Final bölümü ve günün 4. Bölümü. Diğer bölümleri atlamayın lütfen.
-Müjgan Kara-
Defalarca arkama bakıp girdiğim tuvaletin kapısını kapayıp derin bir nefes aldım. Adrenalini damarlarımda fazlaca hissediyorken, telefonu çıkardım dar kıyafetin ardındaki sütyenden. Hızlı bir şekilde Agâh'ı aradığım sırada aynadan kendime bakıyordum.
Siyah elbisenin altında, açık ve dağınık saçlarım güçlü bir görünüm veriyordu etrafa. Gerçekten öyle miydim? Bunca acıya ve zahmete katlandığım için, belki. Ama o gücü hissedemiyordum.
"Müjgan?"
"Her şey hazır mı Agâh? Esra ile gönderdiğim çantayı aldın değil mi? Ne zaman çıkarız? Düğün birazdan bitecek?" Telefonun diğer ucundan kıkırdamasını duydum. Bu beni de gülümsetirken aklıma yine Salman gelmişti ve gülümsemem yüzümde solmuştu.
"Sakin ol Müjgan'ım. Her şey hazır, kafana takacağın hiçbir sorunumuz yok. Çıkabilirsin oradan." Görmese de kafamı salladım.
"Tamam, tamam seni görebileceğim bir yerde dur, birazdan çıkarım." Onayladı beni ve birkaç saniye süren sessizliğin ardından arabadan geldiğini tahmin ettiğim müziğin sesini açıp dinletti.
"Böyle sevmek olur mu? Böyle sevsek olur mu? Geç olmadan ver cevabı, şimdi sevsek olur mu?" Paha biçilemez bir mutluluk sızdı içime. Gülümseyerek cevap verdim.
"Olur."
Telefonu kapattıktan sonra uzun olmayan ama yine de ayağıma takılır diye tuttuğum elbise ile tuvaletten çıktım.
Annem ve diğer akrabalarım düğünde halaya dalmışlardı ve herkesin sırtı bana dönüktü. Seri bir şekilde merdivenlerden indim ve kapıya çıktım.
Esra, abimi ve diğer erkek kuzenlerimi bir sorun var diyerekten içeriye çağırmıştı. Henüz on yaşındaydı ama her türlü oyunculuk vardı.
Karanlık etraf ve buz gibi soğuğun altında göz gezdirmeye başladım ama Agâh'ı göremedim.
Adımlarımı, ileriye yönelttim ve düğündekiler çıkarsa beni görmesinler diye kendimi ağaçların arasına sakladım. O sırada gözlerim hâlâ Agâh'ı arıyordu.
Zihnime nüfuz eden kötü düşünceleri kovmaya çalıştım ve tam da o sırada yolun karşısında Agâh'ı görmüştüm. Kalbimin büyük bir ferahlık içinde çarpmaya devam etmesiyle adımlarımı ona yönelttim.
Şimdi aramızda bir yol vardı ve gözlerimizin içi gülüyordu. Birazdan kırmızı ışık yanacaktı arabalar için ve bizim için de yeşil.
Sabırsız olduğunu ellerini nereye koyacağını bilemediği an anladım.
"Müjgan!" Abimin sesini duymamla kalbimin durduğunu hissettim. Öyle bir acı girdi ki göğsüme, arkamı dönmeye bile cesaretim yoktu.
Her şey bitmişti.
Derin bir nefes alıp arkamı döndüm, abim ile aramızda mesafe vardı ama yanıma geliyordu hızlı bir şekilde. Aynı hız da kafamı Agâh'a çevirmiştim ki, araba lastiğinin asfaltı zorladığı bir ses duydum.
Vücudum titremeden önce, gözlerimde asılı kalmıştı Agâh'ın bana doğru koşarken arabaya çarpıp savrulan bedeni.
Devam eden hiçbir arabayı umursamadan koşmuştum yanına.
Kan içindeki bedeni arasında elini uzattı.
Tutmak için uzandığım anda, bir çift el belimden tutup çekti beni.
Haykırışlarıma yoldaş oldu gözlerinden akan yaşlar ve keşkelerim katıldı onlara.
Keşke arabada bekle deseydim.
Keşke böyle bir şeye kalkışmasaydım.
Keşke o şarkı başlamasaydı.
Keşke o çocuğun ölümüne sebep olmasaydım, Agâh'ın ölümüne sebep olduğum gibi.
Ve uzattığı eli yere düştü.
Her şey bitti.
Nefesim kesildi.
*
*son kısımlar tam olmamış olabilir, yazamadım sanırım...
Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.
Kısa bir serüvenin daha sonuna geldik :') yepyeni bir Şarkılarda Bir Anlam kitabında buluşalım. 🖤
Bir sonraki kitap yine Kahraman Deniz'in bir şarkısından olacak, yine özel bir şarkı ve özel bir kitap *-*
Ve, Agâh ile Müjgan'ın bu olaylar olmadan önceki hallerini yazacağım. Birkaç bölüm öyle atarım, anılarını yazarım. Öyle yani :')
Teşekkür ederim.
210419
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suç Mahalli
Cerita PendekŞarkılarda Bir Anlam - 2 ¡¿Kitap tamamen hayal ürünüdür, şarkı sözlerinin uyandırdığı duygularla yazılmıştır, gerçek değildir.¿¡ * * "Beni tekrar sevmeyegör, mahpushane cennet olur." 250319 *Tüm Hakları Saklıdır!