Özgürlük Veren KIRMIZI

434 12 1
                                    

... annemin bir anda dişlerinin ne kadarda sivri olduğunu gördüm. Öyle çılgın bakıyordu ki boncuk mavisi gözleri Matador görmüş bir boğa gibiydi. Başım dönmeye başladı bir anda. Annem bana iyice yaklaşmıştı. Sanırım bayılmıştım ve uyandığımda çoktan sabah olmuştu bile. Parmağım ve bileğimin sarılı olduğunu gördüm. Annem uyandığımı farkederek hemen yanıma geldi.

-Ne oldu bana, kolum neden sarılı ?

-Jessica tatlım parmağını kesince sanırım kan tutu seni, bir anda yere düştün ve bileğin kesildi. Ne yapacağımı bilemedim ve hemen aklıma kolunu sarmak geldi. Sakın açma damarlarında küçük bir kesik meydana gelmiş, iyileşecektir bi kaç gün böyle kalsın.

Annem işe gitmemişti sanırım sabaha kadar başımda beklemişti. Ayağa kalkmaya çalışıyordum fakat başım dönüyordu müthiş bir  halsizlik vardı üzerimde. Annem yaklaşarak:

-Canım dün gece biraz kanın aktı halsizliğin ondandır. Ben sana hemen leziz bir yemek hazırlarım birazda meyve hiçbir şeyin kalmaz.

Sanki anneme bir şey olmuştu bana karşı çok ilgiliydi. İlgisini hissederdim ama bugün çok daha fazla hissediyordum. Sonra annem seri adımlarla dışarı çıktı aradan henüz iki dakika geçmeden annem eve geldi elinde koca bir poşetle. Çok şaşırmıştım bu kadar kısa bir sürede nasıl  olurda çok çabuk bir şekilde eve gelebilirdi. Ben bunları düşünürken annem aynı hızda o müthiş kokulu yemekleri getirmişti bile yatağıma. Kendi elleriyle yediriyordu birden dikkatimi annemin gözlerindeki renk değişimi çekti. Gözleri mavi değildi, sanki kehribar rengini almıştı. Hemen sordum: 

-Anne sen lens mi kullanıyorsun ? 

Gözünü kaçırarak:

-Hayır

-Seni son gördüğümde gözlerin maviydi ama şimdi kehribar rengi.

-Evet sebebi, sebebi florosanlar.

Annemin yüzü bir anda buz kesmişti, hızla odayı terketti.  Aradan biraz zaman geçmişti kendimi toplamıştım biraz. Bugün annemle birlikte Whitefish'i gezmek istiyordum. Hava güneşliydi ama New Orleans'da ki gibi kavurucu değildi. Güneşli olmasına karışın keskin bir soğuk vardı.Ayağa kalktım annemin yanına gittim. Anneme arkasından sarıldım yanağına bir öpücük kondurdum ama annemin çok soğuk bir teninin olması benim dikkatimi çekmişti.

-Anne bugün Whitefish' gezmeye ne dersin? 

-Neden olmasın, gezelim tatlım.

Heyecanla odama çıktım dolaptan güzel bir kıyafet seçip hemen giyindim annemin yanına indim. Annem yine mithiş hızlıydı kıyafetlerini giymiş beni bekliyordu bile. Dışarıya çıkmıştık annemin yüzünde çocuksu bir mutluluk vardı çok heyecanlıydı sanki ilk kez dışarıya çıkıyordu. Kafesinden kurtulan bir kuş gibi özgürce yürüyordu yolda. Annemi böyle görmek beni dahada mutlu ediyordu. Evimiz kasabanın birazcık dışarısında, 700-800 metre kadar bir uzaklıkta. Yavaş yavaş kasabanın merkezine gelmiştik bu insanların kalabalığındanda anlaşılabiliyordu. Yürürken herkes dikkatle ve büyük şaşkınlıkla anneme bakıyordu. Herkes bizim hakkımızda konuşuyordu fısır fısır. Sanki annemi ilk kez görüyorlarmışcasına bakıyorlardı. Annemin kulağına yöneldim :

-Anne kıskanılası bir güzelliğin var, bak herkes sana bakıyor. Çok seksisin.

-Ahh minik bebeğim benim. 

Boynuma sarıldı ve öptü. Annemle git gide dahada iyi anlaşıyorduk.  Sanırım Whitefish'e ait olmaya başlamıştım artık. Aynı zamanda yarın okulumun başlayacak olması beni heyecanlandırmıyor da değildi. İçim kıpır kıpırdı yeni arkadaşlıklar, yeni insanlar belkide bir erkek arkadaş ya da daha fazlası. Artık akşam olmak üzereydi çok yorgundum hemen salondaki koltuğa uzandım uyuya kalmışım uyandığımda evde yabancı insanlar vardı. Sesinden tanıdığım üzere Bay Felix ve bir kadın vardı. Annemle çok şiddetli ve hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Sessizce yaklaştım:

-Bay Felix sizi yeniden görmek çok güzel.

Hemen toparlandılar Felix beni görünce bir anda yumuşadı yüzündeki korkunç yansıma hemen değişti.

-Ah Jessica bu ne güzel bir sürpriz. Bizde annenle iş hakkında görüşüyorduk.

Yanındaki kadını işaret ederek :

-Jessica bu Pam, Pam bu da Jessica. Pam benimle birlikte yaşıyor.

Tanıştırma faslından sonra Pam yaklaştı elini saçımdan boynuma doğru kaydırıyordu yavaş yavaş. Sanki bir doktor gibiydi. Beni baştan çıkarıyordu uzun tırnaklı elleriyle. Karşı konulamaz bir histi. Hemen annem müdehale etti. Birden dışarı çıktılar hep beraber. Arkalarından bende çıktım ama kimse yoktu. Sanki buhar olup uçtular. Burnuma kötü kötü kokular geliyordu sanırım annem benim öğrenmemi istemeyecek bir şeyler yapıyordu. Bir kaç dakika sonra ben odama çıktım annem hala ortalarda gözükmüyordu. Endişelenmeye başlamıştım pencereden dışarıya bakarken annemin eve geldiğini gördüm ama o kadar hızlıydı ki gözlerimle takip etmekte zorlanıyordum. Tam annemin odasına indim kapısı kilitliydi, kapıyı tıklattım ama annem kapıyı açmamıştı. ''Çok yorgunum Jessica yarın konuşuruz.'' demişti. Gerçektende bugün hiç uyumamıştı, sabaha kadar başımda bekleyip akşama kadar da kasabayı turlamıştık. Üzerine gitmedim bende. Yarın okulun ilk günü olacaktı, heyecanla yattım yatağıma, gözlerimi kapayarak hayaller deryasına daldım. Fakat hayal kurarken uyuya kalmışım sabah uyandığımda farkettim.

Saat 08:25'di giyindim anneme seslendim annem ortalıklarda görünmüyordu fakat odası hala kilitliydi bilemiyorum ya benden bir şeyler saklıyor odasına girmemi istemiyor ya da hala odasında uyuyordu işe gitme ihtimalide vardı tabi ama işe gitse kapıyı neden kilitlesin ki diye düşünüyordum kendimce.  Biraz bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıktım. Okula geldiğimde şaşırtıcı şekilde kalabalık buldum okulu.

Bahçeye girdim ve bina kapısına doğru yöneldim sınıfı aramaya başladım ve sonunda bulmuştum sınıfımı. Sanırım biraz geç kalmıştım ders fizikti. İçeriye doğru yavaş yavaş adımlarımı attım. Dersin hocasına bakarak:

-Merhabalar, girebilir miyim? 

-Tabii Bayan Bellefleur.

Şaşırmıştım beni tanımasına. Etrafıma bakındım boş bir masa buldum ve yerleştim. Yan tarafımda gerçekten çok yakışıklı bir çocuk oturuyordu. Göz göze gelmeden arada bir bakıyordum, sanırım etkilenmiştim. O benimle  hiç ilgilenmiyordu hatta rahatsız oluyordu sanırım. Sıranın ucuna oturmuştu düştü düşecek vaziyette. Sonra birden cesaret geldi, elimi uzattım.

-Merhaba, ben Jessica Bellefleur.

Elimi geri çevirmemişti nazikçe sıkmıştı ama eli çok sıcaktı, ateşi vardı sanırım, hemde çok yüksek belkide bu yüzden benden rahatsız olmuş olabilir.

-Merhaba bende William Black, memnun oldum. Louisiana'dan gelmiştin yanlış hatırlamıyorsam.

Yine şok olmuştum aklımda soru işaretleri beliriyordu. Benim Louisiana'dan geldiğimi nereden biliyor olabilirdi ki ?

-Evet, şeyy nereden biliyorsun, Louisiana'dan geldiğimi. Daha önce tanışmamıştık yanılmıyorsam.

Ukelaca bir gülümsemeyle hızla çıkmıştı dışarıya. Zaten zil çalmıştı bile. Sinir olmuştum bu son hareketine.

To Be Continued (Devam edecek.)

 

Kana Giden Yol             AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin