12. BÖLÜM

405 46 152
                                    


Arabayı eve doğru sürmeye başladım. Kafamda dönen sorulara ben bile yanıt veremezken, ondan beklemek saçma mı oluyordu. Hızımı eski haline getirip, eve geldim. Asu yanımdayken, biraz da olsa hızım alt seviyelerde oluyordu. Peki, ben tek olunca, uçuyordum.

Kapının açılmasını beklerken, arabanın anahtarıyla oynadım. Kapının açılmasıyla, "Hoş geldiniz Mehmet Bey," diyen Ayla'ya gülümsedim. Etrafa bakmak yerine, hızla odama çıktım. Odama girerken, yatağıma kendimi atmamak için direndim. Öncelikle üzerimdekileri çıkartıp, bugün yaşadığım kötü enerjiyi atmam gerekiyordu.

Üzerimdekileri çıkartmak için dolabıma yöneldim. Dolabımın kapağını açıp, rahat kıyafetler çıkarttım. Çok uykum var ve akşam da babamız yemeğe bekliyordu. Rahat kıyafetleri üzerime geçirip, banyoya doğru yürüdüm. Dişlerimi fırçalamak için, banyo dolabına yöneldim. Diş fırçasını dişlerimde gezdirirken, telefonuma mesaj geldi. Diş fırçasını dişlerimin arasına kenetlerken, mesajı açmak için yukarıya kaldırdım. Gördüğüm mesaj karşısında gülmeden edemedim. Kaan, Asu'yla olan fotoğraflarımızı atmıştı ve en önemlisi ben istememe rağmen, bana pizza yedirirken, çekmiş olmasıydı.

Gülmeye devam edip, dişlerimi son kez fırçaladım. Yüzüme de su çarptıktan sonra banyodan çıkarak, kendimi yatağın rahatlığına bıraktım. Uzanırken, bir yandan da Asu'ya fotoğrafları atmak için kendimi hazırladım. Sanki bir saat önce ufak çaplı tartışma yaşamamışız gibi, kendimi onun sözlerine hazırladım.

"Hoşuna gitmediğini bu kadar belli etmesen mi?" diyerek yazdım. Aynı zamanda bana pizza yediği fotoğrafı da gönderdim. Vereceği tepkiyi o kadar merak ediyordum ve yazmasını bekledim.

Beklerken, fotoğrafları tekrar ve tekrar başa sarmaktan da vazgeçmedim. Asu'nun bana pizza yedirmesi, benimle dans etmesi ve en önemlisi benim için pasta alması normal miydi? Yoksa biri beni dürtecek de ben rüyadan mı uyanacaktım. Düşüncelerim ve fotoğrafa dalmanın yanı sıra telefonuma bildirim geldi. Ekranı parmağımla kaydırdım ve gelen mesaja tebessüm ettim.

"Bunu mu planladın?" yazıyordu. Tabi ki bu mesaja tebessüm etmedim, ondan geliyor oluşuna ettim.

"Plan?" diyerek tekrar mesajı gönderirken, mesajı gördü. Birkaç dakika ne yazacak diye beklerken, öylece bıraktı. Ne yani, görüldü mü yedim ben!

"Bunu işte! O an elimde kalan bir parçaydı ve sana vermek istedim. İlla kanıt bırakmak zorunda mısın?" diyerek telefondan adeta bana tısladı.

"Sen onu bana vermedin ki. Sen bariz onu bana yedirdin ve kalan parçayı da sen yedin," diyerek mesajı tekrar gönderdim. Mesaja cevap vermesini beklerken, elimde olan diğer fotoğrafları da gönderdim. Haber yokmuş gibi olan fotoğrafları...

Şuan yatağımda bir o yana bir bu yana dönerek gülüyorum. Az önce benden uzak dur diyen kadına, fotoğraflarımızı gönderiyorum. Bu benim umursamazlık ve sevgi gösterim.

"Mehmet, sil şunları!" diyerek gönderdiği mesajı inceledim. Bana Bay Ego diye lakap takmıştı ve şuan Mehmet dedi.

"Bay Egoya ne oldu?" dedim. Telefonu yatağıma bırakırken, sehpada duran suya elimi uzattım. Suyumu yudumlarken, gelen mesajı da okumaya çalıştım.

"Buna mı takıldın? O zaman Bay Ego sil fotoğrafları!" diyerek tekrar zehrini telefon aracılığıyla suratıma püskürttü.

"Hadi ama Kum Torbası, çok güzel çıkmışız. Bunu silmediğine eminim ve sende saklayacaksın," dediğimde yüzümde oluşan tebessüm görülmeye değerdi.

"Emin ol ki, sildim." Hemen cevap vermesi karşısında şaşırırken, ne yazacağımı düşünmem gerekiyordu. Şuan uykumun bastırması sebebiyle kapalıyız demek isterdim ama güzel bir yere bağlamam gerekiyor.

KUM TORBASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin