Yazarın anlatımıyla
Bir anda yere düşen kızın bedeniyle herkes şok olmuştu. Salonun dışardından gelen çığlık sesleri içeriye de ulaşmıştı. Emir o sırada evet demek için ağzını açmıştı ama demeden kapatmak zorunda kaldı. Zaten kalbine bir ağrı saplanmıştı. Bu ağrı hem fiziksel hem ruhsaldı. Yine de ne olduğuna bakmak için dışarı çıktığında gördüğü manzarayla adeya kanı donmuştu. Nefes alamıyordu. Sevdiği kadın kanlar içinde yerde yatıyordu. Baş ucuna çöktü ve ağlamaya başladı. Okyanus'a sarıldı. Kalbinin atışını hissedemiyordu. Ama buna ihtimal vermek istemedi. Ben korktuğum için anlayamıyorumdur diye düşündü. Gelen sağlık görevlileri onu Okyanusundan ayırdı. Nabzı kontrol edildi ama atmıyordu. Hemen kalp masajına başlandı. Dakikalarca onu geri döndürmek için uğraştılar ama olmuyordu. Getirilen siyah örtüyü kanlarla kaplı bedenine örttüklerinde hayat durmuştu Emir için. Kalbindeki acı nefes aldırmıyordu. Gözlerinden oluk oluk yaşlar akıyordu. Herkes şaşkındı. Polisler inceleme başlatmıştı. Terasa bakıldığında bir sandık buldular. Açtıklarında içinde intihar mektupları olduğunu gördüler. Emir ise yerde yatan bedene sarılmış hıçkıtıklarla ağlıyordu. Ama ağlamak bile kalbindeki acıyı zerre dindirmiyordu. Omzunda hissettiği el ile arkasına döndü. Polis elinde tuttuğu küçük sandıkla ona bakıyordu.
"Yakınısızın galiba. Burada birkaç mektup var onları sahiplerine ulaştırırsınız. Tekrar başınız sağ olsun." deyip ayrıldı. Emir elindeki sandığa bakıyordu ama bir şey düşünmüyordu. Düşünemiyordu. Aklında olan tek şey Okyanus'u olmadan nasıl yaşayacağıydı.Esilaya'da habee verilmişti. Yıkılmıştı. En yakını, can dostu onu bıtakıp gitmişti. Hem de bir veda bile etmeden. Hızla olay yerine gitti. Cesedin başında ağlayan Emir'i görmesiyle adımlarını hızlandırdı. O an mantıklı düşünemiyordu. Ama Okyanus ona bir şey söylemese bile bu olayın suçlusunun Emir olduğunu biliyordu.
"Defol burdan!" diye bağırdı.
"Onu sen öldürdün. Katilsin sen. Defol!"Emir söylenenlere bir anlam verememişti. Dudaklarından iki harf döküldü
"Ne?"
"Duydın işte sen öldürdün onu sen. Adi pisliğin tekisin. Allah senin belanı versin. Bu kadar mı körsün. Onun seni ne denli sevdiğini göremeyecek kadar mı körsün? Göremedin mi? Onu nasıl bitirdiğini, onu nasıl kahrettiğini göremedin mi?!"
Emir duydukları karşısında şok olmuştu. Okyanus onu seviyor muydu? Pelin ile el ele merdivenlerden inerken gözlerinde gördüğü o hüzün kırıntıları gerçek miydi? Gerçekten kördü. Gözleri görüyordu belki ama ruhu kördü. Gerçekleri göremeyecek kadar kör.
Esila mektup kutusunu görmüştü. Bu kutuyu ona o almıştı çünkü. Hemen içini açtı ve mektupları gördü. İki tane vardı. Birinin üzerinde Esila'ma diğerinde ise Emir'e yazıyordu. Esila Emir' in mektubunu verdi hemen gitmesini söyledi. Emir direnecek gücü kendinde bulamadığı için gitti. Okyanus'unun ona mektup bıtakması onu sevindirmişti. Ama ömrü boyunca vicdan azabı çekmesine sebeo olacağını nereden bilebilirdi...