BÖLÜM 1
- Annem bak çok dikkatli ol tamam mı? İstanbul orası insanların sağı solu belli olmaz. Bak saf görür seni kandırırlar. Yabancılar bir şey verirse sakın alma tamam mı?
- Aman anne 5 yaşında ki çocuk muyum ben hem beni tanımıyorsun sanki kimin kızıyım ben
- Öyle de yavrum işte anne yüreği. He bak bi de sakın orda yabancı olduğunu hissettirme. Etraf kötü adam kaynıyor zaten görüyoruz Müge Anlı'da neler neler çıkıyor
- Tamam annee sen bana güvenmiyor musun
- Yavrum ben sana güveniyorum da çevreye güvenmiyorum.
Eveet annem goygoya bağladığına göre gitme vaktim de gelmiş demektir.
-Hadi annem Allah'a emanet ol. Varınca ararım ben seni.
- Güle güle git yavrum yolun açık olsun...
Ah ne kadar da ağır... Anneme ne kadar doldurma şunun içini desem de bulduğu tüm kışlıkları içine tıkmış. Tamam kansızım ama panda gibi de gezemem ya ortalıkta. Sürükleye sürükleye terminale geldim. Nihayet otobüse binebildim. Allah'ım kendimden ağır bavulu taşırken nasılda yorulmuşum. Kollarımı hissetmiyorum. Neyse ki otobüse de sağ salim bindiğime göre şimdi rahat bir uyku çekebilirim...
Öyle ya az kalsın unutuyordum ben daha kendimi tanıtmadım size. Merhaba ben Şekerpare... Hadi canım öyle isim mi olur demeyin. Eğer benim gibi biraz kaçık bir babanız varsa olabiliyor. Arkadaşlarım genelde beni hayalperest olarak tanımlar. Tamam bazen hayalle gerçeği karıştırıyor olabilirim ama şizofreni de değilim. Ne kadar biraz deli olsam da -tamam biraz değil fazlasıyla- inandığım şeyden asla vazgeçmem. İster inatçı deyin ister hırslı...
Bu yıl üniversiteye başlayacağım. Özel bir üniversite de tam burslu Hukuk kazandım. Tüm bu bavul merasimi de o yüzden. 4 sene yoğun bir çalışmadan sonra nihayet hayallerim olan üniversite de hayalim olan bölümü kazandım. Kısa bir öz geçmişten sonra biraz kestireyim bari...
Uzun bir yolculuğun ardından İstanbul'a gelmiş bulunuyorum. Tabii kırmızı bavulumda yanımda. Ne yolculuktu ama. Ağlayan bebek sesleri bi yanda, omzumda uyuyan tanımadığım teyze bi yanda. Sohbet etmeye çalışan 50 yaş üstü teyzeler. Her kafadan çıkan ayrı bir ses. Kliplerde ki gibi başını cama yaslayıp müzik dinleyen bir kız hayal ederken yaşadıklarıma bak. Hayaller hayatlar işte... Kabus gibi bir yolculuğun ardından bavulumu zar zor taşıyarak bir deniz kenarında bir çay bahçesine oturdum. Müthiş bi manzarası var. Bir yandan martılara simit atan sevgililer. Ne kadar da romantik. Karınca sürüsü gibi insanlar, bir oraya bir buraya koşuşturuyor. Allah'ım ne büyük bir şehir! Buraya gelmek deli cesareti ister. Tabi benim de pek akıllı olduğum söylenemez. Çay bahçesinde çayımı yavaş yavaş yudumlarken yanıma garson geldi ve adisyonu getirdi. 10 TL mi?? Küçücük bardaktaki bir çay 10 TL miydii?? Altın suyundan mı yapılıyordu? ''Bakar mısınız bi yanlışlık olmalı sanırım ben sadece çay içtim. Bu kadar tutmaması lazım.'' Garson alaycı bi ifadeyle ''Hayır küçük hanım burası elit bir yer ve çayın fiyatı da doğrudur.'' Daha neler görecektim. Nefes almak bile parayla sanırım burada. Daha fazla uzatmadan parayı verip kalktım. Ee kalktım ama şimdi nere gidecektim? En iyisi kalacak bir yer bulup yerleşmekti. 100 kiloluk bavulumu da peşim sıra sürükleyerek otobüsü beklemeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI BAVULLU KIZ
RandomHepinizin kendinden bir şeyler bulabileceği, sanki kankanızla konuşuyormuşçasına, hayalperest aynı zamanda tuttuğunu koparan, sevimli bir kızın hikayesi. Okurken güleceğiniz hatta ''aaa bende böyle yapmıştım'' diyeceğiniz bir tutam bavul hikayesi :...