Arabanın savruluşu, direğe sürterken çıkardığı kıvılcım, insanların çığlıkları... Öylece durup izleyen yalnızca bendim. Bir an için kulaklarım işitmiyordu, elleirm hissetmiyordu sadece gözlerim görüyordü.
Ne kadar sürdüğünü bilmiyorum, insanlar bana çarparak kaçışırken sarsıldığım için kendime geldim. Hiçbişey düşünmeden Serdar'a koşuyordum. Yaklaşırken Honda'nın önüne atladım çağresizce yardım dilenmek için ama beni sollayarak hızla uzaklaştı. İT OĞLU İT! Koşmaya devam ettim ama yol asla bitmiyordu. Arabaya varır varmaz hava yastığının açılmış halini gördüm, ardında kafaından kanlar akan Serdar.
Kapı sıkışmıştı. Serdar' a seslendim belki yüz kere ama cevap alamadım. Onu camdan çekip çıkarmam gerekiyordu. Ezilmiş kaportaya rağmen bacaklarının sıkışmamış olması tek avuntumdu. Zaten paramparça olan camı yumruklayıp iyice yolumu açtım. Ellerim acıyı değil sadece Serdar'ın vicudundaki soğukluğu hissediyordu. Onu koltuk altından tutup çekmeye çalıştım. ÇOK AĞIRSIN SERDAR ÇOK! Zaten çok fazla olmayan bütün kaslarımla yüklendim. OLMUYORDU, OLMUYORDU! Ancak 5 santim, belki 10 santim yerinden kıpırdamıştı.
-YARDIM EDİN! YARDIM EDİN!
Avazım çıktığı kadar bağırdım, etrafıma bakındım. Kimse yoktu, KİMSE. Polisin geleceğini bildikleri için hepsi kaçmıştı. Benim tanıdığım, Serdar'ın tanıdığı selamlaştığımız insanlar bile, HİÇBİRİ ADAM DEĞİLMİŞ, HİÇBİRİ. Tekrar arabaya koştum, tekrar tekrar çekip çıkarmaya çalıştım onu. Başarısız oluşumun verdiği acı, ellerimdeki hareketsiz beden, Serdar'ın masum yüzü... Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum biryandan onu hala çekmeye çalışırken... Dayanamarayarak kapıyı tekmeledim var gücümle! Zaten oldukça hasar almıştı, yerinden oynayınca daha çok vurdum, durmadan vurdum. Polis sirenleri uzaktan uzaktan kulağıma gelirken, bacağım acıya ve ağrıya rağmen hala tekmeliyordu. Sonunda elimle de yüklendim ve kapı yeri boyladı.
Serdar'ın başımı kollarımın arasına alıp, daha önce hiç dokunmadığım siyah saçlarını okşadım ve ağladım...
---
Yine karakoldayım.
Ben ne yapacağımı bilemez halde kucağımda Serdar'la beklerken tabiiki polisler gelmişti. Serdar'ı ambulansla hastaneye, beni de suç mahalinde bulunan tek kişi olduğum için karakola götürmüşlerdi. O rüşvet budalası polis, karşımda elime düştün der gibi sırıtıyordu, heryerim ağrıyordu, Serdar hayatta mı onu bile bilmiyordum ve olayın Avukatın kulağına gitmesi an meselesiydi.
Karşımda birkaç dakika daha sırıttıktan sonra, kolumdan tutup ayağa kaldırdı beni.
-Bu gün merkez kalabalık, ifade için biraz beklemen gerekecek.
Arkasındaki polislere dönüp: şunu nezarete atalım biraz, özlemiştir, diyordu beni götürürken. Piç!
-Bu kadarsert tutmak zorunda mısın, kolum çürüdü!
-Kapat çeneni, kadın dediğin susacak!
Hepinizin sırası gelecek dedim içimden, hepinizin... Beni resmen hücreye savurarak attı. Ardından demir kapının sesi gelmeyince arkamı dönmemle ağzımı kapatıp beni kendi bedeniyle kolu arasında sıkıştırması bir oldu! Beni tek elle zaptedebileceğini mi sandı gerçekten! Biraz itiştikten sonra ondan kurtulmuştum ama bacağıma aldığım darbeyle çabucak gardım düştü. Zaten metal tekmelemekten sızlıyordu. Boşluğumdan yararlanıp kollarımı arkamda birleştirip beni yüzüstu duvara yasladı! Bağırmaya hazırlanırken;
-Eğer sesini çıkarırsan annen için sonu kötü olur.
-Neyden bahsediyorsun!
-Baban diyorum, borç defteri çok kabarık olmaya başladı! Canı sıkılınca aptal karısını dövdüğünü ikimizde biliyoruz.
-o s*kik ağzına bi daha ailemin adını alırsan...
-Şşşştt. Bağırmana gerek yok. Sen ağzına benimkini aldığında, bende bir daha ailenin adını ağzıma almicam söz veriyorum.
Kendime bela okurken kordordan gelen ayak sesleriyle anında benden uzaklaştı. Kapıdan çıkmayı başarsa da, koridordan yaklaşan polis ve arkasındaki kişi mutlaka onun bu telaşlı çıkışını görmüştü. Bok yesin!
Yaklaşan Polisin arkasından gelen kişiyi gördüğümde, gerçekten sıçtığımı anladım.
-Avukatınız geldi Gizem Kılıç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sür
RandomSelam gençlik ben Gizem, olmayan türkçemle sizlere araba sevdası aşılamak için bu hikayeyi yazmaya karar verdim . Beni destekleyen Selen, Sudenaz ve Asu ya tşk ederim