Jongin hasta olmuştu. Hem de fena. Ben ateşler içinde yandığını ancak beni film izlerken yalnız bırakıp gittiğinden iki saat sonra anlamıştım. Film bitmişti ve benim gözlerim kucağımda uyuyakalması gereken Jongin'i aramıştı. Onu kucağımda arıyordum çünkü Jongin huy edinmişti kafasını kucağıma yerleştirmeyi. Ben film izlerken o da uyuyordu uzandığı yerde. Ne kadar diretsem de çıkmıyordu odasına. Ben de film gecelerini hafta sonuna çekmek zorunda kalmıştım. Ancak o zaman sabah uykusunu almış Jongin'i yatağına kaldırabiliyordum çünkü.
Bu akşam ise o kuralı çiğnemiştim. Canım çok fena film izlemek istemişti çünkü. Açmıştım bir film, geçmiştim karşısına. Yanımda Jongin'le beraber. Ama birkaç dakika sonra gitmişti Jongin. Ben filme o denli kaptırmıştım ki kendimi, geri gelmediğini fark etmemiştim bile. Ama Jongin o akşam her zamankinin aksine benim yanımda değildi. Onu yatağında kıvrılmış titrerken bulduğumda ben de titredim. Anlık bir korku sonradan yerini endişeye bırakırken koşturdum Jongin'in yanına. Kızarmış yanaklarına ellerimi koydum hemen. Sımsıcaktı. Normalde de sıcaktı Jongin ama o gece yanıyordu sanki. Benim onun tenine rağmen soğuk kalan ellerim tenine değer değmez kaşlarını çatıp uzaklaştı hemen. Dudaklarından bir mırıldanma dökülürken gözlerini araladı hafifçe.
''Sehun?''
Yorgun argın neredeyse hiç yokmuş gibi kısık çıkan sesi kulaklarıma ulaşınca yüzümü buruşturmamak için zor tuttum kendime. Jongin'i bu kadar savunmasız ve güçsüz gördüğüm ilk seferdi.
''Yanıyorsun Jongin. Çok fena ateşin var senin. Ne yapsak? Doktora mı götürsem seni?''
Sıkı sıkı sarıldığı yorganın bir ucunu tuttum.
''Doktor falan istemiyorum. Azıcık uyuyayım geçer. Bana bir battaniye daha versene. Üşüyorum, çok soğuk.''
Yorganının tuttuğum ucunu hızla çektim üzerinden. İtiraz edercesine bir ses yükseldi Jongin'den. Ama tutamadı çektiğim yorganı. Normalde gücü benimkinin bilmem kaç katıydı ama bugün parmağını kaldıracak hali yoktu esmer şekerimin.
''Vücudunu soğutmamız lazım Jongin. Ateşin daha beter çıkacak. Örtme sakın hiçbir şey.''
Birbirlerine çarpan dişlerini duyunca dudaklarım büzüldü. Jongin iyice küçülttü vücudunu. Ellerini bacaklarının arasına koydu ve titremeye devam etti. Hemen banyoya koşturdum. İlkyardım çantasından ateş ölçeri çıkarıp yeniden döndüm odaya. Jongin benim üzerinde çekip bir köşeye fırlattığım yorgana ulaşmaya çalışıyordu. Hemen yorganla arasına girip ateş ölçeri ağzına tıktım. Birkaç dakika sonra yanan sinyal ışığıyla yeniden çıkardım ağzından. Ateşi 38 derecenin üstündeydi. Gözlerimi büyültüp ateş ölçeri yatağın yanına koydum.
''Luna'yı arayacağım tamam mı? O söyler bana ne yapmam gerektiğini. Biraz bekle. Jongin? Beni duyuyorsan bir tepki ver.''
Ellerimle terden alnına yapışmış saçlarını arkaya taradım. Jongin elimin altında titriyordu resmen. Gözlerini iyice açıp bana baktı ve kafasını salladı. Hemen telefonuma sarıldım. Jongin baygın bakışlarla beni izlerken Luna'yı arayıp kulağıma yasladım telefonu. Luna ancak ikinci arayışımda cevap verdi bana.
''Sehun? Tatlım nasılsın?''
Luna'nın neşeli çıkan sesine karşın ben telaşla cevap verdim.
''Luna ben iyiyim de Jongin çok kötü hastalandı. Titriyor karşımda. Gel doktora gidelim dedim ama kabul etmiyor. Ne yapayım ben şimdi? Ateşi çok yüksek.''
Birkaç hışırtı geldi önce. Sonra Luna'nın da telaşlanan sesi doldu kulaklarıma.
''Kaç derece? Ölçtün mü?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rezerve Devrim
Misterio / SuspensoHey you, with your ear against the wall Waiting for someone to call out Would you touch me? Hey you, would you help me to carry the stone? Open your heart, i'm coming home. Kitap 2