starlight_7: Yıldız beyciğim.
Nerelerdesiniz?
Beni zorla allayıp pullayıp mezuniyete getirdiniz fakat siz ortalıktan izinizi sildiniz.
starman: Güzelim.
Rica etsem kütüphaneye lütfeder misin?
Sana söylemek istediğim bazı şeyler var demiştim.
starlight_7: Sonunda mesajlarıma cevap verebildiniz...
Siz böyle söyledikçe ben Fizan'a kadar gelmez miyim sizce beyefendi?
İki dakika sonra yanınızdayım.
- - -
"SeHun? Ne arıyorsun orada?"
LuHan kıkırdayarak sevgiline doğru yaklaştığında SeHun devasa rafa dayalı merdivenin başında duruyordu. LuHan önünde durduğunda etraf karanlığa bürünmüştü, LuHan telaşla kafasını yukarı doğru kaldırırken, o anda ağlamak istedi.
Tavanın tamamı ve SeHun'un üstü yıldızlar içindeydi.
"Eğer izin verirseniz size bir şiir okumak isterim.."
SeHun onunla tanıştığı ilk günkü giysilerini geçirmişti üzerinde. Ve ilk günkü gibi gözlüğünü burnuna doğru çekip gülümsedi. LuHan ellerini kalbinde birleştirip başını 'Evet.' manasında sallarken etraftan güzel bir ses yayıldı, kitap kokusuyla beraber. Kemanların sesi yavaşladığında SeHun profesör imajını takınarak ciddi bir biçimde şiire giriş yaptı.
-
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi.
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz.
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca.
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim.
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında.
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden?
Bizden diyorum, ikimizden..
Ne kalacak?
{Yalnız Bir Opera-Murathan Mungan.}
-
Profesör, LuHan'ın yaldızlı kalemlerle çerçevelediği şiiri okuğunda, LuHan da ona mırıldanarak eşlik etmişti. Şiir bitiminde merdivenin sonuna ulaşmıştı Yıldız Adam, sevgilisine sadece birkaç santim uzaktaydı.
"Bizden sonra ne kalacak LuHan?"
"Bizden sonra, koca bir gökyüzü kalacak. Bizim gibi sevenlere.."
LuHan dolu gözleriyle beraber konuşurken SeHun bir adım atmış, elindeki kitabı koltuğunun altına sıkıştırarak cebinden bir kutu çıkarmıştı,o sırada cebinden bir sürü parlayan yıldız serpilmişti yere.
"Üzgünüm, Yıldız Adam olmak biraz zor da.."
İkisi aynı anda gülümserken LuHan utançla ne tepki vereceğini bilemedi. SeHun, elindeki kutuyu açtığında yine bir sürü yıldız dökülmüştü. Aynı sahneyi tekrar ederlerken SeHun içindeki bilekliği eline almıştı.
"Siz, benimle yaşamayı lütfeder misiniz? Benimle ömrünüzü yıldızların arasında geçirmek, benimle yıldız olarak geldiğimiz dünyadan yıldız tozu olarak gitmek ister misiniz?"
SeHun şiir okuyormuşçasına konuşurken LuHan her söylediği kelimeye başını salladı heyecanına yenik düşerken.
"Evet, evet. Evet!"
LuHan bayılacağını hissetmişti o an, dört yıl boyunca koştuğu imkansız aşka sahip olmuştu. Karşısındaki adam artık öğretmeni-idolü değil, artık eşi olacaktı.
SeHun kemikli parmaklarını LuHan'ın cılız bileğine doladığında gümüş bileklik yerini almıştı. LuHan gözyaşlarını hızlıca diğer eli ile silerken hayranlıkla bilekliğe bakmaya devam etti.
"Farklı olsun istedim,"
"...bizim gibi."
SeHun'un cümlesini ikisi tamamladığında SeHun ellerini küçüğünün beline yerleştirdi.
"Benimle dans eder misin?"
"Sizin gibi biriyle dans etmek benim için bir şereftir."
Keman sesi tekrardan yankılandığında ikisi notalara ayak uydururcasına hareket etmeye başladı.
"LuHan."
"Efendim?"
"Ne zaman bana 'Siz.' diye hitap etmeyi bıracaksın?"
"Bilmem. Ne zaman bırakmamı istersiniz?"
İkisinin alınları birbirine değdiğinde SeHun ani bir hareketle LuHan'ı dizinin üstüne yatırdı fakat yüzlerinin yakınlığı hala aynıydı.
"Seni öptükten hemen sonra, ay yüzlü çocuk."
LuHan'ın cevap vermesine ramak kala bu sefer SeHun dudaklarını küçüğün dudakları ile mühürledi.
Yıldızlar ve koca bir gökyüzü dışında elinde olan tek varlığı o gün yanlışlıkla çarpıştığı öğrencisi olmuştu, Yıldız Adam'ın yıdız tozuna dönüşeceği güne kadar elindeki hazinesini canı pahasına koruması, artık tek gayesi olmuştu.
Nihayetinde dudaklar ayrılmış, vücutlar arasına mesafe girmiş, kemanlar susmuştu. SeHun, küçüğünün elinden tutup mezuniyet için dışarı sürüklediğinde LuHan onu ana kapının önünde durdurdu.
"SeHun."
"Efendim?"
"Siz-. Uhm. Seni seviyorum."
Koca bir gülümseme ve heyecanla karışık bağırdığında birkaç kişi onlara bakıp tekrar önlerine dönmüşlerdi.
"Bende LuHan. Bu etrafından yıldız saçılan, Yıldız Adam da seni seviyor."
"Yıldız Adam bana ne zaman şiir okuy-"
LuHan durduğunda, Sehun yeni fark edebilmesine şükretmişti.
"Yıldızlı bir gecede önce şiir okumanı, sonra beni öpmeni istemiştim... Sen, sen kelimelere sığmayacak bir adamsın SeHun."
"Sen ise kalbime sığamayacak kadar parlak bir yıldızsın, LuHan."
İkisi birbirine gülümserken havai fişek bozmuştu sevgi dolu bakışmalarını. SeHun, elini LuHan'a uzatırken LuHan tereddüt etmeden ellerini birbirine kenetledi. SeHun'un arkasından koştururken mezuniyete geç kaldıklarını fark etti.
Olabilirdi onun için. SeHun'la geç kalmak bile güzeldi,onun yüreğinde.
----THE END, JUST FOR US, NOT FOR THEM---
Her zaman,birbirine ulaşamayacak kadar uzak,aynı zamanda ışıklarıyla birbirlerini etkilemeye devam edecek olan bu iki adamın aşkını desteklemeye devam edin.
Bu iki adamın desteğimizden cesaretlenerek imkansızı başarıp, birbirlerine kavuşmaları dileğiyle.HunHan ile kalın.
#byhel1ks
#260819 -|-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✰ STAR DUST - [osh+lhn]
Fanfiction"Hepimiz yıldız tozundan yapıldık." - - - starlight_7: Dudaklarında, sadece dudaklarımın izi kalsın isterdim. starlight_7: Kollarını her göğe açtığında, sonunda kendimi semaya açtığın o kucakta bulmak isterdi...