Nefret ettiğim hastene kokusu çoktan burnuma dolmaya başlamıştı. Beyazın hakim olduğu hastane koridoru başımı döndürüyor, midemi bulandırıyordu.
"Elvin Güzer? Odaya bekleniyorsunuz."
Annemin kolumun altından beni desteklemesiyle ayağa kalktım. Yürüyecek halim yoktu. Tükenmiştim. Odaya girdiğimde orta yaşlı bir adam beni bekliyordu. Siyah saçlarının arasındaki beyaz teller ve beyaz önlüğü beni geriyordu. Dikdörtgen çerçevesiz bir gözlüğü burnunun uzundaydı ve suratında manasız bir tebessüm vardı. Eliyle masasının hemen önündeki beyaz deri koltukları göstererek bizi buyur etti.
"Hoşgeldiniz. Ben Cihan Şimşek siz de Elvin Güzer olmalısız. Tamam, şöyle buyurun lütfen. Sorular sorarak mı ilerlememizi istersiniz yoksa anlatarak mı?" Gözlerimi gergince kırpıştıracakken annemin söze atlamasıyla yutkundum.
"Doktor bey, kızım Elvin ilik kanseriydi. Bu onu çok yıprattı. Okulundan geri kalmasını sağladı. Derslerinde zorluk çekti haliyle. Başarısına inancı hiç kalmadı ve okulu bıraktı. Bu boşluğun onu kötü yönde etkilediğini düşünüyorum. Hiç arkadaşı yok. İnsanlarla iletişim kurmaktan hoşlanmıyor. Kanseri atlatmış olsa da izlerini hala taşıdığını düşünüyorum. "
Hala canımı yakan yaralarımın sebebi bunca acıyı yaklaşık yarım saniyede bir çırpıda kolayca dile getirebilmesi başımı döndürdü, kusacak gibi hissettim.
Doktor, gözlüğünü burnunda yukarı kaydırdı ve anlayışla anneme döndü.
"Anladım, teşekkür ederim Bayan Güzer fakat izniniz olursa Elvin ile özel bir görüşme yapmak istiyorum."Belli etmemeye çalışsa da annemin şaşırdığını görebiliyordum. Dudaklarını yaladıktan sonra gözlerini ben ve doktor arasında gezdirdi. Bu boğucu odada oksijen yerine korku soluyor gibiydim. Anlık sessizliğin yarattığı gerginliğin elleri boğazımdaydı.
"Tabii doktor bey. Elvin ben dışarıdayım ihtiyacın olursa hemen beni ara."
Kafamı onaylarcasına salladım ve beyaz kapıdan çıkmasını izledim.
"Evet Elvin, sana yardımcı olabilmem için bir yerden başlamalıyız. Bu suskunluğuna bakılırsa soru sorarak ilerlemek istiyorsun?"
Belli belirsiz kafamı yukarı aşağı sallamıştım. Fazla konuşmamak benim işime gelirdi.
"Sana kendini iyileştirebilmen için yardım edeceğim. Sana iyi gelebilecek tek kişi sensin. Ben sadece sana destek olacağım."
Yardım etmek? Ben yardım falan istemiyordum. Bu halimden kurtulamazdım. Yaralarım vardı benim. Derin yaralarım. Onların iyileşmesini istemiyordum. Varlıkları beni yaşadıklarımı hatırlatarak güvende hissettiriyordu. Onları iyileştirmek yerine saklamayı tercih ediyordum. Hem saklamak daha kolay bir seçenekti. Doktorun kirli sakallı yüzüne baktım. Beni süzüyordu. İstemsizce kasıldım. Gözlüğünü çıkarıp masaya koydu. Konuşmamı isteyen gözlerle bana bakıyordu. Kendimi zorlayıp dudaklarımı oynattım.
"Benim yardıma ihtiyacım yok. Kendi ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum."
"Hadi ama Elvin. İlla ki üstesinden gelemediğin bir şey vardır. Söyle bana."
"Ölüm... Tek üstesinden gelemediğim konu bu. Ölmem için bana yardım edecek misiniz?"
"Tabii ki edeceğim. Sen ne istersen."
Böyle bir cümle kurmasına şaşırmıştım. Sandalyesinde geriye yaslanarak beni incelemeye devam etti. Yüzünde içimi soğutacak bir gülümseme belirdi. Bu adamda kendimi iyi hissettirmeyen bir şeyler vardı.
"Evet, Elvin. Seni öldüreceğim. İçinin soğunu kavurucu sıcakla buluşturacağım. Şimdiki benliğini kaybedeceksin. Bambaşka biri olarak ayrılacaksın yanımdan. Tabii bu biraz zaman alabilir. Ama güzel şeyler beklemeye değer değil mi?"
Sandalyesinden kalkıp yanıma geldi. Titriyordum.
"Bugünlük seansımız bu kadar. İlk seanslar tanışma amaçlıdır zaten. Bir dahaki sefere görüşürüz Elvin Güzer."
Zar zor ayağa kalkmıştım. Kapıya doğru yürüdüm. Son bir kez arkama baktım. Masaya yaslanmış bir şekilde gülümseyip el sallıyordu. Hızla odadan dışarı çıktım. Annem beni görünce oturduğu yerden kalkıp hemen yanıma geldi.
"Kızım nasıl geçti? Doktor bey neler söyledi?"
"Bir şeyler zırvaladı işte. Bir daha gelmeyelim. Kendimi iyi hissetmem için beni buraya getirmiştin değil mi? Kendimi daha kötü hissediyorum. Eve gidelim lütfen."
Annem şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Kolumdan tutup yürümeme yardımcı oldu. Titremekten dengemi koruyamıyordum. Hastanenin çıkışına doğru ilerledik.
Eve gelene kadar ikimizde tek kelime etmedik.
Hızlı adımlarla odama çıktım. Annemin yanında biraz daha kalsaydım can sıkıcı konuşmalarından yapacaktı. Odamın kapısını kilitleyip kendimi yatağa bıraktım. Telefonuma sürüsüyle mesaj gelmeye başladı. Bilinmeyen bir numara."Elvin?"
"Bu senin numaran değil mi?"
"Evet sensin ;)"
"Nasılsın, neler yapıyorsun?"
"Hadi ama Elvin bana cevap ver."Kimden geldiğini bilmediğim mesajlara bakakalmıştım. Cevap yazmaya karar verdim. Hayatıma farklılık katmak eğlenceli olabilirdi.
"Evet, ben Elvin."
"Nasıl olduğumu söylemek istemiyorum.""Kim olduğumu sormayacak mısın?"
"Kim olduğun neyi değiştirir ki?"
"Belki de ben senin geçmişini, geleceğini değiştirecek kişiyim?"
"Gelecek belki ama geçmişimi nasıl değiştirmeyi düşünüyorsun?"
"Geçmiş dediğin şey senin kafanda gerçeklik kıldıklarından ibaret. Ben senin gerçeklerinle oynayacağım."
"Fazla iddialı konuştun."
"Ama seni etkiledim değil mi?"
"Hayır."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Awarend
Dla nastolatkówAware. Kısacık bir anın hem olağanüstü güzellikte olması hem de acı verici olması. Bu an bazılarımız için hiç başlamadan bitmişti. Kafasının içinde oluşturduğu davalarda kendine suçlu hükmünü giydiren Elvin. Madde bağımlılığından ölümü defalarca kok...