4.BÖLÜM

831 14 10
                                    

Konakta fırtına koptu resmen. Herkes bir yana savruldu onları bulmak için. Eğer çoktan Mardin'den uzaklaşmadılarsa bulunmaları kolay olurdu lakin Mardin dışına çıktılarsa bulmaları zorlaşırdı.

Helin'le Güney kaçmıştı ama bizleri de çok zor bir duruma sokmuştu. Sultan annenin serzenişleri dinmiyordu. Biliyordu çünkü sonlarının ne olacağını. Sadece o değil herkes biliyordu.

Helin'in gidişi en çok Baran'ı hayal kırıklığına uğratmıştı çünkü onun okumasını istiyordu.
Helin ise okumaktan çok sevdiği kişiyle evlenmeyi.

İmkansızı istediler.

🌌

Geçen saatlerin ardından bulunmuşlardı.
Oturttular avlunun ortasına ikisini de başlarına silahları dayadılar. Baran'ın bağrışları dinmiyordu. Ağzından çıkan her kelime o kadar acı vericiydi ki.. sözlerinin altında eziliyordu insan.

"Sevdim Baran ağa. İstesem verecek miydin?" dedi Güney.

"Senin soyundan hiçbir kimseye kardeşimi vermem!"

"Ağabey. Çok sevdim sadece."

"Sen hiç mi düşünmedin kendini. Yaşın kaç kızım senin? Okuyacaktın lan sen!" gürledi resmen.

Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

"Yine okurum," dedi çatallaşmış sesiyle.
"Sen inanıyor musun bu dediğine?" sırıttı ama alaycı bir sırıtıştı.

Baran hazırdı kardeşini bu dünyadan göndermeye.

Sultan anne hızla oğlunun yanına geldi yalvardı öldürmemesi için "Cahillik etti oğul. Kıyma kızıma, yalvarırım!"
Lakin dinlemiyordu kimseyi.

"Yapma Baran kardeş katili mi olacaksın? Lütfen indir artık o ilahı," dedim bir çırpıda.

Dinlemiyordu hiçbirimizi.
Kardeşinin yüzüne bakıp fısıldadı "Hayal kırıklığısın." yapma Baran, sarf etme böyle cümleleri.

Kapıda oluşan gütültüyle herkes bakışlarını o yöne çevirdi Güney'in ağabeyi ve babası gelmişti. Fırat bağırarak kardeşinin kafasına silah doğrultmuş olan kişiye "Bırak lan o elindekini!" dedi.

Fıratın babası ise "Baran bu işi kan dökmeden temizleyelim. İki tarafın da kaybı olmasın."

"Sizler ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Senin haysiyetsiz oğlunda..." işaret parmağıyla Helin'i göstererek devam etti "...bu da ölümü hak ediyor."

"Ben kardeşimi sizin gibi soysuzlar yüzünden kaybetmem anlıyor musun? Bu işi berdelle çözeceğiz."

Berdel mi? İyi de Sultan annenin iki çocuğu da evliydi zaten. Ne saçmalıyordu Allah aşkına bu adam.

Baran bir çırpıda fıratın yakasına yapışıp yumruk attı yüzüne. Birkaç adım geriledi ama dikkatini tekrar topladı Fırak.

"Ölürüm de berdeli kabul etmem anlıyor musun? O boş beynin söylediklerimi iyi anlamaya çalışsın."

"Biz çocuğumuzu oradan buradan bulmadık Baran ağa! Ya bu berdel olacak ya da olacak! Başka seçenek yok.

Hasan ağaya bakıp "Sizin soyunuzu tüketirim. Tek can bile bırakmam!"

"Sevde bu eve gelin olarak gelecek! Senin ikinci karın olarak bu evde yaşamaya başlayacak." Fıratın sözleri üzerine ne olduğunu anlamadan Baran Fırat'a yumruklar savurmaya başladı.

Göz yaşlarım sicim sicim akıyordu. Asla dayanamazdım böyle bir şeye. Ben yapamazdım ki.
Başka bir kadının kocama dokunmasına ona gülmesine kocamın ona karşılık vermesine dayanamazdım.

Gözlerim karardı.
Tutunacak tek bir dal bile bulamadım.
Yere serildim, bilincim kapandı.
Son sözler mi?
Son sözler ise Baran'dan oldu "Raşel!" 

KUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin