medyadaki resim 170116 tarihinden. jin tae'nin her atışından sonra ona moral vermek için ya yanına geliyordu ya da alkışlıyordu. yanlarında duran jimin'i de unutmamak lazım ama jin'in o gün jimin'in ilgilendiğinden daha çok tae ile ilgilendiği kameralarda görünüyor. eğer taehyung cupid olsaydı kesin ıskalardı. belki de ıskaladığı için seokjin'i vurmuştur hatta..hahaha keşke. cupid'in taehyung olduğunu düşünmüyorum. en azından güçlü duruyor değil mi?
her neyse daha uzatmayayım...
---
okun ucu bu sefer taehyung'ı gösteriyordu. kendisinin kendisine tuttuğu bu oka karşı bir hareket yapması gerekiyormuş gibi hissetti. tek taraflı bir saldırıyı kabul edemezdi.
belki sonrasında pişman olacaktı. ama asıl sorun yapmak istediği değildi de seokjin'in dosyasını orada unutmasıydı. hatta dosyanın şu an taehyung'ın elinde olmasına sevinmesi gerekir. ya bir başkası bulsaydı? o zaman ne yapabilirdi, taehyung'ın neden o dosyada bulunduğunu açıklayamadan dedikodular başlardı. sonuçları olabilecek dedikodular... belki seokjin'in kariyerini etkilemezdi bu dedikodular, birkaç basamak daha çıkmasına dahi sebep olabilirdi. ama öte yandan taehyung'ın hayatını bitirebilirdi.
bu kadar seveni olan birinin gizli ilhamı öğrencisi olduğu ortaya çıkarsa...
ikisi de reşitti, kimse jin'i zorlamaya dair suçlayamazdı.
dosyayı sınıfa getirme amacı en başından neydi ki? eğer getirmeseydi taehyung'ın aklından onu tedirgin edebilecek hiçbir olasılık geçmezdi. pişman olması gereken kim seokjindi.
namjoon neyse ki dikkatsiz biriydi ve neyse ki taehyung'ın sevdiği kadar sevmiyordu seokjin'i.
taehyung yerde bıraktığı kendi dosyasının önüne diz çöktü, kağıtlarla dolu olan dosyadan katlanmış olan kağıdı kolayca buldu. dosyasındaki tek katlanmış kağıt o değildi, aklında olan tek şey seokjin olduğundan bulması kolay olmuştu. ya da sararmamış tek katlanmış kağıt olması bulmasını bu kadar kolaylaştırmıştı. bir gün dosyasını temizlemesi gerekiyor. temizliğe dair hiçbir şey geçmeyen aklından; neyse ki kalem dağılmamış, diye geçirdi. en azından resimleri konusunda titizdi.
kendini gözlerinde sakladığı portreyi seokjin'in dosyasına koydu, ait olması gereken yere. aldığını yerine koymak yerine bir yenisiyle değiştirdi. yaptığının yanlış olduğunu düşünmek yerine bir yanlışı düzelttiğini düşünüyordu taehyung; onun portrelerinin arasına karışmış bir başkası olmamalıydı.
içinde geçenlerin yanı sıra mutlu hissediyordu. bay kim'in onu çizmiş olma ihtimali bile kalbini çılgınlarca attırmışken şimdi o ihtimali doğrulayan kağıt elinde tutuyordu. bundan daha güzel ne olabilirdi?
kağıda sarıldı, buruşturmamaya dikkat ederek, ve kendi kendine güldü. o kadar çok güldü ki gülmeyi durdurduğunda ağlamak istedi. sarı rengi geldi aklına. mutlu olmak için sarıya değil de, seokjin'e sarılmıştı. gözlerinde sarı dışında her rengi görebildiği adama. bunun farkında olmak mutlu ettiği kadar ağlamak istemesine neden oluyordu.
taehyung eskiden insanlarla göz teması kurmaktan korkardı. gözler kalbin aynasıdır derler ya, birinin gözlerinden onu okuyabileceğinden korkardı. düşüncelerinin yetersiz bulunacağından korkardı. bir başkasını gözleriyle okumayı her ne kadar sevse de birinin onu anlarmışçasına bakmasından hiç hoşlanmazdı. insanların başkalarının düşüncelerine girememesinin bir sebebi olmalıydı, gözler ayna olmamalı. her ne kadar böyle düşünse de bazen kendini çok yalnız hissettiği oluyordu. kafasının içinde çok yalnızdı. gözlerini kendi içini gösteren bir ayna olarak değil de karşısındakine kendisini yansıtan bir ayna olarak kullanmaya karar verdi. duygularını içine gömdü. seokjin onları suladı ve çıkan, sarı hariç her türlü rengin bulunduğu o çiçekleri ezip renkleriyle kendini çizdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/185200212-288-k160528.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hermosa・taejin・
Fanficsanatla çok içli dışlı olmasa da bu bölümü okumuş ve self-portreleri ile ün yapmış olan Jin ve onun okuduğu okulda okumaya başlayan, idolünün ayak izlerini takip etmek isteyen; Taehyung. {190530'da saat sabah 5 civarı tamamlandı.}