Artık LGS belam yok başımda daha çok ve daha iyi yazacağımı düşünüyorum. Ayrıca bir de texting yazdım eğer okumak falan isterseniz diye bilgilendireyim dedim. Okumak isterseniz hemen buraya bir yorum bırakın ben de arada bölüm atayım ona da. İyi okumalar..
LGS'nin bittiğine, artık kurtulduğumuza bile inanamazken tatil planları yapıyorlar annemler kahvaltıda. İşte bu fazlasıyla şok edici bir şey benim için. İnanabiliyor musunuz siz artık çalışmayacağımıza. Mesela benim birazdan provaya gideceğime falan.. Ben inanamıyorum ya gerçekten. Ha prova derken mezuniyet provasından bahsediyorum. Mezun oluyoruz da..
*3 Saat Sonra
'Tamam, bugün de bitti. Yarın görüşürüz' dedi Miray ve babasının yanına doğru ilerlemeye başladı. Alya zaten hazırdı gitmek için o da hemen peşinden gitti. Ayça zaten gelmemişti bugün ve kısacası ben tek kalmıştım. Bu sorun değildi gerçi sonuç olarak yanımda bir kitap vardı okuyabileceğim. Ama asıl sorun olan okuldan 4 saat sonra ayrılabileceğimdi. Umarım Yiğit'de kalırdı da ben bir başıma kalmazdım. Sonuç olarak şurada Yiğit'le konuşma şansım var rahat rahat.
Bunları düşüne düşüne sınıfa çıkarken bizim sınıftan Semih ve Gürkan'ı gördüm. Onların peşine takılmaya karar verdim ben de.
'Ooo panda' dedi Semih.
Cevap olarak sadece gözlerimi devireceğimi düşünmemenize sevindim. Sonuç olarak artık beni tanıyorsunuz ve sadece bununla kalmam.
'Ne var ağır vasıta' dedim ben de Semih'e cevaben. Çünkü Semih baya uzundu ve kiloluydu da.
'Tamam be hemen bir atar. Espri de mi yapmayalım sana anlamadım ki' dedi o da.
'EE nereye gidiyoruz?' dedi arkamdan bir ses. Arkamı döndüm sınıf arkadaşım Akif yanına bizim sınıftan birkaç kişiyi almış gelmiş. Haha ters köşe Her zaman arkamdaki sesler Yiğit olmayacak ya..
O sırada tüm gözler bana çevrildi.
'Ne bakıyorsunuz yav' dedim ben de onlara.
'Nereye gidelim?' dedi yanımda duran Gürkan. Hem de bağırarak. Ayy canım kulağım ya çok severdim rahmetliyi. Her şeyi geçtim,o an 8 kişiydik benden ayrı 2 kız daha vardı ve bana sormuşlardı nereye gideceğimizi. Açıkçası bu biraz gururlandırmıştı beni ve bu sebeple istemsizce duruşumu dikleştirdim.
'Valla birtanecik okulumuzda ne yapabiliriz? En fazla kantine gideriz bence. Gerçi kantinde de bir şey yok da.. Oradan da sınıfa geçer otururuz?' dedim.
Fazlasıyla gururlanmış olabilirdim ama bunu tabii ki onlara belli etmeyecektim. Sonuç olarak bir Gece Erkan hep böyle yapmalıdır.
Hızlıca kantine gittik pek bir şey yoktu ama öyle su falan aldık sınıfa gittik. Ben hemen tapulu malım olan öğretmenler masasına tünedim. Semih de öğretmenler sandalyesine sonra öbürleri de teker teker oturdular bir yerlere. Ben ortamdaki sessizlikten rahatsız olarak kafamı cama doğru çevirdim o sırada dışarıdaki halı sahada oynayan çocuklara bakıyordum ki çocuk olamayacak kadar büyük ve fazlasıyla tanıdık iki cüsse gördüm. Biri Yiğit, biri de fazlasıyla yalaka ve sülük Melikeydi. Ben Yiğit'in karşı tarafa attığı pasla onun da oynadığını fark ettim. Iyk Melike demi bununla oynuyor? Pis yalaka derken Yiğit'in de sınıfa doğru baktığını gördüm elimle, ''gel'' işareti yaparken ağzımı da gel dermiş gibi hareket ettiriyordum. O da kafasını salladı evet anlamında. Ben de ayağa kalktım ve akıllı tahtanın karanlık yüzünü ayna gibi kullanarak üstümü başımı düzelttim. Sonra hemen eski yerime geçtim. Bizimkiler ne ara böyle koyu bir sohbete başladılar bilmeden konunun ortasında ben de onlara dahil oldum. Biz güzel güzel konuşurken sınıfın açık kapısından karşı sınıfa giren Ertuğrul'u gördüm. Bana bakmıyormuş gibi yaparak çok sevdiği (!) kız arkadaşlarının yanına gitti. O da benim gibi öğretmenler masasına oturdu ve bu beni garip bir şekilde rahatsız etti. Sonra herkesin sustuğunu fark ettim ve onlara doğru bakmaya başladım. Meğerse onlar da bana bakıyorlarmış. Bir düşünsenize üzerinizde 14 göz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗦𝝠𝗗𝗘𝗖𝗘 𝟴. 𝗦𝗜𝗡𝗜𝗙𝗧𝗜𝗠
ChickLit𝑎𝑛𝑙𝑎𝑡𝑎𝑚𝑎𝑑ı𝑘𝑙𝑎𝑟𝑖𝑚, 𝑖𝑡𝑖𝑟𝑎𝑓 𝑒𝑑𝑒𝑚𝑒𝑑𝑖𝑘𝑙𝑒𝑟𝑖𝑚, 𝑔𝑜̈𝑧𝑦𝑎𝑠̧l𝑎𝑟ı𝑚, 𝑘𝑜𝑟𝑘𝑢𝑙𝑎𝑟ı𝑚 𝒗𝒆 𝒉𝒆𝒓 𝒔̧𝒆𝒚𝒊𝒏 𝒔𝒆𝒃𝒆𝒃𝒊 𝒐𝒍𝒂𝒏 𝒐, 𝒔𝒆𝒗𝒈𝒊𝒎𝒊𝒏 𝒔̧𝒆𝒌𝒊𝒍 𝒃𝒖𝒍𝒎𝒖𝒔̧ 𝒉𝒂𝒍𝒊⋰