"İlişkimizin güzel gittiğini düşünüyor musun Steve?" dedi Tony, tepkisiz olmaya çalışıyordu. Okulun çevresindeki en işlek mekana oturmuşlardı, herkes eğleniyor gibi duruyordu fakat Tony kesinlikle mutlu değildi.
Natasha ve Carol sahneye çıkmış şarkı söylüyordu, Bucky ve Steve deli gibi içiyordu. Diğerlerine bakmayı gerek görmemişti çünkü alkolün etkisiyle utanç verici hareketler yapıyorlardı. Derin bir nefes aldı, yanağını eline yaslayıp sorusunun cevabını vermeyen Steve'e bir daha seslendi. "Steve?"
Steve en sonunda soruyu algıladığında suratı hafifçe düşmüştü, birasını masanın üzerine bırakıp sakince mırıldandı. "Sence ilişkimiz güzel mi?"
"Bende sana soruyorum." dedi pürüzsüz bir sesle. Biraz içtiği için yanakları al al olmuştu, gözlerinin altı mosmordu. Çözemediği sorunlar olunca uyuyamıyordu, kafasında büyütüp bir sürü detay çıkarıyordu fakat bu elinde olan bir şey değildi. Tony Stark olmanın en kötü yanı sürekli deli gibi düşünmesiydi.
"Tek bildiğim şey çok yıprandığımız. Kurtarmaya çalışıyorum-"
"Çalışıyor musun?" Tony onun sözünü kestiğinde şüpheyle sordu, kaşları havaya kalkmıştı. Suratında ki ifade şaşkındı, Steve'den uzaklaşıp duruşunu dikleştirdi. Arka planda çalan müzik bir anda azalmıştı, tüm dikkatini sarışın sevgilisine verdi. "Steve bu ilişkiyi kurtarmaya çalışan tek kişi benim."
Steve gözlerini kıstı, alkolün etkisiyle dahada sinirlendiğini hissediyordu. Elinde sımsıkı tuttuğu birayı hızla başına dikti. Ekşimsi tadın boğazını yakmasına izin verip diyeceklerini kafasında toparlamadan dikenlerini sevgilisine(!) batırmaya başladı.
"Hayatımı sana göre şekillendirdiğim halde hiçbir boktan memnun olmayıp sürekli surat asan sensin."
Tony duyduklarına üzülmedi, herhangi bir tepki vermedi. Bıçağını batırıp tekrardan güle oynaya şarkı söyleyen Steve'e boş bir bakış atıp kendi birasını dudaklarına götürdü ve yemek borusunun yanmasına izin verdi.Eskiden iyi olacaklarına dair iyi bir his vardı içinde şimdi ise o şans Steve'in kelimeleriyle beraber uçup gitmiş yerini nasıl dolacağını bilmeyen derin bir boşluğa bırakmıştı. Bira midesinde yerini aldığında dudaklarını bastırdı, yanındaki sevgilisine haber vermeden ayağa kalkıp sarhoş insanları iterek boş koridora yöneldi.
Nefes alması gerekiyordu, acilen nefes almalıydı.
Yoksa deli gibi ağlayıp tüm iradesini yerle bir edebilirdi, adımlarını hızlandırdı. Gördüğü silik yüzlere gülümseyerek selam vere vere ergen nüfusunun azaldığı bir noktaya geldi. Bomboş bir koridor ve yaslanabileceği bir duvar gördüğü an yüzündeki maske silindi, omuzları çöktü. Duvara yaslanıp, ağırlığını betona verdi. Dizleri kırıldığında yere çökerek derin nefesler almaya başladı. Sessizlik ağrı kesici misali tüm bedenine iyi gelmişti.
"Hey, Stark?"
Duyduğu sesle başını kaldırdı, kahverengi gözleri yanına yaklaşmakta olan çocuğa kayınca istemsizce gülümsedi. "Merhaba Barnes, neden buradasın?"
"Seni kötü gördüm, aptal gibi yürüyordun." dedi Bucky onun yanına çömelirken, Tony'nin kötü ruh halini anlamak onun için çok zor olmamıştı.
"Yalan söylemeyeceğim, kötüyüm."
Bucky sorunun ne olduğunu direk anlayarak gözlerini kıstı, sinirli bir şekilde söylendi.
"Steve değil mi?"
"Yanılmıyorsun, onun artık bana katlanamadığını düşünüyorum Bucky ve benimle zoraki olması canımı yakıyor." dedi Tony, ses tanısı bir anda düşmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solitude // Stony -- Ara Verdi--
FanfictionI know, you know how I feel. Loving you is hard, being here is harder. /Stony School Au/