roseanne: Üzgünümjeongguk: ne için?
roseanne: Her şey için
roseanne: Bu kadar kaba olduğum için
jeongguk: sorun değil
jeongguk: sen böylesin
jeongguk: böyle olduğun için senin hayranınım zaten
roseanne: Hiç vazgeçmiyorsun
jeongguk: eğer vazgeçersem yalnız kalacaksın
roseanne: Umrumda değil
jeongguk: benim umurumda
jeongguk: ve bu yeter
roseanne: Hislerine karşılık veremediğim için üzgünüm seni düzgün bir şekilde reddetmem gerekirdi
jeongguk: neden bu kadar kasıyorsun ki kendini?
jeongguk: sevdiğin başka birisi mi var?
roseanne: Unutamadığım birisi var
jeongguk: işte ben de onu diyorum ya
jeongguk: eğer unutamadığın birisi varsa yerinde durup acı çekmek yerine elimden tut ve ileriye doğru birlikte yürüyelim
jeongguk: yağmurun altında durup acı çekmek zorunda değilsin
roseanne: Bunu yapamam
jeongguk: niye?
roseanne: Onu unutmak için seni kullanamam
roseanne: Ben öyle birisi değilim
roseanne: Bir başkasının yerini seninle dolduramam, senin yerini de bir başkasıyla dolduramam
roseanne: Çünkü benim için sen sensin, Jungkook
roseanne: Bir başkasının yerini dolduracak yedek kişi değilsin.
jeongguk: senden vazgeçmeyeceğimi biliyorsun değil mi?
jeongguk: kafamıza gökten üzerinde Roseanne'den vazgeç yazılı taşlar bile yağsa vazgeçmeyeceğim.
roseanne: Aptal olduğun için bunu yapmayacağını biliyordum zaten
jeongguk: aptal olduğum için değil
jeongguk: eğer seni seviyorsam ve sen de bir başkasını seviyorsan bu senden vazgeçmem gerektiğini göstermez
jeongguk: seni benim ol diye sevmiyorum ki
jeongguk: aşk bir sözleşme değil. eğer evet dersen seni ömrüm boyunca seveceğim ve eğer hayır dersen senden vazgeçeceğim, değil aşk
jeongguk: beni defalarca reddetsen bile seveceğim seni
jeongguk: bütün bunlar olmadan önce hani bir keresinde sokakta söylediğin hüzünlü bir şarkı vardı, hiç unutmuyorum onu
roseanne: Hangi şarkı?
jeongguk: şarkının ismi önemli değil, sözleri de önemli değil, melodisi bile önemli değil çünkü hiçbirini hatırlamıyorum
jeongguk: o şarkıyı söylerken ilk kez seninle göz göze gelmiştik
jeongguk: ve sen bana gülümsemiştin
jeongguk: işte o an dedim ki kendi kendime
roseanne: Ne dedin?
jeongguk: dedim ya zaten
jeongguk: kendi kendime dedim
jeongguk: bu yüzden kendi kendime dediğim bir şey seni ilgilendirmez, Roseanne.
(Görüldü✔️✔️)
Elimdeki telefonu yatağın üzerine bırakarak kafamı yataktan ters bir şekilde sarkıttım. Önümdeki kitaplığı ters bir şekilde görmem bile kafamdaki romanı darmadağın etmeye yetmiyordu. Böyle kalırsam ve beynime kan sızarsa onun dediği gibi tahtalı kötü boylar mıydım?
"Sonra dedim ki kendi kendime," diye fısıldadım.
Sonra gülmeye başladım. Deli gibi kendi kendime gülmeye başlamıştım. Yan odada kalan Hoseok beni duysaydı delirdiğimi falan sanıp yanıma gelirdi. Buna rağmen, bütün her şeye rağmen delirmiş gibi gülmeye, kahkaha atmaya devam ettim. O kadar çok gülmüştüm ki sonunda kendimi kontrol edemeyip yataktan aşağı devrilmiştim. Fakat düştüğüm yerden kalkmadım. Gözlerimi sıkıca kapattım ve ruhuma dağılana acını hafifletmek istermiş gibi derin nefesler almaya başladım.
Acı derin olduğunda insanlar çok güzel gülerlerdi değil mi? Onu ilk gördüğümde yüzündeki gülümsemenin nasıl hissettirdiğini şimdi daha iyi anlıyordum.
"Hiç karşılaşmamalıydık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prayer's rotten shelter, [rosekook]
Fanficjeongguk: hep hüzünlü şarkılar söylüyorsun jeongguk: sanırım pek mutlu değilsin. (Görüldü ✔️✔️) ancillulaa [2019] ✓