bilmiyorlar. Ben ki karnından çıktığı valideden bile utanan küçük kız çocuğu, bugün size acı çeken bir kadın olarak çekinmeden, tüm çıplaklığıyla gerçekleri aktarmayı diliyorum. Çünkü buna ihtiyacım var. Çünkü insan içindekileri dışarı aktarmaya muhtaç zavallı bir yaratıktır.
Size onu anlatmayacağım, affedin bu kötü gibi görünen davranışımı lâkin öyle bir şey oldu ki istesem de size onu anlatamam artık. Bir badire yaşandı ve bu onunla arama kapanmaz mesafeler sıkıştırdı. Lâkin bu, sizin ve benim aramdaki uzaklık gibi değil Bayan. Onunla aramda dağlar, nehirler, ovalar, denizler, yollar yok; o hemen bu koca sarayın içinde bir yerlerde, belki de benim bastığım yerlere basıyor ve benim dokunduğum duvarlara değiyor nefesi. Lâkin yine de, diyarda var olan en uzak yakınım o benim. Düşmüş melek aramıza ruhlar sıkıştırmış, dışlanan kadın doğurduğu cinleri ikimize musallat etmiş sanki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYAN | Aşkın İlk Rengi (+18)
Historical FictionSevgililerin yataktan yatağa geçtiği şu çağda, aşıklar ruhlarını seviştirirmiş. ~ Diyarın ıssız ormanlarını gözlerinde muhafaza eden kız çocuğu, Annesinin rahminden koptuğunda gözlerini ilk kez gökyüzüyle buluşturması beklenmişti, O ise toprağa bakt...