"Tamam, bakın şimdi şöyle yapıyoruz." Chan önündeki koltukta yan yana oturan Hwanghon ve Yitao'ya eğilip kısık sesle söyledi. "Hajoon birazdan Yanchen'i oyalamak için dışarı çıkartacak. Eisuke hyung hediyeleri sakladığımız dolaptan almak için şirkete gitti, Jaesol hyung ise pastayı almaya. Size düşen de Yanchen evden çıkar çıkmaz ortalığı süslemek, anladınız mı beni?"
"Peki biz ortalığı süslerken sen ne yapacaksın hyung?" Yitao sorduğunda Chan sanki çok komik bir şey söylemiş gibi güldü. "Yitao-ya, bu da soru mu? Elbette oturacağım ve işinizi düzgün yapıp yapmadığınızı kontrol edeceğim."
Hwanghon koltukta arkasına yaslanırken kaşlarını kaldırıp kollarını göğsünde birleştirdi ve Chan'a küstah bir bakış attı. "Sen bilirsin, ben de Jaesol hyung geldiğinde boyuna bize ne kadar yardımcı olduğundan bahseder dururum."
"Yah, yah, yah!" Chan ses tonunu her seferinde bir tık yükselterek bağırdı. "Sen maknae oluşuna bakmadan beni tehdit mi ediyorsun yoksa bana mı öyle geliyor?"
"Kim kimi tehdit ediyor?" Hwanghon tam cevap verecekken içeri giren dördüncü kişi yüzünden sustu ve girene baktı.
"Ne tehdidi hyung, yok öyle bir şey." Yitao en yapmacık haliyle güldü ve durumu kurtarmaya çalıştı. "Yanlış duymuşsun sen. Tespit dedi Chan hyung, tehdit değil. iKON'dan B.I Sunbae'nin uyuşturucu kullandığı tespit edilmiş de, onu söylüyordu bize."
Yanchen hafifçe kaşlarını çattı ve gözlerini üçü arasında gezdirdi. "Bu konuyu sabah hep birlikte konuştuk ya zaten. Neden garip davranıyorsunuz siz?"
"Garip falan davranmıyoruz--" Konuşmalara içeriden şahit olan Hajoon aniden salona dalınca laflar açıklama yapmaya girişen Chan'ın ağzına tıkıldı. "Hyung hazırım ben, gidelim hadi!"
"Tamam gidelim, bunlar da bir tuhaf zaten." Yanchen üçüne son bir bakış atıp salondan çıktıktan sonra kapıya doğru ilerlerken kendi kendine mırıldanmaya devam ediyordu.
Hajoon da çıkmadan önce aynı üçlüye sert sert baktı ve kısık sesle azarlarcasına söyledi. "Aferin yani, iyi ki çaktırmayın dedik ha! Doğal davranmaktan kastınız bu mu sizin!?"
Hajoon'un ardından derin bir iç çeken Chan başını iki yana sallarken yakınırcasına konuştu. "Biri tehdit eder, öbürü azalar... Ah ah, günümüzde büyüğe hiç saygı kalmamış artık!"
***
Hwanghon, Yitao ve Chan süsleme işinde sona yaklaşmışken kapı çaldı. Kapıyı açmaya giden Hwanghon beraberinde Eisuke'yle geri döndü, Eisuke'nin iki eli de poşetlerle doluydu.
"Vay, amma da çok hediye var be!" Chan poşetlerden birkaçını Eisuke'nin elinden alırken söyledi.
"İyi de biz bu kadar çok hediye almadık ki," dedi Yitao, kafası karışmış görünüyordu. "Nereden geldi bütün bunlar?"
"Yoo Jin noona, menajer hyung ve birkaç şirket çalışanı daha hediye almış, onlar da bana verdiler. Hediyesini daha önceden vermemiş bazı Girls On Top üyelerinin de hediyeleri de var." Eisuke açıkladıktan sonra Chan'a döndü. "Hadi gidip içeri bırakalım şunları, sonra da dönüp Yitao ve Hwanghon'a yardım ederiz. Jaesol neredeyse gelmek üzeredir."
"Peki hyung'um, sen nasıl istersen."
Dördü birlikte bütün süslemeleri bitirmiş dinleniyorken kapı çaldı. Uzun zamandır pastayı merak eden Yitao anında oturduğu yerden kalkıp kapıya koştu, sonunda görebilecekti.
"Hyung, nasıl olmuş pasta, güzel mi? Neli yaptırdın? Çok para vermişsindir sen şimdi buna, hiç gerek yoktu aslında. Ben sana söyledim, ben yaparım dedim ama dinlemedin. Çok daha ucuza gelirdi halbuki."
Yitao içeri geçmesine izin vermediği için hâlâ kapıda bekleyen Jaesol gözlerini devirdi. "Yitao, Tanrı aşkına sus ve pastayı al artık. Ağaç oldum kapıda."
"Aman ya!" Alt dudağını büzüp Jaesol'un ellerindeki kutuyu aldı ve onun içeri girebilmesi için biraz geri çekildi. "Neli olduğunu söyle bari hyung."
Jaesol ayakkabılarının bağcığını çözerken kafasını kaldırıp Yitao'ya baktı. "Beyaz çikolatalı, tıpkı Yanchen'in sevdiği gibi."
***
Jaesol'un da gelişinden sonra son düzenlemeleri de yapıp Hajoon'a her şeyin tamam olduğu haberini verdiler. Çok geçmeden anahtar sesi duyulduğunda Hwanghon hızlıca ışıkları söndürdü ve saklandılar.
Birkaç saniye sonra Yanchen'in alaycı bir ses tonuyla konuştuğu duyuldu. "Cidden mi Hajoon-ah, bu kadar mı klişesiniz?"
Yanchen ve ardından Hajoon salona girdiğinde saklandıkları yerden fırlayıp "İYİ Kİ DOĞDUN YANCHEN-AH!" diye bağırdılar. Bunun olacağını bildiği için korkmayan Yanchen güldü ve kollarını iki yana açıp onları bir sarılmaya davet etti.
"Grup sarılması!" diye bağırıp Yanchen'in üzerine atlayan Chan'ın ardından diğerleri de sarılmaya katıldı. Hepsinin ortasında kalan Yanchen güçlükle kafasını kaldırıp derin bir nefes aldı ve gülümsedi. "Teşekkürler çocuklar, gerçekten. Hepinize teşekkür ederim."
Pasta kesildikten ve hediyeler verildikten sonra gecenin kalanı dans etmek, şarkı söylemek ve çeşitli oyunlar oynamakla geçmişti. Birkaç saat sonra çıkardıkları gürültülere dayanamayan Girls On Top üyeleri de partiye katılmak için gelmiş ve gece diğer apartman sakinlerinin şikayeti üzerine gelen polis memurunun uyarısıyla son bulmuştu.