Luhan ona pır pır bakan gözlere gülümsedi ve elini onun yanağına götürüp baş parmağıyla okşadı.
''Tıpkı dişi bir kurda benziyorsun Oh Sehun. Tam benim tipimsin.''
Sehun donup kaldı ve hızla ayağa kalktı. Çok sinirlenmişti. Ne yani! Onu bir kadına onun deyişiyle bir dişiye benzetmişti. Sehun tırnaklarını avuç içine batırdı ve arkadasını dönerek mutfaga gitti.
''Sana et yapıyorum.''
Sehun az önce olanlardan sonra etin nereye kaybolduğunu baktı.. Kafasını yere eğdi ve onu aramaya başladı. Sonunda masanının altında olduğunu gördü. Masanın altına girdi ve kolunu uzatarak almaya çalıştı. Biraz daha uzandı ve yanında bir varlık hissedip yavaşça yanına döndü. Çığlık attı ve kalkmaya çalıştı.
''AGH!!''
Kafası fena şişecekti. Masaya iyi vurmuştu ve sızlıyordu.
''Lanet olsun burada ne yapıyorsun?!''
Luhan gözlerini kırpıştırarak baktı.
''Neye baktığını merak ettim!''
''Ahh çık şuradan.''
Sehun onu geriye doğru itti ve o çıktıktan sonra kendiside çıktı. Dolaba gitti ve buz torbası çıkarttı. Kafasının sızlayan yerine koydu ve yüzünü eşkitti.
''Bana bak kurt! Bu bugün senin yüzünden üçüncü korkuşum. Sahibin olarak emrediyorum! Bana izinsiz bir metreden fazla yaklaşmayacaksın. Anladın mı?!''
Luhan dudaklarını büzerek kafasını aşağı eğdi ve birkaç adım geri gidip mutfağın girişinde durdu. Yüzünü sevimli ve çekici bir gülümseme aldı. Ellerini çenesinin altında yumruk yaparak konuştu.
''Yanına yaklaşabilir miyim sahip?''
Sehun onun yüzüne bile bakmadan reddetti.
''Hayır.''
Sehun şimdi eti paketten çıkarıyordu. Bu olanlar sırasında et erimişti. Yani kesilebilirdi. Onu izleyen gözlerin farkındaydı ve bu yüzden de gerdindi. Yanaklarını şişirerek nefes verdi bir bıçak ve kesme tahtası çıkarttı. Eti tahtanın üzerine koymadan Luhan'ın sesi duyuldu.
''Ne yaptığını merak ediyorum. Yaklaşabilir miyim?''
Sehun yine aynı tavırda cevap verdi.
''Hayır.''
Luhan sinirle burnunu buruşturup ona dil çıkarttı ve salona yöneldi. Tam oturacakken yerinde zıplamaya başladı. Tuhaf seslerini duyunca Sehun ona dönüp baktı.
''Oh! Oh! Sehun-ah! Sa-sahhhiipp!!''
Sehun panikle ona yaklaştı ve kolunu tuttu.
''Ne oldu Luhan? İyi misin?''
Luhan alt dudaklarını ısırdıktan sonra konuştu.
''Çiş. Çiş. Çiiiiişşş..''
Yerinde sırf çişi yüzünden zıplayan Luhan'a hayretle baktı Sehun. Ne yapmaya çalışıyordu? Gidip yapsaydı ya. Sehun sonunda dayanamadı ve ellerini iki yana açıp kafasını salladı.
''Ne yapıyorsun? Gidip yapsana. Evimin ortasını pislemeni istemiyorum.''
Luhan gözlerini sıktı.
''A-ama nasıl yapılır bilmiyorum. Aa Ah ka-kaçı-kaçıyor. Aaaahh..''
Luhan olduğu yerde zıprlarken Sehun salonunun ortasına yapacağı korkusuyla onu kolundan tutup banyoya götürdü.
''İşe artık!''
Sehun hala zıprlayan çocuga bakıyordu. Luhan gözlerini sıktı.
''Nasıl yapacağım? İnsanken hiç işemedimmm...''
Luhan resmen inliyordu. Sehun sonunda dayanamadı ve Luhan'ın altındaki eşofmanı çekip aşağı indirdi. Onun şeyine bakmadan geri kalktı ve kolundan tutup klozete otutturdu.
''İşe şimdi.''
Luhan bunu duyar duymaz çişini yapmaya başladı. Sehun utançla arkasını döndü ve yüzünü kapattı. 'O-o şeye çişini yaptırdım. Lanet olsun! O bir insanken nasıl çiş yapmayı bilmez. Ahh resmen çişini ben yaptırıyorum..' Sehun arkasıdan gelen çiş sesini duymamak için baş parmaklarıyla kulaklarını tıkadı ve olduğu yerde gözlerini sıktı. Bitirmesini bekliyordu.
Sonunda arkadan dokunan bir el hissetti ve arkasına döndü. 'Ooo-oo.. Bu da ne? O çocuğun üyesi.. Ouh.. Sakin ol Sehun. Sakin...' Luhan gülümsedi ve üyesini işaret parmağıyla gösterdi.
''Ehehe bitirdim, bak! Bitti hepsi. Başardım. Sonunda bir insan gibi işeyebildim.''
Sehun kafayı yemek üzereydi. Hala pipisinden damlayan çişe aldırmadan kalkan Luhan'ı kolundan tuttu ve otutturdu.
''Görmüyor musun damlıyor. Bitene kadar bekle''
Sehun'un yanakları kızarmıştı. Utancından ölüyordu ama----ama ona bakmadan duramıyordu. Dudağını ısırdı ve yerinde bir sağa bir sola gitti. Luhan üyesinden başını kaldırıp ona baktı. Gözleri büyümüştü.
''Oh sanırım bitti.''
Luhan kalkmak için doğruldu ama Sehun tekrar kolundan tutup otutturdu.
''Kurulaman gerek aptal.''
Luhan kafasını salladı ve Sehun'un verdiği peçeteyle beceriksizce pipisini kuruladı. Başını kaldırıp Sehun'a baktı.
''Kalkabilir miyim?''
Sehun'dan sonunda onayı almıştı. Kalktı ve eşofmanını yukarı çekerek o manzarayı kapattı. Sehun yutkunarak içinden homurdandı. 'En azından eşofmanı geri çekmeyi biliyor!'
Arkasından onu takip ederek yürüdü ve koltuğa yerleşen Luhan'a bakmadan mutfaktaki işine devam etti. Eti güzelce parçalara ayırırken özenle bıçagını değdiriyordu.
''Bana şu kavonoz baharatı uzat.''
Sehun başıyla gösterdi ve etleri kesmeye devam etti. Kavanoz önüne geldiğinde yavaşca açtı ve kestiği etlere döktü.
''Peçeteyı uzatsana.''
Peçetede Sehun'un eline geldi. Sehun güzelce elini sildi ve yanına döndü.
''AAAAAAAAaaaaaaaaaaaa''
''AAAAAAAAaaaaaaaaaaaa''
Sehun yine poposunun üzerine düşerken çığlık atmaya devam etti. Karşısındaki de çığlık atıyordu. Sehun sonunda sakinleşebildi ve elini kalbine götürdü. Derin nefesler alıyordu. Onunla beraber susan Luhan'a baktı ve ayağa kalkıp sinirle üzerine yürüdü.
''Seni lanet olası hayvan! Etrafımda ne yapıyorsun?! Sana izin al demedim mi?!''
Luhan parlayan gözlerle bakıyordu ve dudaklarını büzdü. Ağlamak üzereydi. Sehun öyle sinirliydi ki onun yüz ifadesine dikkat etmedi.
''Seni hemen yarın geri vereceğim aptal hayvan!''
Sonunda Luhan'ın gözünden bir damla aktı ve Luhan hızlıca mutfağı terketti. Arkasından hakaret eden Sehun'un sesi yüzünden az önce çıktığı banyoya kadar gitmişti. Sonunda banyoya girerek az önce oturduğu klozete oturup burnunu çeke çeke ağlamaya başladı. Yanaklarını elinin tersiyle siliyordu ve iç geçiriyordu. Evet Sehun haklıydı. Onu geri vermesi iyiydi. En azından Luhan'da bu dırdırcıdan kurtulurdu. Ama Luhan dayanamadı ve ayaklarını salladı. Göz yaşları daha sık akıyordu. 'Ama onu sevdim. O hastayken bana baktı ve bana yemek yapıyordu. Hayır! Beni göndermesine izin veremem. O benim sahibim.' Luhan oturduğu yerden kalktı ve banyonun kapısını çarparak çıktı. Tekrar mutfaga gitti ve buzdolabının önüne çökmüş Sehun'a baktı. Üzgün görünüyordu. Saçlarını karıştırdı ve homurdandı. Luhan'ın keskin kurt kulakları homurdandığı şeyi duydu.
''Onun gönlünü almalıyım. Aishhh''
Luhan gülümsedi ve kendini belli etmeden bir süre daha etlerle uğraşan Sehun'u izledi. Sehun sonunda yemeği bitirdiğinde arkasını döndü ve salona baktı. 'Neredeydi bu?' Luhan refleksleri sayesinde saklanmıştı. Tekrar banyoya girmeye karar verdi ve az önce aldığı pozisyonu alarak Sehun'un içeri girmesini bekledi. Sonunda kapı tıklandı ve Sehun kafasını içeri uzattı.
''Yemek hazır Luhan.''
Luhan alt dudağını ısırdı.
''Kurtlar üzgün oldukları zaman yemezler.''
Sehun kafasını kaldırdı.
''Çok mu üzgünsün? Azıcık bile yiyemeyecek kadar mı?''
Luhan dudaklarını büzerek kafasını salladı. Sehun içeri girdi ve onun parmaklarını kendi parmaklarına geçirdi. Luhan şaşkınlıkla baktı ve o görmeden sırıtmasını sakladı. Sehun onu mutfağa sürükledi.
''Ye. Hasta değil misin? İhtiyacın var.''
Luhan başını kaldırdı ve kurtken yaptığı o baştan çıkarıcı bakışı insan gözlerle denemişti. İşe yaradı.
''Dedim ki sahip, üzgünken yiyemem.''
Sehun renki saçlarını karıştırdı.
''Nasıl üzgünlüğünü giderebilirim?''
Kafasını yana eğip sordu.
''Özür dile.''
''NE?''
Luhan gözlerini kırptı.
''Özür dile işte. O zaman yerim.''
'Lanet olsun haklı kendisiyken neden özür dilemek zorundaydı.' Kafasını salladı ve ellerini gögsünde birleştirdi.
''Yapamam.''
Luhan kaşlarını kaldırdı.
''O halde yine bir yere yığılırım.''
Sehun bunu duyunca kollarını çözdü ve mırıldanarak söyledi.
''Özür dilerim.''
Luhan keskin kulakları ile onun ses tellerindeki titreşimi bile duyabilirdi.
''Duymadım ne dedin?''
Luhan gözlerini kıstı. Sehun başını kaldırdı ve gözlerini Luhan'a dikti.
''Özür dilerim tamam mı!''
Luhan yüzüne çarpık bir gülümseme mutfağa koşmaya başladı. Yemeklerin bulunduğu masaya çıktı ve bağırdı.
''Hadi yiyeliiiimm.''
Sesi hücuma giden askerler gibiydi.
''İn oradan Luhan.''
Luhan şaşkınca baktı.
''Ne-neden?''
Sehun onu kolundan tuttu ve indirdi. Nazikçe sandalyeye oturmasını sağladı.
''Yemek yerken oraya değil buraya oturuyoruz.''
Sandalyeyi gösterdi. Luhan başını salladı ve Sehun'un önüne koyduğu eti tam bir kurt gibi vahşice yedi. Sehun büyük gözlerle onu izliyordu. Yemeğini hızla bitiren Luhan ayağa kalktı ve neşeli sesiyle Sehun'un önünde eğildi.
''Eline sağlık sahip. Afiyetle yedim.''
Sehun gülümsedi ve Luhan'ın salondaki koltuga yerleşmesi izledi. Hızlıca mutfağı topladı ve Luhan'ın yanına oturdu.
''Kaç yaşındasın Luhan?''
Luhan ona baktı ve ellerini açarak saymaya başladı. Sehun dikkatle onu izliyor yoksa sayı saymayıda mı bilmiyor diye düşünüyordu. Luhan sonunda durdu.
''İnsan yılına göre 25.''
''NE?''
Sehun'un tepkisine şaşırdı.
''Kurt yılına göre henüz 18.''
Sehun heyecanla ona baktı.
''Neler biliyorsun? Okuma-yazma? Kalem tutmak? Bir şeyler biliyor musun?''
Luhan gülümedi.
''Elbette. Biz 16 yaşımıza kadar insan eğitimleri görüyoruz. Yani hep kurt olmuyoruz. İnsan gibi yetiştirildim. Sadece... Yani temel ihtiyaçlardan yoksunum.''
Saçını karıştırdı. Sehun onun az önce ki çiş olayından bahsettiğini anladı ve gülümsedi.
''Sonrada ailelerimiz bizi beni satın aldığın gibi dükkanlara yolluyorlar.''
Sehun onu süzdü.
''Neden peki?''
Luhan dudağını yaladı ve bu hareket Sehun'un yutkunmasına neden oldu.
''Hayvanlar alemi böyle Sahip.. Belli bir yaşa gelince bizi bırakıyorlar. Ve bizim için insanlar alemi hayvanlarınkinden güvenli. Türüm orada tehlikede. Bazı avcılar yüzünden...''
Luhan yüzünü buruşturdu.
''Bu yüzden ailem beni gönderdi. Ve diğer kardeşlerimi de. Onların yerini bilmiyorum ama iyi olduklarına eminim. Hissediyorum.''
Sehun heyecanla dinliyordu. Luhan gözüne gelen saçları arkaya atmak için başını salladı ve savrulan saçların altından narin yüz göründü. Sehun nefesini tuttu. Luhan elini Sehun'un kalbine götürdü ve gögsüne koydu. Sehun şimdi daha da heyecanlanmaya başlamıştı. Luhan endişeyle yüzüne baktı.
''Bir sorun mu var? Kalbin... O çok hızlı. Hasta mısın?''
Sehun panikle ayağa fırladı ve gülümsedi.
''Hayır bir sorun yok.''
Luhan gözlerini kırpıştırdı. Sehun saate baktı ve esnedi.
''Geç olmuş. Uyku vakti sevimli kurt.''
Sehun Luhan'ın başını okşayınca gözleri büyüdü. Bu hareketi istemeden yapmıştı. 'Ah lanet olsun. Şimdi de Luhan'un yüzündeki o muhteşem gülümseme.' Sakince nefes aldı ve uzaklaştı.
''Sana üzerini örtecek bir şeyler getireyim.''
Luhan başını salladı ve koltuga uzandı. Beli sık dönüşümden dolayı sancıyordu. Nefes verdi ve koltuga tamamen yayıldı. İleride sahibi ile yapacaklarını hayal etmeye başladı. Belki aynı yatakta bile yatarlardı. Gülümsedi. Sehun elinde ince bir battaniye ile döndü.
''Hava sıcak bu yüzden ince getirdim. Üşürsen odamdan alabilirsin.''
Gülümsedi ve sevimli hayvanının üzerini örttü. Kendi odasına yöneldi ve kendini olduğu gibi yataga bıraktı. Bugün oldukça yorulmuştu. Gözleri ağırlaştı ve uyudu..
Luhan gözlerini ovuşturarak Sehun'un odasına girdi. Üşüyordu. Kollarını birbirine sardı ve etrafa bakındı. Üzerini örtecek başka bir şey bulamadı ve Sehun'un kalın bir yorganla yattığını görünce yavaşca onun yanına girdi. Yorganın altı sıcacıktı. Luhan sahibinin ısısında ısınmıştı bile... Gözlerini kapattı ve uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAGICAL PET SHOP
Fiksi Penggemar!! Gay ilişkisi içerir. [M] Smut bulunur. !! HunHan shipperlerine ithaf ediyorum. Fic daha önce Facebook'da EXO Fanfiction Turkey'sayfasında yayımlanmıştır. '' Artık tek bir nefes vardı. Artık tek bir kalp vardı. Artık tek bir beden vardı. Artık te...