2.bölüm

95 9 6
                                    

Multi kızımız kumsal.
Eğer severseniz diğer bölümleri de yayınlıycam haftada bir çok çok istenirse üç günde bir yayınlamayı düşünüyorum. Son birşey evet susmuyorum kocam da şikayetçi budurumdan 😂 kısa yazdığım bölümleri uzun bölümlerle telafi edeceğim. İyi okumalar.💕😚


Gözlerimi açtığımda o büyük siyah gözleri görmek şaşırttı beni ama o an aklıma dün gecenin kalıntıları geldi. İçime hüzün dolsada benden geçmişti artık anladım bunları düşünmek beni yıpratacaktı. Elimden gelse bu gezegenden Yok olmak isterdim. Ama malesef böyle bişey imkansız biliyordum, bunları beynimin tozlu raflarına kaldırıp buraya nasıl geldiğimi öğrenmeliydim. Tanımadığım birinin evinde olmam ne kadar mantıklı olabilirdi ki, bayılmadan önce onun gözlerini gördüğümü hatırladım. Büyük ihtimalle evimi bilmediği için kendi evine getirmişti. Aniden erkeksi ve kalın sesiyle " Nerelere daldın, uyanır uyanmaz " dedi. Nefesimi içime çektim " burada ne işim var onu düşünüyordum." Dedim ve aldığım nefesimi yavaşça bıraktım boğazım kurumuştu susuzluktan etrafa bakındım su var mı diye, ama evin o muhteşem halini görünce hem iri cüssesiyle önümde duran adamı unuttum hemde suyu tek ilgilendiğim evdi. Çok büyük oturma odası vardı, mutfak Amerikan olduğu için gözüküyordu ve orası bile bizim evin birinci katı kadar büyüktü. İlk gözüme takılan duvarların her yeri kitap raflarından oluşması ve eski Yeni bir sürü kitap olmasıydı, ev güzel kokuyordu aynı kitap sayfaları gibi dün gece de bu kokuyu almıştım bu adam kitap sayfaları kokuyordu ve insanın onu saatlerce koklayası geliyordu. Bi duvar komple camdı, manzarası ormandı ağaçlardan yol gözükmüyordu. Burada kaybolmak benim gibi biri için çok kolay olsa gerek, odayı tekrar kontrol edince sadece benim yattığım koltuk ve karşıda iki tane tekli koltuktan ibaret olduğunu anladım. Bu kadar büyük bi oda için çok boş bırakılmıştı, yün yuvarlak bi halı ortada da ağaçtan yapılma ilk kez gördüğüm masa vardı. Onların haricinde bişey yoktu ve bu gerçekten çok hoş bi görüntü sağlıyordu. Bi kez daha o erkeksi sesi duydum " şimdi de mi burada ne işin olduğunu düşündün " dedi. Kafamı iki yana  sallayarak " bu sefer odanın güzelliğini düşündüm. İç mimar falan mısın?" Dedim. hafif bi tebessümle " hayır abartılı şeyleri sevmem sadelikten ve güzellikten yanayım."dedi. Gözlerimin içine bakarak konuşması tüylerimi diken diken etmişti bu adam da adlandıramadığım şeyler vardı sanki bu dünyadan değildi. Kusursuzdu. Hala Çok büyüleyici bakıyordu. Bunu düşünmem aptalca olduğu için başka şeylere odaklandım " sen beni bıraktıktan sonra peşimden mi geldin " dedim birden konuyu değiştirerek, ayakta durmaktan yorulmuş olacakki ayak ucuma oturdu.  "aslında tam da öyle değil sadece bu halde ki bi kızı yalnız başına böyle bi kıyafetle ve ağladığının çok belli olduğu gözlerinle otelde tek bırakmak istemedim." dedi ve sonra tekrar etti " iyi ki de gelmişim " dedi sonra hafif sırıttı onun gülen dudaklarına bakarken aniden somurttu, " orada ne arıyordun neden bayılacak kadar kötü oldun" dedi. İşte buna cevap veremezdim " bu konu seni ilgilendirmez" dedim. Bunu dedikten sonra kötü olmuştum bu kadar sert söylemeseydim de anlardı. "yani şimdi konuşmak istediğim en son şey bu" dedim tekrar ederek. Kafasını anladım anlamında salladı ve ayağa kalktı " açıkmışsındır öğlen oldu dün geceden beri uyuyorsun" dedi. Aslında haklıydı çok acıkmıştım " kurt gibi acıktım desem çok mu ayıp olur " dedim hafif kızararak " tabiki de olmaz haklısın üstelik ben de kurt gibi acıktım" dedi arkasını dönüp giderken aniden durdu ve bana bakarak " ailene haber vermek istersen telefonumu kullanabilirsin " dedi. O an ailem geldi aklıma babam zaten merak etmezdi, annemse gececi olarak çalıştığı için bütün gün uyur ve fark etmezdi bile beni merak edecek üçüz erkek kardeşlerim var onlarda kız peşinde koşmaktan beni unutmuşlardır. Şimdi haber verip daha çok meraklandırmayayım en iyisi kafamı kaldırıp ona baktım ve " beni merak edecek kadar boş değiller o yüzden sorun olmaz ama haber vermek istediğim bi arkadaşım var  " dedim. Mutlu olmak bu kadar kolay bi eylem olmayacak artık benim için bunu biliyordum. Elini cebine sokup siyah dokunmatık telefonu çıkardı ve bana uzattı ayağa kalkıp ona doğru ilerledim elinde ki uzattığı telefonu almak için elimi uzattım, elinin sıcaklığını hissetmek tuhaf hissettirsede bunu düşünmedim. Hafifçe tebessüm edip hemen ekranı açıp en yakın arkadaşım yağmuru aradım. Kısa bi süre çaldıktan sonra açıldı sesi gergin çıkmıştı yabancı numara olduğu için gerilmişti "Alo kimsiniz?" Dedi. Bu kızı seviyordum sesindeki tatlı telaş beni gülümsetti " Benim yağmur,kumsal evde olmadığımı ve bugün işe gelmeyeceğimi söylemek için aradım " dedim. Sesimi duyunca nefesini dışarı üflediğini duymuştum " Kumsal nerdesin lan dün aradım aradım açmadın çok merak ettim, oha dur evde değilim derken işe gelmiycem ne demek nerdesin noluyor dökülsene " dedi ve bunları bir nefeste söylediği için nefessiz kalmıştı sesli sesli nefes alıp veriyordu. Bu haline kıkırdayıp " Herşeyi anlatacam merak etme korkulacak bişey Yok telefonum evde kalmış akşam yanına uğrarım şimdi daha fazla konuşamam telefon benim değil anladığın üzere sen dediklerimi yap yeter. Bizim eve gitme ve iştekilere bi yalan uydur." Dedim o sırada arkamdan onun sesini duydum sahi onun adı neydi ? Söylediği şey ve kulağımdan gelen çığlık sesiyle bölündü bu düşüncem " istediğin kadar konuşabilirsin " demişti. Telefonda yağmur çığlık atarak " oha o erkek sesi mi kim lan o noluyor orda yoksa sarpla mısın ? " gibi bir sürü soru sorup kendini cevaplamıştı. " nefes al yağmur saçmalama sarp konusu sonsuza dek kapandı. Şimdi kapatıyorum sakın saçma şeyler de kurma gelince konuşuruz hadi öptüm by " dedim ve suratına kapattım yoksa susmazdı biliyorum, ona dönüp gülümsedim " Çok meraklı.kızlar işte!" dedim ve kendimi de gömdüm şu camdan çıkıp ormana doğru koşarak çığlık atmak isterdim. Kendimi de rezil etmiştim ve hala şapşal şapşal gülmsemeye çalışıyordum artık ne kadar oluyorsa o da bana bakıp yandan gülümsemesiyle kafa sallıyordu. Ona hala o dediğim aklıma gelince " Bu arada motorcumun adı ne ? Adını bile bilmiyorum " dedim. Gözlerini mutfaktan gözlerime dikmiş bi şekilde " adım savaş " dedi ve işine geri döndü sanırım kahvaltı hazırlıyordu amerikan mutfak olduğu için görüyordum. Duvarın önünde duran bar taburelerini görünce oraya gittim ve oturdum. İşini çok iyi yapıyordu ben salataları doğrarken parmağımı da doğrarım genelde ama o çok hızlı doğruyor ve parmağına dokunmuyor bile, o an ellerinin ne kadar büyük ve kemikli olduğu takıldı gözüme sonra onu incelemeye başladım. Siyah pantolon ve siyah tişörtüyle gayet yakışıklı duruyordu, esmer olmasına rağmen çok yakışmıştı up uzun bacakları mankenlere taş çıkaracak cinstendi, köprücük kemiği ve Adem Elmasıyla gayet hoş görünüyordu. Yüzüne çıkınca yeni kesilmiş olduğu belli olan sakalları yine hafifçe firar etmiş gibi duruyordu, kemikli elmacık kemikleri, çenesi sanki kalemle çizilmiş gibiydi. Biraz daha yukarı bakınca kalkık küçük burnu hafif mor göz altları ve uzun kirpikleriyle muazzamdı gözleri sim siyah ona ayak uyduruyordu sanki, saçları ne çok uzun ne çok kısaydı idealdi saçları da gözleri kadar siyahtı. Adamın kötü bi yanı yoktu ve baktıkça bakası geliyordu insanın hatta dokunası geliyordu. Gözlerine tekrar baktığımda onun da durmuş gözlerini kısmış bir şekilde bana baktığını gördüm. Yakalanmanın verdiği utançla gözlerimi kaçırdım ve " mutfakta iyi gibi duruyorsun ben bile senin kadar iyi değilim " dedim. Kendimi tekrar gömerek " evet severim yemek yapmayı da yemeyi de " dedi konuyu değiştirdiğim için rahatlamıştım gömülmeme değmişti. Kısa bir süre sonra " herşey hazır hadi masaya gel" demişti. Oturduğum bar taburesinden kalktım ve uyuşmuş bacaklarımla mutfağa girdim, masa da ki yerimi alınca bi kuş sütünün eksik olduğu kahvaltıma gömüldüm. Doyduktan sonra kafamı kaldırıp ona teşekkür edecektim ki bana baktığını görünce utanıp kızararak " teşekkürler ellerine sağlık çok lezzetliydi " dedim. Bana bakmayı sürdürerek çayından bi yudum aldı Adem elması aşağı doğru kaydı ve " rica ederim " dedi. Evet kısa sürede de olsa bu adamın az konuşmayı sevdiğini anlamıştım. Yavaşça masadan kalkıp " ben artık eve gitsem iyi olacak " dedim. O da benimle beraber ayağa kalkarak " tamam ben götüreyim seni" dedi. Daha fazla zahmet vermemek adına " hayır gerçekten teşekkürler dün geceden beri bela oldum başınıza ben giderim " dedim dedikten hemen sonra nasıl gideceğimi düşündüm yanımda hiçbirşey yoktu üstelik burasının bizim oradan çok daha uzak olduğunu anlamıştım. O da bunu fark etmiş olacak ki " Nasıl gideceksin yine yola atlayarak mı ben götürürüm hadi düş önüme " dedi. Aslında sinir olsam da haklıydı adam beni önüne atlayan bi kız olarak biliyor. Bana düş önüme dediği halde önden giderken arkasından " dengesiz" demiştim evet bunu sesli söylemiştim. Bana sadece kafasını döndürerek bakmıştı " Sen bana mı dedin" demişti. Başka kime diyebilirim ki ondan başka biri mi vardı " Şey ben çok geç kaldım gerçekten hızlı mı olsak " dedim. Ne diyebilirim ki adam o kadar şey yaptıktan sonra evet sana dedim diyemezdim. Gözlerime son kez bakıp kapıdan çıktı ve motorun yanına gitti cidden motor çok güzeldi simsiyahtı aynı onun gibi bense beyaz elbisemle aykırı duruyordum yanlarında , motora binip kaskını taktı ve diğer kaskı bana uzattı. Elinden yavaşça aldım ona bakmamaya çalışarak arkasına oturdum. Kollarımı beline sararak gitmesini bekledim hazır olduğumu anlayınca yüksek sesle motoru inleterek yola atıldı ve o kadar hızlı gidiyorduk ki ona koala gibi sarıldığımı fark etmedim bile, nereye gideceğimi bilmediği aklıma gelince kulağına doğru bağırarak " hayal mahallesinde oturuyorum" demiştim. Bağırmasam duymazdı ben bile kendi sesimi zor duydum emin değildim duyduğundan bişey de söylememişti. Kafamı beline yasladım ve duymasını umarak evin yolunu izledim.

Gece Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin