-

16 0 0
                                    

Öğlene kadar şirketi daha fazla nasıl ilerletirim diye, eski raporları yeni raporları ne varsa olup biten inceledim. Saat 13.00 göstermişti Ateş'i arayacaktım. Sonuçta zedelenmişte olsa bir arkadaşlığımız var. Bir öğlen yemeği yiyebilirdik. Telefonumu çekmeceden aldım ve aradım. İkinci çalışta açtı.  -Bu kadar erken beklemiyordum aramanı,dedi. -Merhaba Ateş ,müsaitsen bir öğlen yemeği yiyelim diyecektim,dedim. Nerede olduğuna karar verdikten sonra yarım saat sonrası için sözleştik. Aşağıya indiğimde valenin gözleri parladı , bugattiyi park etmesi için ve ya park yerinden çıkarmasına izin verdiğim ilk günden beri aynı mutlulukla her gelişim ve gidişimle arabayı getirip götürüyordu. Tebessüm edebilirdim bu duruma ama o kadar alışmıştım ki nötr kalmaya ,gerçekten alışmış kudurmuştan betermiş ben bunu öğrendim. Arabaya bindikten sonra güzel bir şarkı açıp öyle devam ettim. Boğazda bir restoranttı karar verdiğimiz yer, eti çok sevdiğimi bildiği için burayı seçtiğini biliyorum. Bu restorant eti ile meşhur bir yerdi. Arabayı valeye verdiğimde valenin gözleri büyüdü . Türkiye de arabamdan yalnızca iki tane vardı biri bendim açıkçası ötekini hiç merak etmedim.  Saati kontrol ettim. Yirmi altı dakika olmuştu ,restoranta girdim. Yankı dedi biri. Ateşin sesiydi ona doğru dönecektim ki karşımda bana seslenen birinin daha olduğunu farkettim. -Yankı hanım sizi görmek çok büyük bir şeref diye girdi cümleye gerisine pek kulak astığım söylenemez eski müvekkillerimden çok gevşek ve geniş olan Muhlis beydi . Ateş elini belimin oyuntusuna yerleştirdiğinde inanılmaz bir rahatsızlık hissettim . Çaktırmadım, selamlaştıktan sonra Muhlis beye veda edip masamıza geçtik. Ateş'in cümleye nasıl başlayacağını bilmiyor gibi bir hali vardı . -Dinliyorum ,dedim.  Tebessüm etti. -Beni tanıyorsun ,dedi. Ateş'in saçları açık kumral ,sağ yanağında çukur bir gamzeye sahip olan güzel yüz hatları vardı.  Vücudu her  daim fit ,bakımlı biriydi. -Yankı çok özledim seni çok pişmanım girmemeliydim, dedi. Saçmalıyordu beni özleyebilirdi ama geleceğinin en önemli adımından pişman olamazdı bu kadar aptal olamazdı.  Bunu kabul edemezdim . Gözlerine baktım pişmanlıktan öte bir şey vardı. Beni seviyordu bunu görüyordum ama onu kıvrandıran şey bana olan aşkından öte bir durumdu . Parmaklarıyla oynuyordu konuşurken ,durdum derin bir nefes aldım ,suratımı sabit tutuyordum en ufak bir mimik vermedim. -Ateş başka söylemek istediğin bir şey var mı? Dedim. Durdu -Tek söyleyeceğin bu mu? Sana seni özlediğimi söylüyorum dedi. O sıra garson geldi bugün hafif bir şeyler yemek istedim yiyebileceģimden de pek emin değilim aslında salata siparişi verdim . Ateş'te bana eşlik etmeye önceden karar vermiş gibi aynısından dedi. Söze bir yerden girmeliydim ben net bir insandım. -Bak Ateş ,bana söyleyip söylememekte arada kaldığın bir durum var bunu anlayabiliyorum,seni zorlamıyorum ne zaman rahat hissedersen açıklarsın . Beni  derinden ilgilendiren bir durum olsaydı ,saklamazdın diye düşünüyorum . Benimle ilgili duygularına gelecek olursak,sana hiçbir şey hissetmiyorum. Seni zihnen aldatmak istemiyorum. Seninle arkadaşlığımız beni rahatsız etmiyor ama duygularını dizginleyemeyeceksen daha çok depreşicekse burada sonlandıralım. Gereksiz duygu şölenlerinden hoşlanmadığımı biliyorsun. Dedim. Ateş'in yüzünde beklenilen bir hayal kırıklığı vardı ama vazgeçmek için tek adım atmayacak gibi duruyordu. Salatalarımız geldi. Zaten Ateş hiç konuşmadı. Ben kendime yetecek kadar yedim ,Ateş yemeği ile oynadı. Programım önemliydi aç kalıp verim azaltamazdım.  Kalkma zamanı gelince,  vedalaşacakken -Yankı arkadaş kalalım kendimi dizginleyebilirim ,söz dedi. Gülümsedim ,iyi bak kendine Ateş dedim ve araba ilerledim.

   Telefonu elime aldım ve annemi arayacaktım. Sesini duymak istedim.  Annem ve babam ben 8 yaşındayken boşanmıştı . Annem ve babamın ortak tek çocuğuyum ama annem ve eşinin ikiz çocukları var yani iki tane çok yakışıklı erkek kardeşim var . Deniz ve Bulut aramızda 15 yaş var ben 23 yaşındayım onlar 8 . Sanırım bir tek onların yanında gerçekten gülümsüyorum. Annemle kısa bir telefon görüşmesi yaptık. Babamı arayacaktım ,babam geçen sene evlendi çok tatlı bir kadın eşi şimdilik öyle en azından. Onunla da konuştuktan sonra şirkete varmak üzereydim ki telefonum tekrar çaldı. Asistanım Murat arıyordu. Önemli bir durum olmadığı sürece asla rahatsız etmezdi mola verdiğim zaman dilimlerinde . Her şeyimi plan programa göre ayarlardım . Açtım telefonu,-Yankı hanım ,Karan Mengiç burada acilen sizinle görüşmek istediğini söyledi,molada olduğunuzu söyledim biz ilgilenelim dedik ama diretmeye devam etti aramak zorundaydım kusura bakmayın, dedi. Bir sorun olmadığını yedi dakika içinde orada olacağımı belirttim ve kapattım. Aslında iki dakika içinde odamda olabilirdim ama beni molamdan kimse alı koyamaz. Bu dünyanın en zengin ilk 20 holdinginden biri olan Mengiç holdingin varisi Karan olsa bile. Onu hiç görmemiştim ekonomi dergilerinden bildiğim kadarıyla birde bazen odama giderken kızların onun gece hayatını konuşup ona olan hayranlıklarını üzülerek duymuştum. Gereksiz  hayranlıkları ve ilgi çekme çabaları bana trajikomik gelmişti zaten ben geçerken birbirlerini susturmaya çalışmaları neyse gidip görelim bakalım Karan Mengiç'i ve diretilen derdini.

KENDİNİ BULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin