Parti Sonrası (ekstra #final)

708 58 16
                                    

Nayeon mutlu olduğunda, bu çok belli oluyordu. Mutlu olduğunda, etrafındakilerin de mutlu olmasına ihtiyacı varmış gibi hissediyordu. Ve bu Jeongyeon için de geçerliydi.

O yüzden, buluşmaları boyunca enerjikti ve kız arkadaşını (ah, böyle demek onu sersemletiyordu) oraya buraya sürükleyip duruyordu.

"Çok yorucusun." Nayeon heyecanla zıplamaya başlayınca Jeongyeon mırıldandı, Jeongyeon'a dondurma almasını söylemişti.

Nayeon aniden durdu. Ayakkabılarının altındaki kum ses çıkarıyordu. Gözleri Jeongyeon'unkilere baktı, Nayeon koluna girmeyi bıraktığı için o da durmuştu.

Bakışmaya başladılar.

"Gerçekten yorucu olduğumu mu düşünüyorsun?" Tüm ciddiyetiyle sordu, Jeongyeon gülmemek için dudağını ısırıyordu. Yanlarından geçen kişiler onlara garip bakışlar atıyorlardı, gerçekten kavga edip etmeyeceklerini merak ediyorlardı.

Jeongyeon tuhaf bir surat yapınca Nayeon dudaklarının kenarının yukarı çıkmasını engelledi.

"Yoo Jeongyeon, bu çok çirkindi."

Jeongyeon'u güldürerek oyunu o kazanmıştı. Nayeon kızın yanına geri gidip koluna girdi, insanların onlara attığı garip bakışları gözünden kaçırmamıştı, o yüzden kolunu Jeongyeon'dan çekti ve elini ceketinin cebine koydu.

"Yine de bana dondurma alacaksın."

"Ailemin pastanesi var, teknik olarak bu almak sayılmıyor."

Nayeon gülümsedi, yakalandığına mutlu olmuştu ve Jeongyeon'un kafasını okşadı.

"Çok akıllısın."

Jeongyeon seslice sızlandı ama hareket etmemişti. Onun yerine, Nayeon'a yaslandı ve kollarını ona sardı.

Nayeon kızararak etrafına baktı. "Bırak beni!" Bağırıp Jeongyeon'u itmeye çalıştı, kulaklarının aniden sıcaklaşmaya başladığını görmezden gelmeye çalışıyordu (ve etrafta kimsenin olmamasını).

--------------------------------------

Güneş batarken turuncu ve mor renkler gökyüzünü boyamıştı. Aniden, tişört esen rüzgarı engellemek için yeterli gelmemeye başlamıştı.

İkisi de gölete doğru yürürlerken Nayeon Jeongyeon'u takip etti, burası ilk kez dışarı çıktıkları zaman geldikleri yerdi ve vay canına, zaman gerçekten çok çabuk geçiyordu.

"Hatırlıyor mu-"

"Evet." Jeongyeon onu böldü ve sinir olmuş bir şekilde baktı. "Klişe hareketler yapmayı kes."

Nayeon'un nefesi kesildi. "Ne? Beni buraya getiren kişinin sen olduğunu hatırlatmalı mıyım?"

"Evet ama-" Jeongyeon arkasını döndü. "Ama... Ah, boşver." Yürümeye devam etti ve Nayeon kızın yanaklarının kızardığını gördü.

"O sırada da benden hoşlanıyor muydun?" Jeongyeon ile dalga geçmeyi planlayarak söyledi.

"Bunu başını omzuma koyan kız söylüyor."

Nayeon burnunu kırıştırdı. Lanet, Jeongyeon ve onun cevapları.

"Biliyorum ben-"

"-Şşş şş!" Jeongyeon yürümeyi kesti ve Nayeon sorgularcasına kaşlarını kaldırdı.

"Sorun ne-"

"Sessiz ol!" Kız arkadaşı fısıldadı ve eğildi. Nayeon anlamasa da onun gibi eğildi ve Jeongyeon onu öne itmek için elini sırtına koydu.

Passing GradeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin