Bölüm 23 | E Ben Hala O'na Ulaşamıyorum ¿?

32 5 1
                                    

1 Hafta Sonra*
'Gene kavga ediyoruz'
'Üf ama ya'
'Ay yeter'
'Bence de yeter, bakın gerçekten; ben artık ne diyeceğimi bilmiyorum.. Ya daha geçen gün ne güzeldi, şimdi neler neler oluyor.. Ya kızlar bakın normal değil, biz neyiz abi neyiz neyiz se-'
'Sevgili değilsiniz. Hıhı nah değilsiniz abi benim sevgilimle olan muhabbetimin dört katı dönüyor aranızda'
'O bana bir kere bile beni sevdiğini söylemedi hatırlatırım.' Dedim. Cümlemin sonu keskin çıkmıştı, bu birazdan beni ciddi anlamda bir şeylerin ağlatmak üzere olacağının göstergesiydi o kesin.
'Kızlar, bakın tekrar söylüyorum. Onu çok seviyorum ve onu kaybetmeyi düşünmek dahi istemiyorum. Her şeyi geçtim ben bağlandım ona... Bir sene olacak yakında, hayatımın son bir senesi onu severek geçmiş olacak. Farkında mısınız bilmiyorum ama istemediğim halde o kadar bağlandım ki ona, giderse biterim. EĞER O OLMAZSA BİTERİM. APTAL ERGENLER GİBİ DEPRESYONA GİRERİM. PES EDİYORUM ARTIK TAMAM MI O OLMAZSA GERÇEKTEN YAŞAMIM ÇOK ZORLANACAK BİLİYORUM AMA ya-'
'Ya sen GERİZEKALI MISIN?! NEDEN SANA YİĞİTİ KÖTÜLEMEYİ KESTİK SENCE ?! ONU SEVİYORSUN FARKINDA DEĞİL MİYİZ SANKİ O OLMAZSA GERÇEKTEN SANA BİR ŞEYLER OLACAK ONU DA BİLİYORUZ. SANA BİR ŞEY OLMASIN DİYE BEKLİYORUZ ZATEN SANA BİR ŞEY SÖYLEYEYİM Mİ O SENİ EN AZ SENİN ONU SEVDİĞİN KADAR SEVİYOR O SENİN NEREDEYSE HER ŞEYİN APTAL HİÇ SÖYLEMİYORSUN DİYE ANLAMIYORUZ SANKİ
HER KONUŞMAMIZDA AKLINA O GELİYOR HER KONUDA ONUN O KONU HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİ SÖYLÜYORSUN ANLAMIYOR MUYUZ SANKİ
GECE SEN ONUNLA GERÇEKTEN ÇOK MUTLUSUN VE BİZ İKİMİZ DE SADECE MUTLULUĞUNU İSTİYORUZ HA EĞER O KARAKTERSİZ SENİ ÜZERSE OLACAKLARDAN SORUMLU OLMAM DA NEYSE
ŞUNU YAPMAYI KES TAMAM MI SANKİ O SENDEN GİDECEKMİŞ GİBİ DAVRANMAYI gitmeyecek o senden.'
'Gitmesin benden..'
'Tamam gitmesin bari' Dedi Ayça ve gülmeye başladık. Yükselen sesler son bulmuş üniversite kampüsünde çimenlerin ortasındaki huzurlu konuşamamıza -pardon dedikodumuza- devam ediyorduk.
'Ya o değil de' dedim ve kızların ikisinin de bana bakmasını sağladım.
'He' Dedi Ayça
'Ne' Dedi Muazzez
'Şey ay unuttu- yo yo hatırladım, dedikodu yaptık günah evet ama olm ben rahatladım.'
'He yav' Dedi Muazzez ve Ayça ekledi
'Ya saat kaç geç kalmayalım anam kızmasın.'
'Aynen Ayça kalk biz gidelim bu da burada kalsın.' Ded Muazzez
'Ya niyee' diye cırladım.
'Ben üvey miyim aa!'
'Evet'
'Evet'
Dedi ikisi birden ve gülmeye başladılar. Göz devirdim. O sırada beni arkada bırakarak yürümeye başladılar ağaçların arasında. Ben de fırsattan istifade arkalarından saymaya başladım tabii.
'Yo yo harbiden sizde sorun var. Ya ben nasıl sizle aynı lisedeyim hayır bir de lisemiz bulunduğumuz yerin en iyi lisesi Nası aldılar sizi oraya canım arkadaşlarım?'
'Keeees' diye bağıran Muazzez'in sesine Ayça'nın kahkahaları karıştı. Onlar benim gerçekten her şeyimdi. Ha bir de yiğit var onu da unutmayalım pls. Herneyse susun bak gene konu dağıldı aaaa
'Gece telefonun'
'Ne'
'Telefonun çalıyor çantandan ses geliyor baksana'
dediğimde Muazzez olayı kavradım. Bu zil sesi Yiğit'e özel ayarladığım zil sesiydi. Ay beni arıyooor.
'Durun hemen telefonu açmam lazım hah tamam nerede bu telefon sakin olun bul- Efendim'
'Yiğit mi?' diye fısıldadı Ayça. Evet anlamında kafa salladım.
"Nasılsın?" 
'İyi sen'
"İyi, neredesin?" dediğinde kalp atışlarım hızlanmıştı çünkü onun da üniversitede arkadaşlarıyla olma ihtimali vardı.
'Üniversitedeyiz bizimkilerle'
"Sizinkiler?"
'Ayça ve Muazzez işte'
"Anladım. Müsait değilsen kapatabilirim?"
'Yo hayır yani kapatma'
"Tamam"
'Eee'
"Şey Gece ben biraz kaba ve kırıcı davranmış olabilirim özür dilerim." demesiyle birlikte yüzümde kocaman bi gülümseme oldu ve Ayça fotoğrafımı çekti.
'YA AYÇ-Sorun değil tabii ki olur öyle arada'
"Kime bağırıyorsun sen?" dedi sesi keyiflendiğini belli ediyordu.
'Ayça'ya işte klasik.'
"E tamam bari." dedi ve ekledi
"İstersen eve geçince konuşalım kızlar bana kızmasınlar" bunu dediğinde Muazzez kafasını telefona yaslamış olduğundan
'Evet bizi rahatsız ediyorsun' diye bağırdı.
'Ya Muazzez !'
"Deme Gece ben alıştım." dedi ve gülümsedi. Nereden anladın gülümsediğini diyeceksiniz, hissettim. Hep hissediyorum onu
'E tamam madem kapatayım mı telefonu?'
"Kapat madem" dedi ve telefonu kapattım.
Kızlarla yürüyeceğimiz yol bitmiş, otobüs durağına gelmiştik bile.
Üf Yiğit senin yüzünden gene şimdi çok mutlu oldum sonra çok gülen çok ağlar hesabı ağlarsam döverim seni. dedim kendi kendime
'Şş yeter sırıtma artık sarıl bana gideyim' diyen Ayça böldü düşüncelerimi. Ben ve Muazzez bir otobüse, Ayça ise yolun karşısından başka bir otobüse binecekti.
'Ne sırıtması tvb yrbbm aa' dedim ve Ayça'ma sarıldım.
'Bana da sarıl bana daa!' diyen Muazzeze döndüm ve ona sarıldım ama sanırım yanlış olmuştu, benim yerime Ayça'nın sarılması gerekiyordu.
'Ya sen gerizekalı mısın? Sana mı dedim sarıl diye salak çekil çekil' dedi espriyle Muazzez beni iterken.
'Üf tamam be suç bende zaten.' dedim ve yalandan küstüm.
'Ya hayır ablası kızma ona suç onda değil Yiğit'le konuştu ya ondan böyle.' dedi Ayça ve Muazzeze sarılırken gülmeye başladı.
'Aynen o da var' dedi Muazzez gülerken.
'Ya siz çok kötü insanlar oldunuz. Aa Ayça otobüs gelmiş karşıda koş yetişemeyeceksin.' dedim ve Ayça'nın otobüs peşinden koşmasını izledim Muazzez ile.
'Lan bak harbiden bu çocuk seni çok mutlu ediyor.' dedi gözlerim kocaman açıldı ve o da benim tepkimin ardından ne dediğini fark etmiş olacak ki
'Lan bir dakika ne dedim ben az önce?! Yiğit'i mi övdüm. Ay tövbe neler oluyor çok korkunç. Bak Gece az önce dediğimi unutuyoruz tamam mı ben Yiğit'i sevmiyorum o pis, kötü.' dedikten sonra ben gülmeye başladım tabii.
'Bak Gece ben çok ciddiyim bu dediklerimi hemen unutuyorsun. Gülmeyi de bıraksana sinirlerim bozuldu!' o bunları söylerken gülmeyi geçmiş baya baya kahkaha atmaya başlamıştım ve duraktaki diğer insanlar bana bakmaya başlamıştı. Utancımdan kendimi susturmaya çalıştım ama imkanı yok asla ama asla susamıyordum sakinleşmek için derin derin nefesler aldım ve en son 5 dakikanın ardından gülmeyi bırakabilmiştim. Tabii Muazzez de boş durmamış bu beş dakikayı videoya çekmişti ve instadaki priv hesabına atmıştı.
'Otobüs geliyor' dedim ve gelen otobüse bindik beraber.
1 Gün Sonra*
'Ben yoruldum hayat pazartesi geeeelme, vazgeçtim artııık okul dersteeen de, gözümden deftereeeeee düşen düşeene, şu öksüz geceyeeee gözdağı veerme....
Alnımdan deftereeeeee düşen düşeeene, şu öksüz ge-AA YA NAPIYORSUN ÜF CANIM ACIDI!' dedim bana kalem fırlatan Muazzez'e hitaben.
Şuan kantinde derslerimiz boş olduğu için ders çalışıyorduk. Sonra ben gene fizikten bir soruda takıldığım için böyle salak salak beste yapmaya başlamıştım. Her pazar aynı şey olur, biz Muazzezle derslerimiz boş olduğu için kantinde oturur ders çalışırız ve sonra okul çıkışına kadar çevremiz kalabalıklaşır. Okul kursları başladığından beri değişmeyen nadir şeylerden biridir hatta. Fakat bu hafta daha hırslı çalışıyorum çünkü bilin ne oldu! Pazartesi günü -yani yarın- yazılılar başlıyor ve bu fazlasıyla korkutucu. İlk yazılımız matematik hatta ama ben o kadar rahatım ki, sanki o yazılılar bana gelmiyormuş gibi. ANNEM VARYA BENİ ÖLDÜRECEK O YAZILILAR KÖTÜ OLURSA HAYIR KESİN TELEFONUMU ALIR BAKIN DİYORUM.
'Gece' diyen Muazzez'e döndüm kafamı
'He' dedim.
'ÇALIŞSANA GERİZEKALI APTAL APTAL BAKMA KİTABA' diye bağırmasıyla korktum ve tekrar fizik sorusuna odaklanmak amacıyla kahvemden bir yudum almaya karar verdim. Bugün içtiğim 3. kahvem de birmişti ve şimdi kalkıp 4.yü içecektim. Çünkü kahveye aşık bi Gece Erkan böyle yapar.
Ayağa kalkmamla Muazzez'in benim elimi çekip beni otutturması bir oldu.
'Ya napıyorsun acabaa'
'Olm otur çalış çöz şu soruyu bak valla annen telefonunu alacak elinden hee' dedi Muazzez.
Harbiden haklıydı.
'Kahve alıcam fizik sorum iki dakika daha bekleyebilir bence.' dedim ve kantin görevlisi Rıza abiye bakındım.
'Buradayım Gece kızım.' dedi. Evet okula geleli daha iki ay bile olmamış olabilir ama sonuçta her oazar burada ders çalışan benim yani Rıza abinin benim ismimi bilmedi çok garip değil.
'Ha şey Rıza abi bir tane White Choclate Mocha'
'Ay kızım şunlar çok zararlı hem sen bugün çok kahve içmedin mi?' dedi canım Rıza abim.
'Ayy Rıza abi boşver yazılı haftası geldi diye böyleyim ben düzelir merak etme.'
'E tamam bari. Ama Gece senin istediğinden kalmamış e tabii her hafta gelip üç tane içiyorsun bitiyor.'
'O zaman Sütlü çikolatalı latte olsun'
'Buyur kızım para üstün.' Dedi ve ben de para üstünü elimdeki tepsiye koyarak masaya doğru yürümeye başladım. Tam masaya koydum kahvemi, o anda telefonum çaldı. Zil sesinden anladım tabii, Yiğit arıyordu.
'Ay canım yaa'
'Gerizekalı açsana telefonu ya da dur ben açarım.' diyen Muazzeze karşılık
'Üf be tamam dur. Efendim?' Dedim telefonu açtığım işk an. Asla alo demezdim hep efendim derdim.
''Ay efendim... Nasılsınız?'' dedi.
'İyi nasıl olsun yazılılar, iş güç koşturuyoruz işte..'
"İstersen kapatayım, sonra konu-''
'Yo yo saatlerdir çalışıyorum biraz dinlensem bir şey olmaz!'
"E tamam bari. Ya Gece çalışırken kaç kahve içtin çok merak ediyorum hayır bir insan neden kendini öldürmekte bunkadar hevesli olur?!"
'Üf be çok değil 4. yü yeni aldım elime.'
"Ay çok az içmişsin" dedi dalga geçer bi ses tonuyla
'Ay' dedim bezdiğimi belirten bi şekilde.
"Yo yo sen tiryakisi oldun şu kahvenin"
'He evet oldum' dedim
"Zararlı diyoruz anlasana aaa ZA RAR LI"
'Bak şuan anladı' dedi telefona kulağını yasladığından dolayı sesleri duyan Muazzez.
''Muazzeze katılacağım hiç aklıma gelmezdi ama şimdi Allah var kız haklı." Yiğit'in bu söylediğiyle yaşadığım şok ve gözlerimin yerlerinden çıkacak gibi açılması olayları ard arda gerçekleşti. Resmen iki birbirinden nefret eden insan birbirine katılıyor. Tamam, evet bu normal insanlarda yaşanabilecek bi durum fakat benim çevremdekilerden bahsediyoruz ne kadar normal olabilirler ki..
'Ay taktınız kahve içmeme seviyorum kardeşim kahveyi suç mu aa'
"Ay tamam bir şey demedik hadi çalış bari sen daha fazla tutmayayım. Sonra konuşuruz."
'Tamaaam. Sonra konuşuruz!' dedim ve sırıtarak telefonu kapattım. Canım Yiğit'im ya
'Tamam hadi çalış çalış hem kahven soğuyacak içsene şunu' diyen Muazzez ile gerçek dünyaya baya sert bi dönüş yaptım. Üf napiyim aklım böyle Yiğitte olunca hep böyle oluyorum.
10 Gün Sonra*
'EY YÜCE İNSAN SEN MÜKEMMEL OLANA LAYIKSIN SEN BENİ ANLAT SORAN-'
Telefonun çalmasıyla bütün şarkı söyleme düzenim boşa gitti. Hem banyoda kendime yaptığım maskeyi çıkarıyorum hem de şarkı söylüyordum. Tabii maskeyi çıkarmak bitmişti de şarkı söylemeyi bitirmek ve ders çalışmaya başlamak istemiyordum. Bunun sebebi tabii ki 72 olan coğrafya notum olabilir ama sorun bu değil çünkü fizik yazılım 95 yani kendi kendimi nötrledim canım ben yaa.
'Ablaa açsana şu telefonu!' diye bağıran Akif ile gene kafamın karıştığının ve bu yüzden telefonu açmayı unuttuğumu fark ettim. Evet, biliyorum yüzüme vurmayın REZİLİM..
"Selamünaleyküm"
'Ve aleyküm selam nassınız' dedim telefonum diğer ucundaki Yiğit'im'e -doğru yazdığımı ben de biliyorum susun şş-
"İyi nasıl olsun sizi sormalı"
'Ben de iyi işte..' dedim
"Ee napıyorsun?"
'Eve yeni gelmiştim işte şarkı söylüyordum' dememle beraber güldü.
"Evet günlük rutiniyle beraber Geceee Erkaaaan"
'Sabr sabr allam' dedim ve bu sefer o gülmeden ben güldüm. O da bana eşlik etti tabii.
30 dk Sonra*
'Ay sen gelmişsindir bence sonra konuşalım mı?!' dedim ders çalışmam gerektiği için çünkü Yiğit Bey'in biten yazılılarının aksine benim 4 yazılım daha vardı.
"Tamam hadi madem sonra konuşuruz iyi çalışmalar."
'Teşekkürler sana daaa' dedim ve gene gülümseyerek telefonu kapattım. O an düşündüm de...
Her şey harbiden neden bu kadar normal ve güzel ilerliyordu gerçekten ? Kapattığım insta hesabımı açmama sadece 2 gün kalmıştı son dört yazılı fazla kolay olacaktı ve gerçekten uzun zamandır başım ağrımıyordu. Normalde neredeyse her gün başı ağrıyan Gece Erkan'ın son bir haftadır başı bile ağrımıyordu resmen. Ay Allah'ım sen dert verme.
4,5 Saat Sonra*
'You call me, all friendly tellin' me how much you miss me that's funny i guess you heard my songs
Yea! too busy for you-'
(şarkı dua lipa'dan IDGAF)
Ben tatlı tatlı saatlerce çalıştığım masamdan kalkıp şarkı söyleyerek odamın diğer ucundaki kütüphaneme ilerledim ve telefonumu aldım. Telefonu açtığım an gelen tirilyon tane bildirim sesiyle beraber annem odaya girdi.
'Hiç ders çalışmıyorsun hiiç anca telefona bildirim gelsin, onlarla uğraş' dedi.
Bunu söylediği an gözlerimin neredeyse yerinden çıkacak kadar açıldığını düşünün, düşündünüz mü? Tam olarak o halde anneme bakıyordum.
'Anne dört buçuk saat ardından masamdan yeni kalktım ve telefonumu yeni açtım sen tam o sırada geldin. Saatlerdir ders çalışıyorum ve odaya cidden şuan mı geldin?!' dedim. Annem beni pek ciddiye almış durmuyordu ama olsun. Yazılıların hepsi bitsin o zaman görür o.
'Ay anne inanma tamam mı yok valla seni inandırmaya çalışmıycam hiç.' dedim ve telefonumu sweatımın cebine atıp odadan çıktım. Hemen odamın kapısının yanından başlayan merdivenlerden çıkarak çatı katına çıktım. Neden mi? Çünkü burada benim en sevdiğim mekan var. Koskoca çatının bir duvarı tamamen kitaplık. Koskocaman bir kitaplık var orada ve ilk taşınırken de ben düzenlediğim için orada hangi kitabı istersem bulabiliyorum. En solda ilk okulda okuduğum kitaplar var, ortaya doğru daha ergen kitapları ve okulun aldırmış olduğu bazı çok önemli yazarların kitapları var, biraz daha sağda dünya klasiklerinin birinci serisi var ve en sağda din kitapları var. Tabii beni ilgilendiren ortadaki kısım. Gittim ve her şeyin mükemmel ilerlemesinden dolayı içimde oluşan garip sıkıntıyı gidermek adına 'Kumdan Kale İmparatorluğu' kitabını elime aldım. Çok severek okuduğum bir kitaptı. Hemen rastgele bir sayfa açtım ve açtığım sayfada altı çizili bir kısım olduğunu gördüm.

𝗦𝝠𝗗𝗘𝗖𝗘 𝟴. 𝗦𝗜𝗡𝗜𝗙𝗧𝗜𝗠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin