"Taehyung şu topu bana atsana!" diye bağırdı Jeongguk. Taehyung ise onu duymazdan gelerek ayağındaki topu sektirmeye devam etti. Jeongguk bıkkınlıkla en büyükleri olan Seokjin'in yanına döndüğünde Seokjin Jeongguk'un saçlarını karıştırdı.
"Şu çocuğu bir gün çok fena yapacağım." dedi Jeongguk, Taehyung'a ters ters bakmaya devam ederken. Yoongi mangaldaki etleri tabağa bırakırken güldü. Jeongguk onu görmezden gelerek telefonunun saatine baktı.
"Jimin nerede kaldı? Arkadaşını getirmesi bu kadar uzun mu sürüyor?"
Çok geçmeden oturdukları yere bir araba yaklaştı. Jimin ve arkadaşı arabadan inip masaya ilerlediler. Jimin'in arkasında arkadaşı utana sıkıla yanlarına geldiğinde Jeongguk gözlerini kırpıştırdı. Kız gerçekten çok güzel görünüyordu. Beline kadar olan sarı saçları, adeta gözlerini belli etmek için yaratılmış kirpikleri ve pembemsi dudaklarıyla Jeongguk'un aklını karıştıracak kadar güzeldi.
Jeongguk kızı baştan aşağı süzdü. İyi bir fiziği vardı. İnce beli, ince bacakları ve ince kolları... Kilosu boyuna göre gerçekten az olmalı, diye düşündü Jeongguk. Genç kızın üzerindeki dar olan siyah kot pantolonu ve belini saran beyaz tişörtü ve üzerine geçirdiği siyah kot ceketi gerçekten havalı buldu. Telaşla terleyen avuç içlerini pantolonuna sildi ve ayağa kalktı. Genç kız herkesi selamladıktan sonra endişeyle elini Jeongguk'a uzattı. Jeongguk kızın narin elini kavradı ve gülümsedi.
"Jeongguk." dedi gülümsemesinin ardından. Genç kız karşılaştığı içten gülümsemenin üzerine gülümseyerek konuştu. "Chaeyoung." Ve ellerini geri çektiler.
Jeongguk hemen telefonunu açtı ve neredeyse bir buçuk aydır konuştuğu kıza mesaj atmak üzere ellerini klavyede gezdirdi.
Rosie
Ah pekala... Bir sorunumuz var...
Ben sanırım bir şey yaptım...
Genç adam bir ayağını sallarken bir yandan da cevap bekliyordu. Aynı anda henüz yeni tanıştığı kızın da telefonu titredi. Genç kız telefonunu tereddütle çıkardı ve kaşlarını çatarak telefonuna baktı.
Rosie
Sorun nedir?
Bir şey mi oldu sana?
Dün konuştuğumuz konu vardı ya...
Ben galiba şerefsizim, dediğini yaptım.
Ben demiştim... Anın tadını çıkar o zaman Jeongguk.
Zamanını benimle ziyan etme.
Hey ne?
Ah Rosie gerçekten mi?
Tanrım... Ben bunu kastetmedim ki. Tanrı aşkına neden böyle yapıyorsun? Yalnızca sana yaptıklarımı söyleyip seni haberdar ediyorum. Bunun nesi yanlış?
Bir kızdan etkilendiğini bana mı söylüyorsun?
Üzgünüm Jeongguk ama ben seninle kız muhabbeti yapmak için sana yazmadım. Benim senden hoşlandığımı unuttun mu? Unuttuysan hatırlatayım.
Ben seni seviyorum ve sana bu yüzden yazdım.
Bu etkilenme olayını Jimin'e anlatabilirsin, eminim ki aranızı yapar. :)
Roseanne, özür dilerim.
Gerçekten seni kırmak istemedim.
Yaptığım kabalıktı... Beni affeder misin?
Ah dur, belki bu sana yardım eder. :)
Unutma Rosie, seninle kendi egomu tatmin etmek istediğim için konuşmuyorum. Beni ben olduğum için sevdiğin ve bana bunu hissettirdiğin için konuşuyorum.
Şu an bana sinirli olduğunu biliyorum. Bana yazmanı söylemeyeceğim, sinirin geçtiğinde yazarsın biliyorum. Ama şunu bilmeni istiyorum ki, ben de seni gerçekten önemsiyorum ve üzülmeni istemiyorum.
Şimdi gitmeliyim, bizimkiler telefonla oynamamdan dolayı şikayet ediyor.
Fazla özletmem, söz. :)
Bir sonraki bölümde olay bölümü olacak ve seveceksiniz eminim ki. :) Bölüm hakkında yorumlarınızı bırakmayı unutmayın, yorumlarınız benim için çok önemli. Sizi seviyorum ve morluyorum. <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost way | rosékook
Fanfic❝Beni sevmek çok da zor değil, sadece şimdiki gibi sımsıkı sarılsan yeter. Seni sevmek çok da zor değil, biraz daha gülümseyip seninle daha çok ilgilenirsem. Birbirimizi sevmemiz çok da zor değil, her seferinde ilk günkü gibi bakarsak birbirimize.❞ ...