Chanyeol'le ikinci tanışmamız biraz daha farklıydı.
Olaylı gecenin ardından sabaha gergin bir şekilde uyanmıştım. Gözlerimi açar açmaz ilk yaptığım şey odada başka bir beden aramak oldu. Chanyeol'ün yatağında fosur fosur uyuduğunu görünce rahatlamıştım. Henüz onunla yüz yüze gelmeye hazır değildim, hem eminim ki uyandığında o da benden kaçacaktı.
Bugün öğleden sonra dersim vardı. Sürüne sürüne yataktan çıktım, mecburen. Salondan televizyon sesleri geliyordu, bakmak için adımlarımı oraya çevirdim. "Günaydın, çileğim." Sehun'u görünce kafamı kapıya yaslayıp mırıldandım. Kafasını çevirmeden, "Günaydın Baekhyun." demişti. Jongin'in Sehun'un kucağında yattığını ve birlikte oyun oynadıklarını yeni fark etmiştim. Jongin'e zaten günaydın demeye niyetim yoktu. Dün, en sevdiği abisinin Chanyeol olduğunu söylediği için ona kızgındım.
Mutfağa girip masaya baktım. Boş olduğuna göre onlar da daha kahvaltı yapmamış olmalıydılar. Annemin gönderdiği yiyecekleri masaya dizip, pilav makinesinden de kendime bir kase pilav aldım. "Yemek yemek isteyen mutfağa gelsin." diye salona doğru seslenip hemen ardından yemeğe gömüldüm. Dün gece bir şeyler atıştırmadan yattığım için karnım çok aç olarak kalkmıştım. Her ne kadar dün akşam yemeğinde tıka basa yemiş olsam bile...
Birkaç dakika sonra ikisi de mutfağa damlayıp birer kase pilav almış ve yanıma dizilmişti. Ben pilavımı çoktan bitirmiştim, bu yüzden ikinci bir kase için ayağa kalktım. Mutfağın kapısında dikilen Chanyeol'ü, o sırada fark ettim. Uykulu gözlerle bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde kendine gelip mutfağa girdi. Elini ensesine atmış, yüzünde utangaç bir gülümsemeyle bana bakıyordu şimdi.
"Merhaba, Chanyeol ben." Elini bana doğru uzattı. Biz... bunu dün yaşamıştık ama? Sehun ve Jongin'in merakla ikimize baktığını fark ettim göz ucuyla. Ben de acayip merak ediyordum şu anda.
Yanaklarım alev almıştı çoktan. Yavaşça elini tuttum. "Baekhyun ben de."
Gülümseyip kafasını salladı ve sonrasında Jongin ve Sehun'a baktı. "Günaydın çocuklar."
"Günaydın sana da." diye cevapladı ikisi de. Hala Chanyeol'e bakıyorlardı kaşları çatık bir şekilde.
Pilav kasemi tezgaha bırakıp dolaptan yeni bir kase aldım ve pilav doldurdum. Masanın boş köşesine kaşıkla birlikte yerleştirdim. Chanyeol onun için hazırladığımı fark edince kibarca teşekkür edip masaya oturdu. Tezgahtaki kasemi yarısına kadar doldurup ben de masaya geri oturdum.
Sehun'la göz göze geldim. Bence ikimiz de şu an aynı şeyi düşünüyorduk. Ya Chanyeol hatırlamıyormuş gibi rol yapıyordu - ki bu doğruysa, o çok iyi bir oyuncuydu - ya da kesinlikle bir şey hatırlamıyordu.
"Dünü hiç mi hatırlamıyorsun, Chanyeol?" Sehun kaşlarını kaldırarak sordu, oda benim gibi şaşırmış gözüküyordu. Yani, sarhoş olsa bile dünü hatırlamaması biraz haksızlık olmaz mıydı? Ona bakarken utanıyordum, ama o hiçbir şey hatırlamadığı için benim karşımda rahatça dikilebiliyordu. Onun da utanması gerekiyordu!
Gözlerini büyüterek kafasını Sehun'a çevirdi. "Y-yoksa... sizi rahatsız edecek bir şey mi yaptım?"
"Bizi değil de... Gece Baekhyun-"
"Gerek yok bence hayatım, çocuk utanmasın şimdi." Jongin bunu dediğinde yanaklarım bu sefer sinirden yanmaya başlamıştı.
"Söyle Sehun ya niye utanmasınmış? Ben utanıyorum o da utansın."
Chanyeol'ün şaşkın bakışları üçümüz arasında gelip gidiyordu. Birkaç saniye sonrasında gözlerini bende kilitledi. "Ben... Ne yaptıysam özür dilerim. Dün gece o kadar çok içmemeliydim."
Gerçekten üzülmüş gibi duruyordu. Masum bir şekilde karşımda özür dilediği için tabiri caizse erimiştim karşısında. İçimdeki utangaçlık gram azalmamıştı ama sinirim dinmişti hemen. Zaten benim kin güdüşlerim en fazla 2 gün sürüyordu. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi uyanıveriyordum. "Kötü bir şey yapmadın, Chanyeol." Bu sırada utangaçlığım en üst seviyeye ulaşmıştı. "Sadece bana... iltifat ettin. Yani daha doğrusu, bir yunan tanrısına benzediğimi söyleyip bana yürüdün."
Böyle bir şey beklemiyor olmalıydı ki şaşkınlığı öncekine göre daha fazlaydı. Şaşkın bakışlarının yerini yavaş yavaş utangaç bakışlar alırken her ne kadar masumluğuna üzülsem de, onun da benim gibi yanaklarının kızarması içime su serpmişti. "Ben, yunan mitolojisine çok düşkünüm de."
Sehun gülmemek için kendini tutsa da, ağzından 'puftt' sesi kaçmıştı. O sırada ben de gülümsememi tutmaya çalışıyordum çünkü Chanyeol, cüssesine uymayan bir şekilde, bana açıklama yapıyordu.
"Evet, tamam. Neyse, unutabiliriz artık bunu. Ama ben unutmadan unutamazsın." Kendini kötü hissediyor gibi gözüktüğü için kimchiden bir parça alıp pilavının üstüne koydum. Bu bana göre bir ateşkesti.
---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
git başımdan chanyeol, ben sana göre değilim :: pcy x bbh
Fanficroommates bbh & pcy craziest couple osh & kji