"yaa seok jin şu telefonu bırak ve şu çorbayı iç artık"
elinden sertçe aldı telefonu. dudaklarını büzen jin'i görünce, gerçekten 27 yaşında mı bu adam, diye düşündü.
"jimin-ssi çorban senin kadar güzel olmuyor..."
jin her ne kadar içmemekte ısrar etsede jimin keçisi ona bu zulmü yapacaktı.
"burnunu tıka... aç ağzını bakayım şimdi..."
jimin jin'e yedirirken sanki kendi yiyormuş gibi kendi ağzınıda açıyor ve bu onu o kadar tatlı yapıyordu ki jin gülmemek için zor duruyordu.
jimin yedirirken konuştu.
"yaa... jin~ şu instagramda biri var~"
kafasını salladı jin. "instagramda bir çok kişi var?"
"yaa hani senin gönderilerinin altına saçma salak şeyler yazan biri~"
düşündü jin. kimdi o?
"karşımda oturuyor şuan."
kafasını sertçe salladı jimin.
"dalga geçmesenee... kimtaetae kullanıcı adıydı sanırım."
jin o zamana kadar aklına gelmeyen taehyung'u düşündü. sahi bu sefer onu o kadar etiketleyen insan olmasına rağmen yorum yapmamıştı.
"ne olmuş ona?"
jimin kasenin dibindeki çorbayla oynayarak devam etti.
"hiiiçç.. sen böyle şeyleri sevmezsinde~ nasıl engellemedin anlamadım..."
doğru söylüyordu, jimin. neden engellememişti sahi? baştan beri bir kere bile engellememişti. kafa salladı kendi kendine... jimin soru sorar şekilde bakınca, saçmaladı.
"jimin sen çok mu yiyorsun? vücudunda ki tüm iç bükey yerler dış bükey olmuş..."
jimin o kadar şaşırmıştı ki kaseyi bırakıp vücudunu ellemeye başladı. karnı düzdü. suratı mıydı dış bükey? şişko suratım var diye düşündü. gözlerinin dolmasını engelleyemeden mutfağa gitti hızlıca.
"jimin-ssi yanlış anlad..."
sert adımlarla geri geldi jimin. bu sefer ağlıyordu.
"bak jin! ne düşündüğün umrumda bile değil! ama biz arkadaşız değil mi? hasta olduğunu sıçtığımın instagramından mı öğreneceğim?"
bu sefer şaşırma sırası jin'de idi. bu adamı ağlatmak onun en büyük günahı olabilirdi. çünkü gerçekten meleğe benziyordu. ağlarken bile..
kalktı ve ona doğru koşar adımlarla ilerledi. boğazında ki düğümü atamıyordu. onun da gözleri doldu. ona kollarını sarmadan önce yüzüne akan gözyaşlarını onun ellerine nazaran büyük elleriyle sildi.
"sen benim canımsın. arkadaştan öte olduğunu biliyorsun. ben sadece... anlarsın ya çok hasta olmadığımı düşündüm ve haber vermedim..."
jimin, hemen affetiğini belli edercesine sardı kollarını seokjin'in beline. jin ise burnunu jimin'in saçlarında gezdirdi.
"ayrıca... şaka yaptım... kaslı karnından haberdarım. ne kadar fit olduğunu biliyorum, jimin-ssi."
jimin engelleyemediği gülüşünü sundu evin duvalarına... seokjin devam ettiğinde ise kalbine engel olamadı.
"kokun... yüzün... her şeyin meleklerin ki gibi... bu dünyadan olamayacak kadar güzelsin. sanırım bana çekmişsin."
geri çekildi jimin. daha fazla dayanamazdı. karşısında ki adamın heteroseksüel olduğunu bile bile ona duygu besleyemezdi. son söylediğine güldü.