quatre

857 85 100
                                    

Gerçekten bu gerizekalılara güvenmek zorunda olduğum gerçeği beni geriyordu. Küçücük bir çocuğu nasıl bara götürürler anlayamıyorum. Jeongin'i her şeyden sakınmaya çalışırken, onu kendimden bile sakınırken böylesine sorumsuz olmaları sinirden çıldırtmıştı beni.

Onun da kafasını dağıtmaya ihtiyacı olduğunu biliyordum ama bunu öyle bir ortamda bensiz yapması ister istemez beni tedirgin ediyordu. Onu kaybedecekmişim gibi tarifsiz, acı bir his. Neden bilmiyorum sadece her an yanımda onu görmek bana huzur veriyor. Beni rahatlatıyor. Sanırım abilik iç güdüleri. Bir gün giderse ne derim ne yaparım hiçbir fikrim yok. Onunla tanıştığımızdan beri hep koruyup kollamak istedim. Kim bilir şu an nasıl bir ortamda ne yapıyordur.

O an Felix ve Jisung'a olan kızgınlığımın yanında Wonyoung'a da kızdım. Ona hep kızıyordum çünkü o benim küçük masum bebeğimi asla fark etmedi. Jeongin ona açılamayacak kadar utangaç bir çocuk. Yine de ona verdiği değeri hep belli etti. Sonunda Jeongin'e bir şeyler hissetmesi beni şaşırtmıştı ama Jeongin'in ikilemde kalması daha çok şaşırttı beni. Benim tanıdığım tüm varlığıyla Wonyoung'a aşık Jeongin olsa hiç düşünmeden kabul ederdi. Nedense kabul etmemesi beni mutlu etmişti. Mutluluk denemez belki de. Sanki bu şekilde ona zarar gelmeyecekmişçesine rahatladım denebilir. Wonyoung'a güvenmiyordum sonuçta. Jeongin'imi kırıp terk edebilecek potansiyelde. Gerçi söz konusu Jeongin ise benim için herkes tehdit unsuru.

Sonunda vardığımda bodoslama daldım bara. Yiyişen, elleşen çiftler; kendinden geçmişçesine dans eden insanlar, bağırarak şarkı söyleyenler, içki, sigara ve seksten sonra oluşmuş o yoğun kokuyla neredeyse öğürerek girdiğim mekanda gözlerim hemen Jeongin'i aramaya başladı. Bir köşeye sinmiş kucağındaki elleriyle oynayan küçüğümü görünce kalabalığı yararak ona ulaştım. Onu iyi ve sağlıklı görmek beni bir nebze olsun rahatlatırken yanında her şeyin sorumlusu olan Felix ve Jisung'u görememek yine sinirlenmeme sebep oldu. Onlara değil yanımdaki çocuğa çektim tüm odağımı. Bu iğrenç ortamda bile çok güzeldi. Bir süre sessizce bakıştıktan sonra kendime çekip sımsıkı sardım kollarımı ona. Anında boynuma dolarken kollarını kokusunu içime çekebilmek kutsanmış hissettirdi. Birkaç dakika öyle kaldıktan sonra hızla yüzünü, vücudunu ve alkol alıp almadığını kontrol ettim. Hafifçe bir bira kokusu almak kaşlarımı çatmama neden oldu. Suçlu bir çocuk gibi ,ki öyleydi, bana çevirdi bakışlarını. O kadar ikaz etmeme karşın alkol almasına izin verdikleri için Felix ve Jisung'u gebertecektim. Bunu sonraya erteledim.

Jeongin ile konuşmuyorduk. Bakışlarımızla kendimizi ifade edebiliyorduk zaten. Daha fazla o ortamda bulunmak istemediğim için konuşma işini eve saklamaya karar verdim. Elinden tutup kaldırdım. O iki gerizekalıya haber vermem gerekti ama o an pek de umrumda olduğu söylenemezdi. Sadece miniğimi bu berbat yerden çıkarmak istiyordum. Elini iyice sıktım ve olabildiğince hızlı bir şekilde çıkışa yöneldim. Sorunsuz geçmesi için içimden tanrıya yalvarıyordum ama tanrı beni sevmezdi. Birine sertçe çarptıktan sonra hafif geriledim. Uzun boylu ve yakışıklı yüzlü adam, ağır sigara ve alkol kokuyordu. Bana diktiği bakışlarını umursamadan devam edecektim ki kolumdan yakalayıp beni olduğum yere tekrar çekti. "Bugün güzel avlar varmış Yoongi. Mekanda gördüğüm en güzel şey." Ağzının suyu akarak Jeongin'ime bakması sinirden titrememi sağladı. Nefret dolu gözlerimi yavşak orospu çocuğuna diktim. "Ondan uzak dur." Klişeydi ama bir o kadar da gerildim. Minik bebeğime zarar gelmesine asla göz yummazdım. Küstah bir şekilde kahkaha attıktan sonra ciddi bakışları gözlerimi buldu. Elini tuttuğum Jeongin'i kendime daha da yakınlaştırdım. "Hadi ama asi çocuk. Sürtüğünü benle paylaş bu kadar bencil olma. Ona sahip olmak için istediğin miktarı öderim." Söylediği sözler istemsizce Jeongin'i daha da sıkmama sebep olurken tısladım. "O satılık da sürtük de değil. Şimdi çekil ve işine bak. Burdan sana ekmek çıkmaz." Sinirden delirmek üzereydim ama ona zarar gelmesine katlanamazdım. Bu yüzden benim iki katım olan birine kafa tutmayı aklımdan uzaklaştırdım. O güvende olsa yeterdi. Ama sanki bu anı bekliyormuş gibi geçiş alanımızı birkaç kişi doldurdu. Bu kez Jeongin'e tamamen kollarımı sararken bir an önce onu burdan çıkarmak istedim. Çünkü yedi kişi tarafından sıkıştırılmak ve tehdit edilmek ona asla yaşatmak istemeyeceğim bir şeydi.

-linnie

talking to myself // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin