-10- Gerçekler

90 8 4
                                    

Hero yerde ağzından kan gelmiş şekilde halımın üzerinde yatıyordu.  Heroya daha da yaklaştım ama ona dokunamıyordum ondan bişey beni uzak tutuyordu. Gözümden yaşlar süzülmeye başladı, sadece ağlamakla da kalmadım hıçkırmaya da başladım.

 “UYAN HEROOOO UYAN noğlur noğlur uyan” sonlara doğru sesim kısıldı öyle çok bağırmıştım ki herkes başıma toplanmıştı. “uyan aşkım noğlur seni kurtarmam lazım” deyip patchin yakasına yapıştım “onu kurtarmalıyız o beni kurtarmıştı onu kurtarmalıyız hadi patch” dedim koşarak heronun yanına gittim tam dokunduğum anda fişim çekilmiş gibi yere yığıldım.

                                                                         ∞ ∞∞

Gözlerimi açmaya çalıştım ama açamadım elimde sıcacık bir el hissettim, sanki elim evini bulmuş gibiydi sanki tek yuvasını bulmuştu oradan hiç ayrılmak istemedi derken anlımı serin bir dudak öptü. “sen yat uyanma yorgunsun” dedi o yumuşacık ve serin dudakların sahibi bende itaat ettim.

                                                 2 GÜN SONRA

Evden çıktım, saat bir buçuktu heroyu çok özlemiştim ama yapacak hiçbir şey yoktu. Tüm hayatımı da ağlayarak geçiremezdim, hızlı hızlı ormana doğru koştum iki gündür ormanın içine girmek beni rahatlatıyordu. Yürümeye başladığımda ayağımla kocaman ve soğuk bir şeye vurdum. Dikkatlice baktığımda resmen benden bile büyük siyah bir taş gördüm. Küçüklüğümden beri esiri olduğum merakım beni yine ele geçirip ona dokunma arzusu yarttı. Yavaşça dizlerimin üstüne eğildim, kapı çalar gibi iki tık tık yaptım, en sonunda da dibine girip içine baktım. İçinde dışarı çıkmayı bekleyen kocaman ve beyaz tüy gibi bişey vardı. Arkamı döndüm giderken arkamda kocaman mavi bir ışık parıldadı, fazlasıyla da çınlama...

 Gözlerimi açtığımda yanımda patch vardı “bana yardım et sırtım o kadar yanıyor ki” diyebildim. Elimden tutup oturttu, bana öyle bir şekilde bakıyordu ki çıt çıkaramadım.

“neden ağlıyorsun” ağladığımı bile fark edemiyorum ne oluyo bana.

“hiç beni eve kadar taşıya bilir misin?”  şuan sadece agnesla konuşmam lazım. Beni yine kollarının arasına almaya çalıştı ama ben sadece koluna girdim. Eve geldiğimizde içeri bırakmayı teklif etti bense sadece sağol deyip kapıyı suratına çarptım.

Odama girip hemen agnesle görüntülü konuşmak için ayarları yaptım.

Bilgisayara arkamı dönmüş üstümü giyinirken arkadan agnes bağırdı “heyy ben geldim, ovvv sen şey olmuşsun” her halükarda beni çıldırtıyo.

“ne ne olmuş!!” çok şiştim biliyorum aslında

“nora sana kötü bir haberim var sırtın…” az önce yanıyordu ama srtımı açınca biraz daha rahatlamıştı

“ne olduuu!” bunu biraz fazla bağırarak söyledim galiba

“sırtın kıpkırmızı, resmen şu maymunların popo suna benziyo” ne demek o ya

“o kadar mı kötü?” etrafımda kuyruğunu yakalamaya çalışan köpekler gibi dönmeye başladım 

“evet de senin şu patch işi noğuldu” agnes’a her şeyi tüm ayrıntısına kadar anlattım.

“işte öyle az öncede suratına kapı çarptım” agnes bi konu olduğu zaman hiç benim yerine koymaz kendini hep karşı tarafta olur, galiba yine öyle olacak.

“kızım sen o çocuğu seviyorsun ben sana söyleyeyim oda senden hoşlanıyor” yok ya öyle bir şey

“he ben seviyorum o hoşlanıyo yani” ay bende nereye taktım be.

KÜÇÜK BELAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin