Renjun tehdit dolu bakışlarla Chenle'ya bakmaya devam ederken Jisung, sessizce arkalarından gelmişti. Chenle bunu fark edip Jisung'ın elindeki su tabancasına sırıtarak bakmaya başladığında, Renjun bu sefer ona bir deliye bakar gibi bakmaya başlamıştı.
"Erkek arkadaşımı hemen rahat bırak hyung, yoksa bu sonun olur!" Renjun kaşlarını çatarken onların gürültüsünü duyan Jaemin balkon kapısından kafasını uzattı.
"Bu iyiliği eve, bütün üyelere yapar mısın gerçekten?" diye sordu Jaemin dramatik bir şekilde, bir yandan su sıkması için Jisung'a yalvaran bakışlarla bakarak.
"Çocuklarım ölecek!"
O sırada onları bahçeden izleyen Taeyong ellerini başına koyarak telaşla bahçede koşturmaya başlamış, Kun onu sakinleştirmeye çalışarak Superman edasıyla onları kurtaracağını söyleyip eve girmiş, Doyoung ise ilk önce Taeyong'a yargılayarak bakmış, hemen ardından Kun'un peşinden gitmişti.
Balkona çıktığında herkesin hala aynı yerde durduğunu gören Kun kaşlarını çatmış ve yerde duran ilk terliği alarak Renjun'e atmıştı. İkincisini ise Jisung'a attıktan sonra Chenle'nun geri geri gitmeye devam ettiğini görmüş, asılı çamaşırlardan birini kapmış ve ona fırlatmıştı. Ama Chenle daha uzakta durduğu için ıskalamış ve tesadüfen aldığı iç çamaşırı bahçeye düşmüştü.
Taeyong kendi iç çamaşırını yerde görünce olduğu yerde aniden durmuş, ardından yavaşça kafasını yukarı kaldırarak masumca kendisine gülen Kun ile göz göze gelmişti.
"Hepiniz cezalısınız, terbiyesiz sapıklar!"
- -
"Tanrım eriyeceğim, neden böyle şeyler yapıyorsun?"
Olayların üstünden bir-iki hafta geçtiğinde hava inanılmaz sıcaklamaya başlamış, üyeler ise bu sıcaktan nasıl kaçacaklarını bilemeden mayışmaya başlamışlardı.
Jeno bahçedeki ağaçların gölgesinin altında, üstünde sadece şort ve atlet olmasına rağmen onları da çıkarma isteğine engel olmaya çalışarak yatıyordu. Bir yandan da etrafta uçuşan iki arıyı baygın gözlerle izleyerek nasıl bu havada bal yaparken birbirlerine yapışıp kalmadılarını merak ediyordu.
O, bahçede çimenlerin üzerinde yatarken ona üzülen Jaemin de bahçeye gelmiş ve Jeno'ya görünmeden sulama hortumunu almıştı. Jeno ise kafası tamamıyla başka bir dünyada olduğu için onun adım seslerini fark etmemişti bile.
Jaemin suyu açarak hortumu Jeno'nun üstüne tuttuktan sonra saçma sapan bir tepki alması üç saniye sürmüştü. Jeno ilk önce yerinden sıçrayarak bağırmış, sonra da Jaemin'i görmeden gülümseyerek geri yatmıştı.
"Tanrım, beni duyup dileğimi gerçekleştirdiğin için teşekkür ederim."
"Önemli değil, ölümlü insan." demişti Jaemin kahkaha atmaya başlamadan önce. Suyun serinliğinin yok olduğunu idrak eden Jeno ise yeniden kalkmış ve büyük bir hayal kırıklığı ile Jaemin'e bakmıştı.
Jaemin komik bir şey olmamasına rağmen kendinden geçerek gülerken Jeno ilk önce onun sıcaktan kafayı yediğini düşündü. Ardından yere bıraktığı hortumu alarak onun üstüne tuttu. Jaemin'in yüz ifadesi anında değişirken çığlık atarak kaçmaya başladı.
Ama bir dakika içerisinde Jaemin çimenlerin arasındaki bir çukura takılarak kendini yerde bulduğunda, ne olduğunu anlamadan Jeno üstüne çıkarak onu gıdıklamaya başlamıştı. Jaemin ise bir süre kaldığı yerden kahkaha atmaya devam etmiş, sonra da nefesi kesildiği için acayip sesler çıkararak bahçeye çıkan Johnny'nin dehşetle onlara bakmasına neden olmuştu.
