Sabah kalktığımda pencerem açıktı.Perdeler uçuşup duruyordu.Annem odaya girip açmış olmalıydı.Bu soğukta penceremi açmayı nerden akıl etti? Aşağı indim. Kahvaltı hazırdı fakat evde kimse yoktu. Kesinlikle annem markete gitmişti. Giyinmek için yukarı çıktım. Odama girdiğimde hemen karşıma pencerenin yanındaki çalışma masam çıktı. Çekmeceleri açılmıştı. Herhalde dün açık bıraktığımı düşünerek kapatmaya başladım. Sonradan fark ettim ki çekmecedeki Sam'le olan bir fotoğrafım masanın üstünde duruyordu. Fotoğrafı elime alıp Sam'in yüzünü okşadım. Sam bizi bırakıp gitmişti.Küçüklükten beri Avy,Marry ve benim en yakın arkadaşımızdı.Gitmişti derken 5 ay önce o arabanın Sam'e çarpıp öldüğüne inanamıyordum. Düşüncelerim akıp giderken sonunda fotoğrafı ters çevirdim. Sam'le hatıralarımız bana acı veriyordu. Her neyse dolabıma gidip bir kapağını açtım. Bir gömlek seçip dolabın diğer kapağında olan aynaya döndüm ve orada öylece kaldım. Arkamda bildiğimiz Sam duruyordu. "Sam!?" diyerek arkamı döndüm. Ama kaybolmuştu. Tekrar bağırdım ama bi yararı olmadı. Herhalde o hatırladıklarım yüzünden görmüşümdür diye düşündüm. Kıyafetlerimi giyip aşağı indim. Çantamı ve anahtarlarımı alarak kapıdan çıktım. Kulaklığımın tekini takıp yürümeye başladım. Daha 2 dakika geçmeden karsıya geçmem gerekiyordu. Arabaların geçmesini beklerken aman Tanrım didim! ( :Ddd) Karsımda bur Sam daha duruyordu. Ama bu sefer gerçekten Sam olduğuna adım gibi emindim. Artık dayanamadım ve arabalar geçerken yola fırladım. "Sam!!" diye yine bağırdım. Bir araba kornaya basıp tam önümden geçti. Arabaların geçmesini bekledim. Bir araba geçerken karşı kaldırıma baktım ama Sam gördüğüm yerde yoktu. O anda arkamda Avy'nin "Steve" diyen sesini duydum. "Efendim" diyerek döndüm ve Avy bana küçük kuzeninim yaptıklarını anlatmaya başladı. Benim suskun olduğumu anladı. "Steve neyin var? İyi misin?" Bende ona "Evet" diyerek geçiştirmeye çalıştım. Sonuçta iyiydim sadece biraz endişeliydim. "Kaç yıllık arkadaşımsın senin neyin olduğunu bilemeyecek miyim?" Haklıydıda. Aslında Avy'e anlatmak istemiyordum çünkü Sam'in Avy'le sevgiliyken öldüğünü biliyorduk. Avy onu hala unutamamıştı. Ama bunu anlatmak zorundaydım. Belki de Sam ölmemiştim?
Ona bugün yaşadıklarımı ve beyin okuyabildiğimi bir solukta söyledim. Ne kadar inanmış gibi gözüksede inanmadığını biliyordum. "Steve sana inanmıyor değilim çünkü bunu söylemek.ne kadar zor olsada ben görünmez olabiliyorum." Ve ben şok oldum. Beni bir ağacın arkasına çekti ve kendini sıkmaya başladı. Yavaş yavaş görüntüsü kayboldu ve görünmez oldu. Bir süre sonra görüntüsü yavaş yavaş gelmeye başladı. "Hadi şimdi sen göster gücünü. Ben şuan ne düşünüyorum?" Gözlerimin içine baktı bende onunkine odaklandım. Gülerek "Pizza" dedim. Ardından "Ve... Sam...". Avy biraz durgunlaştı sonra o da gülerek "Peki şimdi?" dedi. Yine odaklandım ve "Kuzenin ve Sam" "Artık gidelim geç kalıcaz" yürümeye başladı. Avy'e döndüm. "Hala onu seviyorsun.Sam'i unutamıyorsun." Avy kafasını evet anlamında salladı. "Bak bence Sam ölmedi. Onun gerçekten benim karşıma çıktığına eminim Avy. Eskiden nasıl oyunlar oynardık hatırlıyir musun? Güçlerimiz olurdu gerçekte olucağına inanmasakta. Ama güçlerimiz oldu. Biz ne kadar doğal bişeymiş gibi karşıladak da. Neyse demek istediğim demek ki imkansızlar gerçekleşebiliyormuş değil mi?" Gülümsedim. Ondaki küçük sırıtmayıda görebiliyordum. Okulun giriş kapısına gelmiştik. "Bunları ,yani güçlerimizi ve Sam'i çözeceğim. Bunlar da aramızda kalacak bana güveniyor musun?" "Kesinlikle , bende sana yardım edeceğim." dedi ve okula girdik.
-------------------------------------------------------------
Okul aynı hızıyla geldi geçti. Okul çıkışı kütüphaneye uğradım. Kitaba o kadar saat dalmışım ki görevlinin "Artık kapatıyoruz!" sesiyle kendime geldim. Saate baktım. 23:07'yi gösteriyordu. Çantamı alıp kapıdan çıktım. Telefonu açtım,10 cevapsız arama ve 5 mesaj vardı. Hepsi de annemdendi. Hemen annemi arayıp neden geç kaldığımı anlattım. Hava sıcaktı ve hala aklımda Sam vardı. Bu çocuk nereden çıkmıştı? Sam,Sam,Sam! Birden nasıl geldi peki? "Hey Steve!" arkamdaki sesle irkildim. Bu Sam'in sesiydi. Bu sefer kaçmasına izin veremezdim. Arkamı döndüm. "Sam!?" Sam gülümseyerek bana doğru geldi."Özledim Steve" diyerek sarıldı. "Kimi?" aptal aptal sorular sormaya yine başlamıştım. "Seni,sizi,okulu,burayı..." buraz durdu. "Avy'i..." gözleri dolmuştu. Bu gerçekten Sam'di. "Neden bırakıp gittin nereye gittin?" , "Senin gerçek Sam olduğunu nereden bileceğim?" Haklısın gibi bir mimik yaptı ve kolundaki "S" yazısını gösterdi. Benim de gözlerim doldu. Kahkaha atarak Sam'a sarıldım. Onu"S"'yi Steve'deki ve Sam'deki "S"ler yüzünden bıçakla yapmıştı. Sonra bunun ne kadar saçma bişey olduğunu anladı tabi. Bu gerçek Sam'di. 2 yıl önce ölmüş olan Sam'di. Bu gülüşünü,bakışını,hareketlerini,saçını karıştırmasını ondan başka kimse böyle yapamazdı. Aklımda olan sorulardan birini sordum. "Sam,neden ölmüş numarası yaptın,neden gittin?" Yine şaşırdığım bi cevap verdi. "Aslında gitmedim. Gitmiş gibi yaptım. Yani ölmüş gibi... çünkü korktum Steve. Babam öldü ve annem bize bakamaz diye düşündüm. Gücümü öğrendiğumde anormal biri gibi hissettim. Heo sizi takip ettim meğer seninde gücün varmış." "Peki senin gücün ne Sam?" "Hızlı koşuyorum,çok hızlı" dedi ve gösterdi. "Hadi şimdi bize gidelim orada hesap verirsin" dedim gülerek. Eve doğru yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Hayat
أدب المراهقينBir günde hayatları değişen ve bir çok sorun yaşayan bir grup genç... Onlara ne olacak? Hayatlarına kim girecek ya da hayatlarını mahveden güç ne? O gün neden onlar seçildi?...