Sonunda eve gelebilmiştik. Yol boyunca bir kere bile konuşmamıştım Oğuzla. Onunda umurunda sayılmazdı. Bir kaç defa mola verdiğimiz için dönüşü biraz daha uzun gelmiştik. Çantamı ve elbisemin olduğu poşeti odama çıkarırken merdivenlerin ortasındayken Oğuz'un seslenmesiyle durup ona döndüm.
"Sorun mu var Eliz?" dedi koltukta otururken. "Hayır" dedim ve cevabını beklemeden odaya çıktım. Odam güzel olmuştu. Çift kişilikti yatağım. Dolabım da gayet kocamandı. Bir de köşede küçük bir koltuk ve sehpa vardı ama güzel duruyordu.
Yatağıma girip uzandım. Aslında uyumak için çok erkendi ama aşağıda Oğuzla oturmak istemiyordum. Sırf onun rahatlığı yüzünden babamın bu yüzüyle tanışmıştım. Ne garipti. Babama beni bu kadar rahat gözden çıkarmasına kızamıyordum ama Oğuza kızabiliyordum. Gözlerim dolunca üzerimdeki battaniyeyi iyice çektim.
Kapı tıklatıldı. "Ne var? " dedim kendime engel olamayarak. Yüzünü bile görmek istemiyordum Oğuz'un. Neden bana böyle bir anı yaşatmıştı. Neden bana sormadan kafasına göre aileme açıklama yapmıştı? Onun üzerine düşüyor muydu bu? "Bir bakar mısın Eliz?" dedi kapının arkasından. Oflayarak yataktan kalkıp kapıyı açtım. "Evet?" dedim bir elim kapıdayken.
"İyi misin? Çıktın hemen odana." dedi merak ederek. "Evet iyiyim." dedim devam etmesini isteyerek. Derdi neydi? "Kendime dışarıdan bir şey söyleyecektim. Sen de ister misin?" dedi. "İstemez." dedim cevabını beklemeden dönerek. Gitmeme izin vermeyip bileğimi yakaladı. Tuttuğu bileğime bakınca elini hemen geri çekti.
"Ne oldu Eliz? Ne bu halin?" dedi kaşlarını çatarak. "Yok bir şey dedim ya." İnanmayarak beni süzdü. "İyi, gel aşağıya konuşalım. Bu saatte mi uyuyacaksın?" dedi. Aslında duşa girersem biraz kendime gelebilirdim. Üstelik Oğuz'da peşimi bırakırdı. "Duşa gireceğim." dedim gitmesini ümit ederek.
Biraz düşündükten sonra "Tamam, sen çıkana kadar da yemekler gelir. Ne istersin?" dedi inatla peşimi bırakmayarak. Ne oldu buna? Bir hafta önce yüzüme bakmıyordu. İstemeyerek tamam dedim çünkü peşimi bırakacak gibi değildi. "Ne istersen söyleyebilirsin. Uyarım sana."
Hızlıca duşa girdim. O kadar iyi gelmişti ki. Çekmeceden bulduğum havluyla iyice kurulandım. Tabi pijamalarımı almayı unutmuştum. Saç havlusunu vücuduma olabildiğince sardım. Bornoz falan yoktu banyoda. Kapıyı açmamla Oğuz'u görünce küçük bir çığlık attım. "Korktum!"
"Kusura bakma. Yemekler geldi diyecektim." dedi yavaşça beni süzerek. Üstümdeki havlu çok kısaydı. Bakmasa çok güzel olabilirdi. Kollarımı daha çok bedenime sarıp kafamla onayladım. "Tamam giyinip geliyorum." diyerek aşağı inmesini izledim. Ayaklarımın ucundan biraz yükselip aşağıya baktım. Koltukların olduğu yerdeki alçak sehpanın üzerinde birkaç tane poşet vardı.
Odama girip dolaba girdim. Getirdiğim son pijama takımını alıp giyindim. Deren'e uğrayıp biraz daha kıyafet almam gerekiyordu. Aslında İzmir'de kötü bir şekilde Oğuz'da kaldığım anlaşılmıştı zaten. Saklamam gereken tek şey evlilik kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçak Oyun
RomanceYanımdan geçen arabaların birinde hayal ettim bizi. O da ben de sağ koltuk için kavga ediyormuşuz. Ben kazanmışım. Kokusu geliyor burnuma mest oluyorum. Dudakları , gözleri . İzlemek yetmiyor bana. Sonra o sürüyor ben de ellerimle onu besliyorum. Kı...