Her yemekte sandalyeler konusunda yaşanan sıkıntılarla geçen birkaç günden sonra Taeyong artık dayanamamış ve Chenle, Renjun, Jeno, Doyoung ve Lucas'ı yakınlarda olan Ikea'ya göndermişti.
"Chenle, yerdeki satış kağıdını sana yedirmeden önce o yataktan kalk."
Chenle mobilyaların arasında dolaşırken aniden yorulduğunu söylemiş ve kendini, Doyoung ile Renjun'in tehditleri altında olmasına aldırmadan, yataklardan birine atmıştı. İnsanlar ona tuhaf bakışlar atarken Doyoung onu tehdit etmeye, Chenle de onu umursamamaya devam ediyordu. "Eve yeni bir yatak mı alsak? Bu oldukça rahatmış, beğendim."
"Ona da kendin karar verirsin. Biz gidiyoruz." Renjun en sonunda pes etmiş ve giderlerse Chenle'nun zaten eninde sonunda peşlerinden geleceğini bildiği için Chenle dışındaki üyelerle yürümeye devam etmişti.
"Hey, beni beklesenize!" Birkaç dakika sonra Chenle Renjun'in tahmin ettiği gibi bağırarak onların peşinden koşmaya başlamıştı. Doyoung kendi akıl sağlığının iyiliği adına onlarla ilgilenmeyi bırakmış, Jeno'yu kolunun altına alarak düzgün sandalyeler aramayı sürdürmüştü.
Yaklaşık yarım saatlik sessizlikten sonra Lucas acıktığını söylemiş ve peluş oyuncaklardan birine saldırmaya kalkmıştı. Ancak Chenle oyuncağın yemek için fazla sevimli ve tüylü olacağını söyleyerek onu durdurmuştu. Ve o sırada Renjun, onları yargılayan bakışlarla izleyerek bunları hak etmek için ne yaptığını düşünmüştü.
En sonunda Lucas'ın açlığı kimsenin baş edemeyeceği bir hale gelince Renjun Chenle'yu Doyoung ile Jeno'nun arasına sokmuş ve Lucas ile yemek yemeye gitmişti.
Yaklaşık iki gün önce Jungwoo ile tartışmış ve hala barışmamış olan Lucas yemekleri aldıktan sonra yalakalık yapmaya başlayınca, Renjun ona kendine gelmesi adına hafif bir tokat atmıştı. "Bana yavşaklık yaparsan salatamdaki karidesi çatalla birlikte kulağına sokarım."
- -
"Yapman gereken tek şey gün içinde herhangi bir saat diliminde bu çiçeği sulamak. Tamam mı?" Kun, birkaç gün önce çiçek bakmaya başlayan Jisung'a sordu.
"Ama çiçeği bir saat boyunca sulamak sıkıcı olmaz mı?" diye karşılık verdi Jisung kafası karışmış bir şekilde Kun'a bakarken. Kun ise ona ağzı açık bir şekilde bakarak karşılık verdi.
"Bir saat boyunca su-"
"Ayrıca, çiçek boğulabilir." Jisung onun lafını kesti ve ciddi bir ifadeyle bakarak yerinden kalkıp su bardağını aldı. "Bence bu kadar su yeter."
Bundan yaklaşık bir saat sonra Taeyong mutlu bir şekilde alışverişten dönmüş, evin bahçesinde kapıya doğru yavaşça, kendi kendine konuşarak yürüyordu.
"Saçım harika görünüyor, cildim pürüzsüz, ev temiz ve hayat güze-"
Eve girerek boğazını yırtacak kadar yüksek sesle 'No Longer' söyleyen Haechan'ı, koltukta bayılmış gibi görünen Mark'ı, bir şeylere anlamsızca kahkaha atan Yuta'yı, sırtı açık bir şekilde yerde yüzüstü yatan Johnny'yi ve yine kendi gibi davranan Jaehyun'u görünce bitirmek üzere olduğu cümlesi yarıda kaldı. Taeyong poşetleri mutfağa bırakarak isyankar bir şekilde ellerini başına koydu. "Bu ev sadece bir gün sakin ve normal olamaz mı..."
"Oh, merhaba Taeyong hyung!" Jungwoo aniden mutfakta belirmiş ve sevinçle onu karşılayarak Taeyong'dan daha kısa görünecek şekilde eğilip sarılmıştı. Taeyong ilk önce şaşırmış, ardından gülerek karşılık vermişti.