KIRMIZI

172 18 3
                                    

Bölüm şarkısı: Shinedown - 45

"Adam ne yazmış öyle? 2010/3315?" dedi Muzo.

Yavuz hemen arkasından mırıldandı, "Kadındır belki."

Muzo, Yavuz'a bir bakış attı.

"Yani tek derdimiz bu mu kardeşim? Adam kadının yüzünü tanınmaz hale getirmiş, bedenine rakamlar kazımış ve sen kadındır belki diyorsun."

"Yeter!" dedim tartışmayı bitirmek için.

Olay yeri incelemeden bir polis yanımıza geldi, selamlaştık.

"Etrafta kan yok komiserim, cinayet başka bir yerde işlenmiş olmalı. Tırnak içlerinde bir kalıntı bulamadık, sanırım boğuşma yaşanmamış," Cesede doğru eğildi, kadını hafif doğrultmaya yeltendi ama sonra bir şeyi fark etmiş gibi kadını geri bıraktı, elindeki örnek poşetini açtı ve kartı içine attı. "Sizin görmeniz için siz gelene kadar karta dokunmadık" dedi.

"Teşekkür ederiz," dedik ekip olarak hep bir ağızdan.

"Müsaadenizle," dedi ve kadını doğrulttu. Herkes bir anda şaşırdı, çünkü kadının ensesi korkunçtu, Muzo'dan bir küfür nidası yükseldi. "Gördüğünüz üzere burada da bir parçalanma var, sanki bir şey çıkarılmaya çalışılmış. Kurşun olabilir, otopside netleşir."

"Kimlik?" diye sordum.

"Ahu Badem, 35 yaşında, ceza hukuku avukatı. Alanında çok meşhur, genelde uyuşturucu davalarına bakıyor, araştırdığımıza göre çözemediği dava yok gibi bir şeymiş. Mezun olduğu hukuk fakültesini de birincilikle bitirmiş."

"Müvekkil cinayeti olabilir mi?" diye sordu Muzo.

"Olabilir," dedim. "Bu tip davalar tehlikelidir, sorunlu tipler barındırır, mafyalar vesaire..."

Düşmanları illa vardı, araştırmalıydık hemen.

"Kadıköy'de bürosu var, buraya uzak değil." Yaka kartında Ramiz yazan olay yeri inceleme polisi. "Kendi bürosu, yanında çalışan yirmi avukat var."

"İşinde gerçekten de iyiymiş," dedi Yavuz kendi kendine.

"Evet, bu işin piri, dediğim gibi." Dedi Ramiz Yavuz'a dönerek.

"Ailesi var mı? Yakınları?" diye sordu Muzo.

"Ailesi şu an yurt dışında bir seminerde. Onlara da haber verdik, yoldalar."

"Şimdi otopsiye mi gidecek?" diye sordum.

"Evet komiserim," dedi Ramiz.

Çevreden diğer olay yeri inceleme polisleri de geldi, cesedi usulüne uygun kaldırdılar.

"Yavuz, sen burada kal, büroya bir git çalışanları sorgula. Bana raporu ilet. Muzo sen de benimle geliyorsun." Dedim bizimkilere dönüp.

Birbirlerine baktılar, sonra herkes işine döndü. Yavuz burada olay incelemenin yanında kalacak, büroya gidip sorgulama yapacak, Muzo da benimle birlikte merkeze dönecekti. Tüm günümü burada harcayamayacak kadar yoğundu cinayet büro.

"Kolay gelsin arkadaşlar," dedim ve cesedi arkamızda bırakıp Muzo ile beraber şeritten geçtik. Gözlerimize doğru bir anda flaşlar patladı. Gazeteciler etrafımızı donatmıştı birden ve bir açıklama bekliyorlardı.

"Şu an bir şey söylemek için çok erken arkadaşlar," dedim. "Müsaadenizle."

Diğer polis arkadaşların da yardımıyla bir yarık oluşturup arabamıza binmeyi başardık.

BİLİNMEYEN YÜZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin