5. BÖLÜM ''MÜTEMADİYEN''

43 29 5
                                    

5. BÖLÜM- ''MÜTEMADİYEN''

*




Gözümün önünde tepkisizce bana bakan adama lal olmuş gibi baktım. İçimden arkama bakmadan kaçmak geliyordu.

Belki yere düşüp kafamı bir yerlere çarparsam bu kabustan uyanabilirdim.

Bu kabustan biran önce uyanmak istiyordum. Tedirgince gözlerimi ondan çekip etrafıma baktım. Gözlerim onu tekrar bulunca baştan aşağı beni süzdüğünü hissettim.''Ş-şey,'' dedim korkudan kekeleyerek. ''Anayola nasıl çıkabilirim?''

Bu söylediğim şeyle çenesini ovdu. Anlamayarak bana baktığında tekrar konuşma gereği duydum. ''Sana diyorum, ana yola nasıl çıkabilirim?''

Tepkisizce bana bakmaya devam ederken, sabır dilercesine gözlerimi gökyüzüne diktim. Tüm bu yaşadıklarım, tüm bu korkunç hadiseler, her salise gözümde daha korkunçlaşıyordu!

Tıpkı... 

Tıpkı şuan gökyüzünün koca bir simgeyle kaplı olması gibi...

Evet!

Gökyüzü koca bir simgeyle kaplıydı. Beynin tavsir edemediği gözün görüp unutamadığı sembol, gökyüzünde bir ışık gibi etrafı aydınlatıyordu. Dilim boğazıma kaçmış gibi, lal olmuş gibi kekeledim. Gözlerim irice açılırken, tüylerim hava buz gibiymiş gibi diken diken oldu.

Kalbim birinin arkadan dokunmasıyla duracak vaziyetteydi.

Nefes alamıyormuşum gibi derin derin nefes almaya başladım.

Korku kalbimde bir orman gibi koca çınarları yeşertmeye başlarken, o çınarların yeşermesi birden durmuştu. Çınarların kurumuş dalları  şiddetle yağan yağmurla ıslanmıştı. Hareketsiz irice açılmış gözlerimin içinden istem dışı dökülen gözyaşlarımı yanaklarımda hissetmiştim.

Her dökülen bir damla, beni bulunduğum statüten ayıltmaya yetmişti. Kullaklarımı kapatıp tiz bir çığlık atmaya başladım. ''Lütfen, lütfen bunlar korkunç bir şaka olsun!'' diye dalga dalga ormanda yankılanan sesimle avazım çıktığı kadar bağırdım.

Bir el ağzımı kapattığında korkuyla yerimden sıçradım. Elin sahibi yabani adamla göz göze geldiğimde boğazıma oturan yumruyla zoraki  yutkundum. ''Bırak beni!'' diye boğuk çıkan sesimle konuşmaya çalıştım.

Ellerini ağzımdan çekmek için olağanüstü bir güç sarfetmiştim. Ama o elleriyle ağzımı sımsıkı kapatmıştı. Biraz zaman geçtikten sonra çattığı kalın kaşlarıyla etrafı süzdü. Eli yavaş yavaş inerken kulağıma fısıldadı. ''Şşşş... sesiz ol.''

Boynuma çarpan nefesiyle yerimden tedirgince kıpırdandım. Beni bıraktığın da iki adım geriledim. ''Bak,'' dedim korkunun hissedildiği ses tonumla. ''Eğer beni evime götürürsen sana istediğin kadar para veririm.''

Gözlerini kısıp ellerini sakallarında gezdirmeye başladı.
İdrak edememiş gibi bir hali vardı.

Sanki...

Sanki O da beni gördüğüne şaşırmıştı.

''Para ne?'' diye saçma bir soru yöneltti birden. Şaka yaptığını düşünerek göz devirdim.

''Bak,''dedim onu ikna etmeye çalışarak. ''Benim babam Bankacı, annem dünyaca Ünlü bir Yazar. İstediğin kadar para verirler sana. Hem onlar beni çok merak etmişlerdir! Lütfen beni evime götür...''

Derin bir nefes verip sinirle bana baktı.

''Kimsin?''diye bir soru yönelttiğinde yanaklarımı şişirdim. Cevap vermemi beklemeden devam etti konuşmasına. ''Ne saçmalıyorsun?''

Ciddi bir şekilde sorduğu şeyle yanaklarımı eski haline döndürdüm. Bu adam ciddiydi! Taş devrinden kalmış yabani bir herifti!

''Tamam,''dedim
pes ederek.
''O zaman sadece anayolu tarif et...''

Söylediğim şeyle kalın kaşlarını tekrar çattı.  ''Anayol?''diye tekrarlayınca korkuyla yerimden kıpırdandım. Kalp atışlarım hızlanırken sormaya korktuğum şeyi sormaya karar verdim. 

''B- Burası neresi?''

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı...

''Burası Düşler Ülkesi.''

Söylediği şeyle dudaklarım aralanmış gözlerim irice açılmıştı. Bu adam beni, o filin altından ezilmekten kurtarmıştı. Ama bu onun akıl sağlığından şüphe etmeyeceğim anlamına da gelmiyordu. 

Bu adam deliydi!  Kıyafetlerinden akıl sağlığının yerinde olmadığı çok belliydi. Böyle bir tipi hiç bir yerde görmemiştim.
Ya da üzerinde ki kıyafetleri... Üzerinde ki kıyafetler müzedekilere benziyordu.

''Bana bak,''dedim artık sinirlenmeye başlayarak. ''Benimle dalga mı geçiyorsun?''

''Benimle dalga geçen sensin,''dedi sinirle homurdanarak. ''Görgüsüz gibi davranıyorsun. Üstündeki kıyafetler çok tuhaf!''

''Gerizekalı mısın?!''
dedim sinirle çıkışarak. ''Burada tuhaf olan ben değlim sensin! Taş devrinde kalmış gibisin. Yıl 2019, haberin var mı senin?''

Söylediklerim üzerine gülmeye başladı.

Gülmesi sinirlerimi daha da zıplatıyordu. ''Tanrı aşkına,''dedim ayaklarına kapanarak. ''Lütfen bunların bir şaka olduğunu söyle!''

Yüzünde ki gülümsemesini silip
diz çöktü.
Büyük bir kabusun içinde olmadığımı
mütemadiyen hatırlattı. ''Burası,''dedi gözlerini gözlerime kenetleyerek.

''Burası Düşler Ülkesi...''

(ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin