Anna ciddi miydi? Böylesine zor günlerde ben ve ailem için ayakta durması çok zordu. Toparlanmamız için uzun bir süreye ihtiyacımız vardı. Sevgili okurum, sen bu satırları okurken ben bunları Anna'ya anlatmaya çalışıyordum. Anna tabii ki beni anlıyordu sadece ikimizin de en büyük korkularından biri olan umutsuzluğa düşmemden çok fazla korkuyordu çünkü umudunu yitiren bir insan hiçbir şeydir. Ama böyle bir durumdayken umuda sarılmak çok zordu. Annem olmadan ev, annenin terk ettiği bir kuş yuvası misali bizlerse bir şey anlamadan arkasından ötüşen kuşlarız sevgili okur.
Bugün ders erken bitti. Son zilin çalmasıyla Anna'nın beni okulun yanındaki pastaneye götürmesi bir oldu. En sevdiğim tatlı, çocukluk arkadaşım, sıcak bir ortam. Ortamın sıcaklığı ruhumun üşüdüğü gerçeğini değiştirmez.
Anna paraları ödedi ve çıktık bu kez sinemaya ardından parka derken en sonunda Annaların evi. Babamdan izin almış olan Anna benim hazırlanmamı bekliyordu. Sonunda hazırlandım ve otobüse binip yola çıktık. Biraz sakinleşmek amacıyla açtığım şarkı sanki kanayan ruhumu anlatıyordu. Ağlamak istiyordum. Tam bu sırada otobüs durdu ve Annayla eve doğru yol aldık.
Evde ben ve Anna dışında biri yoktu çünkü diğerleri babamla kardeşimin yanına gitmişti. Üstümüzü değiştirip yemeği hazırladık. Ve işte yine umutsuzluk yine bir ağlama hissi ve bir iki damla gözyaşı ardından dostça bir sarılış. Kendimi çocukluk arkadaşımın kucağında ağlarken buldum.Anna söz etmiyordu. Ben onun kucağında yatarken yavaşça saçımı okşuyordu. Evin derin sessizliğini dinlerken nasıl olacağını düşünüyorduk.
Ya Olmazsa?