Tanrı, Jungkook'un Tae'ye olan aşkını kıskanmıştı. Onu melekleri kıskandıracak bir güzellikte yarattı, ona hiç kimsenin sahip olamayacağı kadar güzel bir kalp verdi, dış görünüşünü de iç güzelliğini de mükemmel kıldı. Tanrı, yarattığı bu insana aşık olacağını düşünemedi. Ama biliyordu ki onunla birlikte olamazdı. O sadece bir insandı.Tanrı'ya gizli duygular besleyen bir melek, bu durumu öğrenince olaya dahil oldu.
O insana büyüyünce neler olacağını düşündü, kaderini izledi. Jungkook, en az kendisi kadar güzel bir çocukla birlikte oluyordu. Başka alternatifler düşündü, başka kaderler. Ama izlediği her ihtimalde bir şekilde tanışıyorlardı, bir şekilde aşık oluyorlardı her seferinde. Bu durum Tanrı'yı huzursuz ediyordu. Melek ise sadece Tanrı'sının mutluluğunu istiyordu.Bu melek Jungkook'un rüyalarına geleceğinin öngörüsünü yerleştirdi. Tanrı'yı huzursuz ettiği için acı çeksin istedi. Sevgilisinden koparmak zorundaydı bu çocuğu. Reankarnasyon olmasına karar verdi, Jungkook'un kaderini değiştirdi. Böylece birbirlerini unutacak ve daha da acı çekmiş olacaklardı. Birbirlerine aşık olmak için 23 yıl verdi onlara. 23 yılın sonunda yeni hayatları başlayacaktı ama birlikte olmayacaklardı. Onları birleştirmeyecekti.
İşte bu 23 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Ve bunun yarattığı gerginlik ve huzursuzlukla uyanan Tae, son sabahlarına ağlayarak uyandı. Birlikte olduğumuz son sabah diye düşündü... son kez kollarının arasındaydı sevgilisi.
Taehyung
Göz kapakları hafifçe kıpırdıyordu. Dudakları aralıktı, duruşu yüzünden yanakları şişik gözüküyordu. Arada bir burun deliklerini genişletiyor, kaşlarını oynatıyordu. Hava kapalıydı bugün, yüzünüze çarpan yakıcı güneş ışıkları yoktu. Rüzgarın uğultusunu içimde hissedebiliyordum. Her gece Jungkook'u kollarımın arasına alırdım, o uyanmadan yavaşça aşağı kaydım ve bu sefer ben onun kollarının arasına girdim. Kolları omzumun üstünden beni sardı, ben ise belinin üstünden geçirdim ellerimi.
Sırtını okşadım biraz, burnumu göğsüne yasladım. Kalp atışlarını duyabiliyordum. Ezberlediğim kokusunu doldurdum yıpranmış ciğerlerime, çok güzeldi. Birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattığımda, gerinmeye başladı yavaş yavaş. Çenemi göğsüne dayayıp gözlerimi yüzüne çıkardığımda, bu görüntüyü dünyada sadece benim görebildiğim düşüncesiyle dolup taştım. Ben Kim Taehyung dünyanın en şanlı insanıydım. Yavaşça açılan göz kapaklarıyla çok tatlı gözüküyordu. Dudağını şapırdatarak bakışlarını benimle buluşturduğu an gülümsedim, gülümsedi. Sonra...göz yaşlarıma hakim olamadım.
Çünkü Jeon Jungkook'un güzelliği karşısında, artık sadece ağlayabilirdim.
...
Jungkook
Korktuğunu biliyordum, üzüldüğünü biliyordum, yıprandığını ve gergin olduğunu da biliyordum. Ama pişman değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Bu bana güç veren en büyük şeylerden biriydi. Devam etmemi sağlayan, ona daha çok bağlanmamı sağlayan şey.
Bugünün 'o gün' olduğunu ikimizde biliyorduk. İlk defa rüya görmemiştim, deliksiz uyumuştum sevgilimin kollarının arasında. Son kez demiyordum çünkü olmayacaktı, emindim. O demişti, hayal etmişti. Çünkü deli gibi korkuyordu. Aklına en kötü senaryoları getiriyordu. Ben ise annemin küçükken bana anlattığı hikaye sayesinde umutluydum.
"Ayın üzerinde uzanıyordum sanki, yıldızların taşıdığı bir gezegen geliyordu oraya, tam karşımda duruyordu. Üzerinde bir çocuk, el sallıyordu bana, gülümsüyordu. Ona ulaşmaya çalışsam da başaramıyordum. Aramızda kilometreler vardı, ama sonra birden kalbime dokunuyordu. Sorun değil diyordu, seni kilometrelerce seviyorum."
Küçükken bu hikayeyi çok severdim, hiçbir şeyin imkansız olmadığına inanmamı sağladı. Tae ile her şey mümkündü, beni sakinleştiriyordu, bana umut veriyordu, bana güveniyordu, beni seviyordu. Aslında şu an korkudan kriz falan geçiriyor olmam gerekirdi, ama o kollarımın arasındayken, gerek yoktu.
Demek bugün ölecektim, çok tuhaf bir histi. Ne zaman öleceğimi tam olarak bilmiyordum, tam olarak nasıl olacağınıda. Kollarımın arasındaki beden kıpırdayınca bakışlarımı ona çevirdim.
"Kook, annemleri ziyarete gidebilir miyiz? 'O şey' olmadan önce onları son kez görmek istiyorum." Haklıydı, belki de bir ömür geçirdiği ailesini bir daha göremeyecekti.
"Pekala, umm... biraz daha burada kalalım, sonra gidip görürüz ve geri geliriz?"
Kıkırdadı, belimdeki kollarını sıkılaştırırken daha da sokuldu bana. Yumuşak saçları yüzümü gıdıklıyordu, kafasını geriye atıp dudaklarını çeneme yasladı. Minik birkaç öpücük bıraktı, sonra kafamı eğdim. Bu sefer dudaklarımız buluştu ve ayrılamadılar. Öylece uzandık, dudaklarımız birleşik, kokularımız birbirine karıştı.
1-2 saat sonra yataktan çıkmaya karar verdiğimizde, Tae eline fotoğraf makinesini alıp fotoğrafımı çekmeye başladı. Her hareketimi çekiyordu. Altıma rahat bir şey geçirdim, saçımı düzelttim. Odanın içinde ordan oraya zıplayıp fotoğrafımı ve fotoğrafımızı çeken sevgilimin elinden makineyi almayı uzun uğraşlar sonucu başardım. Tişörtünü çıkartıp temiz bir sweat geçirdim. Tanrım, bebek gibiydi.
Elinden tuttum, aşağıya indik. Arabanın anahtarını aldım ve yola çıktık. Radyoda en sevdiğimiz şarkı çalıyordu, güneşin son ışıkları görünürken son kez eşlik ettik bu şarkıya. Evlerinin önüne geldiğimizde Bayan Kim bizi kapıda karşıladı. Bana hep öz oğluymuşum gibi davrandığı için ona her zaman minnettar kalacaktım.
Tae annesinin yanına geçip dizine yatmıştı. Ben ise onları izliyordum. Annesine son günlerde neler yaptığımızı anlatıyordu. Gerçekten, tam bir bebek gibiydi.
"Ve geçen gün Kook bana araba kullanmayı öğretti!"
"Oh, bu harika bir haber tatlım. Çünkü sana bir sürprizim var~" Tae heyecanla doğrulduğunda annesi de ayağa kalkmıştı.
"Beni takip edin!" İkimizde ayağa kalkıp Bayan Kim'i takip ettik. Bodruma inip ışıkları açtı. Üzeri örtülmüş bir araba vardı.
"Hadi aç" Tae koşarak örtüyü kaldırdığında, ikimizin de aklında apayrı şeyler vardı.
"Bu...babamın eski arabası"
"Zamanı geldi demek, hm?"
...
FİNAL YAPAMADIM YA ÖZÜR DİLERİM. sanırım bundan sonraki bölüm final olacak AMA SEZON FİNALİ. ikinci kitabın da olmasını istiyorum çünkü bu hikayeye aşırı bağlandım. okuyan herkese çok teşekkür ederim, bu hikaye benim için gerçekten önemliydi^^ sonraki bölümü bu hafta atacağım, kendinize iyi bakın~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dreams untold || 𝘁𝗮𝗲𝗴𝗴𝘂𝗸
Fanfiction[tamamlandı] "lütfen beni gelecekteki hayatında bul, hyung. bana tekrar aşık olman için, hatırlaman için bekleyeceğim... çünkü ben seni unutamayacağım, çünkü Tanrı benden nefret ediyor sevgilim."