Joy
Düşünüyordum ve tek kelimeyle Yerim'in koca bir aptal olduğu kanısına vardım milyonuncu kez. Hayır, bir insan nasıl yeni geldiği bir okulda hemen göze batabilirdi?
"Bir şeyler yapmalıyız, sanırım ilk defa kaybedecek." Dedi Wendy.
Üçüne de rahat ifademle bakarken gözlerimi devirmekle yetinmiştim. "Pekâlâ pekâlâ... bana bırakın."
Ayaklanacağım sırada üçünün de ellerini üzerimde hissetmemle yerime geri oturtulmam da bir olmuştu. Ve hepsinin ağzından koca bir "hayır!" sesi duyuldu.
Ne vardı yani canım? Bizimkileri her zaman ben kurtarıyordum ve şimdi de öyle yapmaya çalışıyordum sadece. Beni her zaman durdurma sebepleri ise her şeyi mahvetmemmiş... saçmalık. Her şeyi kurtarıyordum ben be!
"Bence bu işi Seulgi'ye bırakmalıyız. En iyi ve mantıklı düşünenimiz o." Dedi Irene.
Bana göre en iyi ve mantıklı düşünenimiz yine bendim. Seulgi her şeyi alttan almayı seçerdi. Bu yüzden kimse onunla kavga edemez ve her zaman haklı çıkardı. Ancak sessiz kalmak bence çoğu şeyi daha da çok mahvediyordu.
Yeri hâlâ Profesör Jisoo'nun yanındayken bize doğru kaçamak bir bakış atmıştı. Yanındaki çocuk ise Leonardo Di Caprio havalarındaydı. Tek eksiği Leonardo kadar yakışıklı olmamasıydı ama idare ederdi. Ayrıca Yeri'yle yakışmıyorlardı, sevmemiştim. Yani boşuna yavşamaması konusunda onu uyarmalıyım sanırım.
Wendy korkudan ellerini ağzına götürürken çocuğun çıkageldiği gruba çevirdim gözlerimi. Leş vampirler grubu desek daha doğru olurdu. Birkaçı hariç hepsi pis pis sırıtıyordu.
Onları iğrendiğimi belli eden bir ifade ile izlerken bir tanesinin bizim kızlardan birine baktığını görmem de uzun sürmemişti. Gözleri neredeyse onu yiyecek gibi bakıyordu! Baktığı yere döndüğümde Irene ile göz göze geldim. Bana ne olduğunu sorarcasına bakmıştı. Ancak ben cevap vermeden gözlerimi yeniden Irene'i yiyecek gibi bakan çocuğa çevirmiştim. Yavaş be yavaş!
"Öyleyse kazananı açıklıyorum!" Diye bağırdı Profesör.
Bir şeyler yapmazsam kesinlikle kaybedecekti, artık emindim. Çünkü Jungkook denilen çocuğun hile yaptığını gözümle görmem cadılık tecrübelerime yeni bir seviye ekliyordu. Sakin olmak için kullandığım ökse otlarına minnettardım.
"Bayan Jisoo!" Diye bağırarak ayağa kalktım aniden.
Ona böyle seslenmem doğru muydu bilmiyordum ancak ne diyeceğimi bile düşünmeden kalkmıştım. Kızlar bana en büyük hatayı yapmışım gibi bakarlarken onları gururlandıracağımı bilerek göğsümü kabarttım. Yeri'nin gözleri faltaşı gibi açılmış, diğerleri ise beni pür dikkat izliyorlardı.
"Kazanan Yeri olmayacak çünkü o hile yapıyor." Diyerek işaret parmağımı Jungkook'a doğru uzattım.
Sınıftan hafif konuşmalar yükseldiğinde Profesör'ün kaşları çatılmıştı. "Bu okulumuz için büyük bir suçlama Joy. Joy'du değil mi?"
"Evet." Diyerek başımı salladım.
Profesör tam bir şey söyleyeceği sırada arka gruptan birisi daha ayaklanmıştı. "Gidip Profesör Jimin'i çağırabilirim efendim. Bu cadının suçlamalarını çekmek zorunda değiliz."
"Hayır Taehyung, otur lütfen." Dedi Jisoo.
Adının Taehyung olduğunu öğrendiğim çocuk az önce Irene'i yiyecek gibi bakan mavi saçlı çocuktan başkası değildi. Her daim birilerinin üzerine atlayacak gibi duruyor olması korkutucuydu ama bu bana işlemezdi. Hakkımızı aramak zorundaydım.
"Hile yapmadım." Diyerek araya girdi Jungkook. "İksir onun olabilir. Sadece kazandığımı bilmek istiyorum Profesör."
Yamuk gülüşünü yine Yeri'ye sergilediğinde bende sinirle arkamı dönmüştüm. Mavi saçlı çocuk sırasında yayılmış otururken ona bağıracağımı önceden biliyormuş gibi gözleri üzerimdeydi.
"Siz aptallar biraz olsun beyninizi kullansaydınız hile yaptığını anlayabildiğimi görürdünüz zaten. Sizin ben sülalenizi s-"
Ağzıma ufak bir elin kapatılmasıyla kelimelerim yarıda kaldığında Seulgi ağzı açık, Irene ağlıyor, Wendy beni susturmaya çalışıyor ve Yeri de ne diyeceğini kestiremediği Profesör Jisoo'ya bakıyordu. Kadın muhtemelen aramızda kaynayacaktı.
Sınıfı bir karmaşa sardığında üzerime atlayıp beni parçalara ayıracaklarını bilerek hızla gözlerimi kapamıştım. Ancak hâlâ bir şey hissetmeyince ve sınıf öldürücü bir sessizliğe bürününce gözlerimi açtım. Büyük tahta kapı açılmış ve önünde de pelerin gibi giydiği siyah pardesüsü bulunan gözlüklü birisi duruyordu. Adam genç ancak buranın yöneticisi gibi durduğu bir auraya sahipti. O kapıda dururken kimse üzerime atlayamazdı anlaşılan.
"Ne bu gürültü!" Diye bağırdı kalın sesiyle.
Sesi öylesine şiddetli çıkmıştı Profesör Jisoo'nun rahatlıkla yerinde sıçradığını fark edebilirdiniz. Tıpkı diğer herkes gibi.
"Kusura bakmayın Profesör..." diyerek adamın yanına koştu Jisoo. "Çocuklar işte."
"Cadılar." Diyerek Jisoo'yu düzeltti Taehyung denilen mavi saçlı pis vampir. "Soylarının tükenmesi gereken cadılar hatta."
Ona doğru sert bir bakış attım. Adamın gözleri bizi bulduğunda Wendy ağzımdaki elini yavaşça indirdi ve hafifçe başını eğdi. Yeri de direkt olarak yanımıza gelip koluma girmişti.
"Yeni gelenlere nasıl davranıyorsanız onlara da öyle davranın." Dedi adam bu sefer. Bize doğru bir adım attıktan sonra beklemediğim bir şekilde gülümsemişti. "Ben Profesör Jimin. Sterhlin Vampir Lisesi'nin öğretmenlerindenim arkadaşlar."
Kızlar etkilendiğini belli eden ifadeler çıkarıp Jimin'e bakarlarken ben yüzümü buruşturuyordum. Irene ve Yeri de bir süre sonra bana katılmışlardı ancak sebepleri benimki gibi değildi tabi.
"Öyleyse öğrencilerinize hile yapmamasını da öğretmelisiniz Profesör." Dedi Seulgi sinirle. Sanırım bana ve söylediklerime ilk defa güveniyordu.
Ondan beklemeyeceğimiz bir şey olduğu için hepimiz birden ona dönmüştük. Profesör Jimin hafifçe gülümsedi. Neden gülümsediğini de çözememiştim ancak kendinden emin bir şekilde gülümseyince içime bir şeyler oturmadı değildi tabi. Ama yanılmıyordum, hile yapmıştı!
"Öğrencilerimiz kazanmayacakları oyunlara dahil olmazlar küçük hanım." Yüz ifadesi ciddi bir hâl alırken bu sefer de gözlerini bana çevirmişti. "Anlaşılan aranızdan birisi oldukça yanlış büyüler yapıyor, huh?"
Joy'um yanlış büyüler yapmaz jimincim ama neyse. Umarım severek okuyorsunuzdur^^ Diğer bölümde görüşmek üzere, fighting! ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
creepy city
VampirBTS & RV - Bu şehir, yüzyıllardır vampirlerin şehri. Tek bir insanoğlunun adım bile atamadığı kanlı şehir burası. Ama şimdi o şehre adım atmaya cesaret eden küçük bir cadı topluluğu var. Ve kana susamış bu şehir, cadıların soyunu bitirmekte karar...