1

11 0 0
                                    

Sabah alarm çalmadan güneş yeni doğarken uyandım. Günün benim için en güzel saatiydi. Üstüme hızlıca yürüyüşe uygun bir şeyler giyip kendimi dışarı attım. Bu saatleri kaçırmak istemediğim için öylece çıkıverdim. Bileğimdeki toka ile saçlarımı bağlayıp koşu parkuruna çıktım. Bir saat koştuktan sonra okula hazırlanmak için istemeye istemeye eve döndüm. Haziran ayındaydık. Okulun son haftasıydı ve çoğu kişi gelmiyordu ama okul başkanı olarak yazın yapılacak kampın son düzenlemeleri için gitmek zorundaydım. Hemen bir duş alıp annemle vedalaştıktan sonra servisi beklemek için sitenin girişine ilerledim.

Her sabah böyle olurdu. Servis beklediğim 6-7 dakikalık sürede hayatımı sorgular ve yeni planlar yapardım. Bugünde öyle oldu. Kafamda kamp düzenlemeleri için yapılacakları planladım ve spor takımlarını çalışma saatlerine göre bir sıraya yerleştirmeyi unutmamayı tembihledim kendime. Ben tüm bunları planlarken uzaktan geldiğini gördüğüm servis ile birlikte düşüncelerimden sıyrılıp yere bıraktığım spor çantamı omzuma taktım.

Servise bindikten yaklaşık yarım saat sonra okuldaydık. Bizimle beraber giren servisin numarasını görünce neşem yerine geldi. Mert ve Aslı'nın servisiydi. Biz 4 kişilik bir arkadaş grubuyduk. Mert, Aslı,Kerem ve ben. Benim servisten indiğimi ilk gören Aslı oldu. Mert'i dirseği ile dürtüp beni gösterdi ve koşarak yanıma geldi.

"Okulun son haftası bizi buraya sürüklediğine inanamıyorum Asena" diye isyan etti. Ben gelmek zorunda olduğum için onları da zorunda bırakmıştım. "Arkadaşlık böyle bir şey kızım" deyip Mert'e döndüm. "Demi Mertcim?" diye sordum tehdit dolu bir şekilde. "Tabi kankacım haklısın gelmesek bizim eşşekliğimiz olurdu zaten"

Biraz daha boş muhabbet yaparak sınıfa geldik. Kerem sırasında oturmuş kitap okuyordu. İçimizdeki en düzgün ve normal olan oydu. Ona "Günaydın" diye bağırdıktan sonra elimle kalp yapıp eşyalarımı sırama bıraktım. Her zamanki gibi bana bakıp gülümsedi. O sırada yanı başımda Mert ve Aslı anlamadığım bir sebepten ötürü tartışıyorlardı. Onları bir sinek gibi tepemden kovaladıktan sonra kamp için son yapmam gerekenlerden bahsettim.

" Öğlene kadar yokum sonra isterseniz bize izin kağıdı ayarlayabilir" dedim ahlaksız bir teklif yapar gibi. Sonlara doğru sesim fısıltıya dönmüştü. Mert bu fikri çok beğendiğini belli ederek bana baktı. Aslı da hevesle atlamıştı. Üçümüzde Kerem'e bakmaya başladık. O hayır derse onu dinlerdik.

"Tamam bana da uyar" dedi bıkkınlıkla. Ona öpücük atıp biraz daha Mertle uğraştıktan sonra müdürün yanına gittim. Kampla ilgili her şeyi hallettikten sonra önemli ayrıntıların yazdığı notlarımı toparlarken okul müdürümüz Hale hoca konuşmaya başladı.

"Asena ben sana bir şey söylemeyi atladım. Yarın bizimle beraber bir okul daha gelecek. "

"Anlayamadım hocam. Nasıl yani?" diye sordum kuşku ile. Bunun altından güzel şeyler çıkmayacağını hissetmeye başlamıştım.

"Araz Koleji ile geçen maçta bizim takımın çıkardığı tatsızlıktan dolayı biraz gergindik. Özellikle öğrencilerin birbirlerine karşı düşmanmış gibi davranmaya başlaması bizi biraz tedirgin etti. Onların okuluda birkaç ay önce el değiştirip bizim bağlı olduğumuz gruba geçti. O yüzden bu tatsızlığı bitirmek adına kampımızı beraber yapacağız."

Araz koleji kısmından sonra her şey uğultu gibi gelmişti. Yarım yamalak bir şeyler anlamıştım ama anlamamış olmayı diliyordum. Geçen maçta olan olaylar birbir aklıma düşmeye başladı. Karşı takım sahaya çıktığından beri alttan alttan bizimkilerle uğraşıyordu. En sonunda yaptıkları bilinçli faul de bunun üstüne gelince Emre ilk yumruğu geçirdi. Ondan sonrası bir felaketti. Tüm saha birbirine girdi. Tribünler de işe karışınca olay büyüdü. O günden beri iki okul birbirimizden nefret ediyoruz. Özellikle müdürlerimize durumu anlatmak için çağrıldığımızda karşı okulun başkanı beni çıldırtmak için her şeyi yapmıştı. Şimdi onunla bir daha görüşmek zorunda kalacak olmam içimdeki tüm sinirin yeniden parlamasına sebep oldu. Gene de bunu belli etmemek adına en sahici gülümsemem ile Hale hocaya baktım.

"Anladım hocam. Bence çok güzel bir fikir umarım bu tatsızlık bir an önce biter."

"Böyle düşünmene çok sevindim. Bizde öyle temenni ediyoruz. Ama sen gene de bundan kimseye bahsetme. Yarın sabah servisler buradan hareket edeceği için herkes durumu gelince öğrenir."

Başımı onaylar anlamda salladıktan sonra kapıya doğru ilerlemeye başladım.O sırada Hale hoca arkamdan seslendi.

"Son bir isteğim var Asena. Yarın sabah bizim çocuklara sahip çık bir sorun çıkarmasınlar."

"Siz hiç merak etmeyin" deyip kısa bir güvence vermeden sonra izin kağıtlarımızı alıp hızla odadan ayrıldım.

Öğle arası olduğu için bizimkilerin kantinde olduğunu düşünüp bir üst kata çıktım. Her zaman oturduğumuz masada olduklarını görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Her zaman ki gibi onları görmek iyi hissetmeme sebep oldu. Beni fark eden ilk Aslı oldu. Orada olduklarını göstermek için el sallamaya başladı. Diğerleri de bana bakmaya başlayınca hemen içeri girdim.

"İşiniz bitti mi" diye sordu Kerem.

"Evet bitirdik. Üzerimden büyük bir yük kalktı resmen."

Aslı hevesle konuşmaya atıldı. "Yaaa ben çok heyecanlıyım. Çalışma kampı olsa bile bir sürü güzel etkinlikte olacak. Hem 3 hafta boyunca hep beraber olacağız."

Dedikleri benimde heyecanlanmama sebep oldu. O kadar çok şeyi ayarlamak için uğraştım ki onların arasında bu heyecanı yaşamaya vaktim olmadı. Tam ben de ne kadar mutlu olduğumu söyleyecektim ki aklıma Araz Koleji gerçeği geldi. Kimseye yarına kadar tabi ki söylemeyecektim ama bizimkiler herhangi biri değildi. Bilmeleri gerekiyordu.

"Ben size bir şey söylemeliyim." dedim gözlerimi kaçırarak. Bu fikri itiraz etmeden kabullenmeme sinirleneceklerdi. Özellikle de kavgada bizzat bulunmuş olan Mert ve Kerem.

"Ben de biraz önce Hale hocadan öğrendim. Lütfen sakin olun." dedim çekinerek. Kerem iyi bir şey söylemeyeceğimi anlamıştı.

"Uzatmadan söyle Asena"

"Yarın kampa bizimle beraber Arazlılar de gelecekmiş."

ElzemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin