"Selam."
Nayeon içeceğinde boğuldu. Jeongyeon yardım etmek için sırtına vururken alkol etkisini gösterdiği için başının döndüğünü hissedebiliyordu.
"Selam." Kırmızı gözlerle boğuk bir şekilde söyledi ve Jeongyeon eğleniyor olsa da kaşlarını çattı.
"Sen... iyi misin?"
"İyiyim. Çok iyiyim. Jihyo beni yine yalnız bıraktı ve sen geldin ama biraz sarhoşum o yüzden bir şey diyemeyeceğim." Nayeon kendine mantıklı gelen şeyleri söyledi ama bunlar Jeongyeon'a mantıklı gelmiyordu. Uzun kız ağzını açtı ve bir şeyler söylemeye başladı.
Hiçbirini anlamamıştı çünkü müzik çok sesliydi ve Nayeon sadece Jeongyeon'un dudaklarını izleyebiliyordu.
"Nayeon?" Uzun kızın seslendiğini duydu ve salak bir gülümsemeyle gözlerine baktı.
"Hiçbir şey anlamadım."
Jeongyeon iç çekip elini saçlarının arasından geçirdi.
"Öyle yapma." Nayeon ciddi bir şekilde uyardı ve Jeongyeon kafası karışarak ona baktı.
"Bak, şey..." Garip bir şekilde elini oynattı. "Konuşmamız lazım."
Konuşmak iyi bir fikir gibi görünüyordu. Burada oturup alkollü içecek içmekten bin kat daha iyiydi.
"Tamam." Tatlı bir şekilde başını salladı, başı döndüğü için kafası düşüp duruyordu. "Ama açım."
"O zaman mutfağa gidelim."
Nayeon ayağa kalktı ve bir saniyeliğine dengesini kaybetti, mutfağa yürürlerken kalabalıkta onu kaybetmemek için Jeongyeon'un eli elbisesini tuttu. İçeri girdiler ve gürültü azaldı. Onlardan başka kimse yoktu, Nayeon Jeongyeon'a bakmak için döndü.
"Oraya otur." dedi ve onu mutfak tezgahına götürdü. Nayeon söz dinleyerek oturdu ve Jeongyeon'un en yakınındaki yemeği almasını izledi.
"Al." Kısa saçlı kız ona bir pizza dilimi uzattı, bu Nayeon'un gözlerinin parlamasına neden olmuştu.
"Teşekkürler bebeğim."
Jeongyeon yanındaki tezgaha yaslanıp Nayeon'a tuhaf bir bakış attı.
"Sarhoş musun?"
"Hm?" Siyah saçlı kız pizzayı yerken mırıldandı. Jeongyeon'un suratında sevgi dolu bir ifade vardı ve Nayeon alkolü suçlasa da kalbinin hızlı attığını hissedebiliyordu.
"Boşver. Beni dinle tamam mı?"
"Tamam."
"Şey için özür dilerim... biliyorsun, geçen sefer...yine, tuvalette."
Nayeon başını salladı, anıları zihninde yeniden canlandırıyordu.
"Seni sürekli rahatsız ettim, sen şey olmasan da,"
Jeongyeon'un derin bir nefes alıp kollarını göğsünde birleştirmesini izledi.
"Benden hoşlanmıyorsun o yüzden... özür dilerim, sadece, birazcık umutlandım?"
Kelimeleri duyunca Nayeon heyecanlanmıştı.
"Neye umutlandın?" Sordu. Şu anda, Nayeon kendinde değildi. Odaklandığı tek şey Jeongyeon'un sesi, Jeongyeon'nun gözleri ve Jeongyeon'un beden diliydi.
Her zamanki gibi.
"Senin de benden hoşlanıyor olabilme ihtimaline umutlandım."
Kelimeler bir fısıltı gibi çıkmıştı o yüzden Nayeon anın gerçekliğinden şüphe etmişti. İçi alev alıyordu. Sanki bir fırtına içinde geziniyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passing Grade
FanfictionNayeon kibar birisiydi, bunu biliyordu; ve birisinin akademik başarısını yükseltmek basit bir görev gibi görünüyordu. Ama kibar olmak her zaman mutlu sonlara sebep olmuyordu, özellikle de işin içinde okulun en kötü öğrencilerinden birisi varsa. Ya d...