İmza atmamızın üzerinden tam tamına bir hafta geçmişti. O gece erkek arkadaşımı arayıp her şeyi bitirmiştim. Bu zaten en kolayıydı çünkü ne onun tarafından ne de benim tarafımdan derin bir hissiyat yoktu. Zor olan Oğuzun evine taşınmam olmuştu ki Deren'e gerçek gibi gözüken bir yalan bulmak çok zor olmuştu. Aşık oldum ve evlendim bu yüzden taşınıyorum demek için hala çok çok erken olduğu için bir arkadaşım ayağını kırmış bir haftalığına taşınıyorum diyerek sadece ufak bir çanta hazırlayabilmiştim.
İmzayı atarken bu kadar zorlanabileceğimi hiç düşünmemiştim. Her geçen gün daha çok eziyet gibi geliyordu ki sevdiğim insanların yüzüne bakarak yalan söylüyordum. Sonrasında abimin artık tamamen güvende olduğunu kendime hatırlatıp rahatlıyordum. Hala aklımı kurcalayan bir sürü şey vardı ama neyse ki elimde gerçekten güzel bir anlaşma vardı.
Ayrıca işte de Haluk Beyin direkt herkesin içinde yanıma gelip konuşmak istemesi üzerine odasına geçmiştik ki Haluk Beyi canlı olarak çok ama çok az kişi görmüştü. Aslında patron diye saçma bir sınıfsal kat olduğundan değil de şirketin başındaki en büyük yöneticinin hala o olmasından dolayı hiçbir zaman görme fırsatımız olamamıştı. Yaşına rağmen gerçekten çok çalışıyordu ki daha önce birkaç defa eşlik ettiğimde de zaten fark etmiştim.
Odasına çıktığımızda benden özel ricasıyla Oğuzun odasının hemen yanına taşınmamı ve onun özel avukatı olmamı istemişti. Tabi onca anlaşmanın üzerine birde işime karışmasının fazla kaçtığını biliyordu ki ayağıma kadar gelip kibarca rica etmişti. Kabul etmek istemesem de söylediklerini mantıklı bulduğum için zorunda kalmıştım. Oğuz ile yakın zamanda basına ve çevremize evlendiğimizi söylediğimizde neden hala o pozisyonda çalışacağımı soracaklardı.
Oğuzla da o günden sonra görüşmemiştik. Sadece bir kaç defa numarasını kaydetmem için mesaj atmıştı o kadar. Arada da işyerinde karşılaşıyorduk ama günaydınlaşmak dışında bir defa dahi konuşmamıştık. Sadece bu sabah çok ama çok utanarak evine taşınacağımı söylemiştim ki güzel bir cümle bile kuramamıştım orası ayrı. Neyse ki beni çok uğraştırmadan hemen anlamıştı ve adresi atacağını söylemişti. Muhtemelen Haluk Bey zaten bahsetmişti.
Evden küçük bavulumu alıp attığı adrese gelmiş önünde bekliyordum. Ta ki Oğuzun evde olmadığını fark edene kadar. İki saattir elimde bavulumla kapının önünde bekliyordum.
"Hay böyle işin ya. Birde paşamı kapıda bekleyeceğim, şuna bak ya." Sinirle bavulumu arkaya atıp tekrar arabama bindim. Torpidodan hazırladığım evlilik sözleşmesine son kez tekrar baktım. Önüne attığımda tepkisini çok merak ediyordum. Oflayıp yana attım. Acaba arasa mıydım, neredesin sen diye. Saçma bir şekilde çok ama çok utanıyordum. Sanki rahatsız ediyormuş gibi hissediyordum ki muhtemelen öyleydi de o neden bu kadar kolay kabul etmişti onu anlamamıştım.
Sonuçta yetişkin kocaman adamdı. Tanımadığı etmediği bir insanla neden evlenirdi ki? Eliz, canım ciddi misin sen? Yani babasının bana yaptığı gibi oğluna da uygulayacağı bir şantaj olamayacağına göre, gayet de garipti. Esneyip direksiyona kafamı koydum. Dün gece Deren'e nasıl söyleyeceğim diye düşünürken stresten uyuyamamıştım. Neyse ki acelesi vardı da uzun uzun anlatmamı istememiş ve inanmıştı. Yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu. Biraz uyusam daha iyi olurdum.
***********
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçak Oyun
RomanceYanımdan geçen arabaların birinde hayal ettim bizi. O da ben de sağ koltuk için kavga ediyormuşuz. Ben kazanmışım. Kokusu geliyor burnuma mest oluyorum. Dudakları , gözleri . İzlemek yetmiyor bana. Sonra o sürüyor ben de ellerimle onu besliyorum. Kı...