Rosie
Hey, uykucu.
Saat 12 oldu kalk artık.
Cidden hala uyuyor musun?
Nasıl ya?
Neyse...
Görünce yaz bana.
Seninle bir konu hakkında konuşmam gerek.
*2 saat sonra*
Hey.
Mesajlarına cevap veremedim.
Üzgünüm.
Arkadaşlarımla beraberdim.
Telefonumu da elimden aldılar.
Problemi hallettik.
Şimdi geldim eve. Duş alacağım birazdan.
Bir problem mi var?
Şöyle yapalım. Sen bana anlat şimdi.
Ben de duş alıp geleyim, konuşalım.
Hayır hayır, olmaz öyle.
Sen geldiğinde bana yaz.
Öyle konuşalım.
Tamam, merak etme hemen çıkarım.
Peki.
*yarım saat sonra*
Geldim.
Evet canını sıkan nedir?
Canım sıkkın demedim?
Eğer canını sıkan bir şey olmasa,
Bu kadar durgun olmazdın.
İki haftadır mesajlaşıyoruz, anlayabiliyorum.
Vay canına, duygulandım.
Pekala, sorun nedir?
Sorun aslında şu...
Ailem burada yaşamıyor, başka ülkedeler.
Ben de burada kalıyorum.
Önce okul için gelmiştim
Ama daha sonra burayı sevdim.
Babamla konuştum bugün.
Bana dönmemi söyledi.
Ben bunu istemiyorum.
Burada bir düzenim var.
Kalmak için birçok sebebim var.
Arkadaşlarım, evim, işim...
Başka?
Ve en önemlisi de sen.
Bu mesajlaşma işini uzaktan da yaparız.
Ama ben seni görmeden yapamam.
Cidden yapamam.
Beni boşver de, gerçekten gidemezsin.
En azından bizim tanışmamız gerek.
Yine mevzu sensin, değişmiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost way | rosékook
Fiksi Penggemar❝Beni sevmek çok da zor değil, sadece şimdiki gibi sımsıkı sarılsan yeter. Seni sevmek çok da zor değil, biraz daha gülümseyip seninle daha çok ilgilenirsem. Birbirimizi sevmemiz çok da zor değil, her seferinde ilk günkü gibi bakarsak birbirimize.❞ ...