Tony Stark yalnız bir genç değildi.
Asla yalnız olmamıştı. Çok zengin bir ailesi vardı, dahiydi, yakışıklıydı ve bunları destekleyen parlamış bir öz güvene sahipti. Lisenin bahçesine ayak bastığında yabancı bakışların esiri olurdu, herkesin hakkından konuştuğunu duyabiliyordu. Birçok dedikoduya malzeme olduğunu biliyordu, yüzüne gülenlerin arkasından nasıl da konuştuğunu biliyordu ama yinede vazgeçemiyordu bu lanet liseden.
Zekasının şöhretinden ötürü kapısına gelen üniversite davet mektuplarını geri çevirip sıradan bir lise dönemi yaşamak istiyordu fakat isteği gerçekleşmiyordu çünkü sıradan olamıyordu. İnsanlar sıradan ve görünmez olmasına izin vermiyordu.
"Tony iyi misin?"
Tasha dalgın gözüken arkadaşının omzuna dokunup hafifçe gülümsediğinde Tony ona döndü. Yüzüne samimi bir tebessüm yerleştirip kıza sarıldı, keskin parfüm kokusunu içine çektikten sonra yavaşça ayrıldı. "İyiyim, çok iyiyim."
"Steve seni arayıp ulaşamadı." dedi kızıl panikle, gözleri arkadaşının hala iyi olup olmadığını çözmeye çalışır gibi dolaşıyordu genç adamın yüzünde.
"Telefonumun şarjı yoktu, Steve çok endişelendi mi?"
Tony'nin ani sorusuyla Natasha bir anda durdu, dudakları istemsizce açıldı ve ne zaman yalan söylerse takındığı suratı takınıp yanıtladı Tony'i. "Tabi ki endişelendi, bazen saçma sorular soruyorsun Tony."
Tony acı gerçeği elbette biliyordu, aptal değildi fakat aptalı oynayacaktı. Tasha'nın yalanına inanmış gibi yaparak gülümsedi, bilip de görmemek en büyük özelliği değil miydi zaten? Çantasının kayışını kavradı, yanındaki Natasha çoktan başka konulara geçmeye başlamışken kağıt ve ergen kokan okula ilerlemeye başladılar.
Henry M. Gunn lisesi güzeldi, Kaliforniya eyaletinin en kaliteli öğretim kurumuydu. Yüksek zümreden öğrencileriyle ünlenmişti, içerisinde birçok ilgili bölüm vardı. Tony ne olursa olsun seviyordu bu okulu, çabalamaya çalıştığı bir şeylerin olduğunu hatırlatıyordu bu okul.
"Artık bir seçim yapmam gerekiyor Tony ama kimi seçeceğimi bilmiyorum." dedi en sonunda kızıl. Saçlarını bugün açık bırakmıştı, belirsiz bakışları esmer genci bulduğunda yanaklarını şişirerek ellerini hırkasının cebine koydu. "Bana yardım et üstün zekalı Stark."
"Bruce sinirli olmasının dışında iyi bir çocuk, sakin ve olgun. Kötü zamanlarında hiç sıkılmadan seni dinleyip aşılmaz zırhıyla seni koruyacak kadar güçlü." dedi Tony yakın arkadaşını gözünde canlandırırken, onun iyi bir sevgili olacağını düşünüyordu.
"Peki ya Bucky?"
"Steve'in en yakın arkadaşı olduğu için Bucky'nin pisliklerini az çok biliyorum Natasha. Çok muzip, önüne geçilemez bir asiliği var. Gözü çok kara, bazen umursamazın önde gideni oluyor fakat her şeye rağmen çok düşüncelidir. Bir kere değer verdiği zaman; kıçında top patlasa dahi seni ardında bırakmaz."
Natasha kararsızlığın vermiş olduğu sıkkınlıkla ağlamaklı bir ses çıkardı, Tony bu kızı hiçbir zaman anlamayacaktı. Anlayacağını düşünmüyordu, iki kişi arasında kalmanın ne anlama geldiğini bilmiyordu. Kalp o kadar küçük bir organdı ki, sadece bir kişiyi seçebilecek kadar minik tasarlanmıştı.
Koridorun sonuna geldiklerinde Tasha, Tony'e haber dahi vermeden yolda gördüğü Danvers'ın yanına uçmuştu. Büyük ihtimal dün okulda çıkan tartışmanın dedikodusunu yapacaklardı, insani sistemin en büyük besiniydi dedikodu.
Gözlerini konuşmaya dalmış kızlardan çevirdi, sınıfa girecekken en köşede konuşan grubu fark etti. Ayakları durdu, parmakları çantanın sert kayışını daha fazla sıktı. Parlak kahve gözleri çaprazında eğlenceye dalmış sarışın çocuğa sabitlendi. Zaman durdu, insanlar dondu ve bir anda sesler yok oldu ama Steve hala oradaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solitude // Stony -- Ara Verdi--
FanfictionI know, you know how I feel. Loving you is hard, being here is harder. /Stony School Au/