Baekhyun
Baekhyun
Yah!
Telefonu da açmıyor
Çabuk ol bak yeter çok sıkıldım
Bir şey mi oldu Sehun?
Niye açmıyorsun telefonlarımı
Ne diyeceğini biliyorum da o yüzden
O zaman neden diyeceğim şeyi yapmayı denemiyorsun...
Çünkü
Yapamam
Yalnızca biraz daha bekle Sehun kıyafetlerim kaldı
BEKLERİM
Zaten burdan ayrılınca bi yerimi yadırgayacağımdan eminim öyle çok alıştım
Kök saldım salıcam
Daha hızlı olmamı istiyorsan
Bir şey yazma Sehunnnnn
Bir de yukarı gel çantaları indirmeye başla istersen
Çantalar mı
İki gün kalacağız dedim sanıyordum
Sehun
Bak aşkım
Yağmur yağabilir
Hava otuz beş dereceye yükselebilir
Hava ılık da olabilir
Ya da gündüzleri sıcak geceleri soğuk olabilir
Nereden bilebilirim ki hazırlıklı olmam gerekiyor
Sen
Bir şey demiyorum hayatım
Aç kapıyı eşyalarını alayım
Sehun, Baekhyun'a kahvaltıya geldiğinde ona bir sürprizinin olduğunu, ikisine iki günlük bir tatil ayarladığını ve üç saat sonra yola çıkmaları gerektiğini söylemişti ve bunu duyan Baekhyun çığlık atarak odasına gidip bir şeyler hazırlamaya başladı. Sehun'a evden çıkabileceğini, birazdan oradan olacağını söyleyip işlerine devam etti.
Sehun, aslına bakarsanız, uzun bir süredir Baekhyun'ı bekliyordu ve bu birazdan bir türlü gelememişti. Her ne kadar sinirlenecek gibi oluyorsa da miniğinin tatlı ve telaşlı halleri onu neşelendiriyordu.
"Bebeğim?"
"Az kaldı Sehun!"
"Hey, yardım ister misin diyecektim." diyip Baekhyun'ın yanına geldi Sehun. Baekhyun'ın önce uzanmaya çalıştığı dolabının üzerindeki pembe kutuyu ona uzattı, alnına düşen saçları yavaşça kenara itti ve elmacık kemiğinden öptü. Oraya her zaman fazla ilgi gösterirdi, tıpkı Baekhyun'ın onun kaş ucuna gösterdiği ilgi gibi.
Ardından arkadaki yatağa oturup Baekhyun'ı izlemeye koyuldu. O çok güzeldi, ve en ufak şeyler bile onu mutlu edebiliyordu. Gülümseyerek onu izlemeye dalmışken Baekhyun ona yaklaştı,
"Ne gülüyorsun?"
"Hı.." Aniden düşünceleri bölünmüş, sersemlemişti.
"Neden bana gülüp duruyorsun ya? Heyecanlanmam gayet normal bir şey bence. Ama sen böyle benimle dalga geçeceksen.."
