Sıkıcı yaz günleri başlamıştı. Tek yaptığım uyanıp instada takılıp , yemek yemekti. Allahtan Mehmetler alt katımıza taşınıyordu ve onu her zaman rahatsız edebilirdim. hahahahahhaa.
Nilgün teyze bugün müstakbel evine temizlik için gelmişti. Annemde ona yardım etmeye gidiyordu.
"Bekle anneeyyyy. Ben de gelcem. " diye bağırdım.
"Ses kirliliğinden başka bir şey değilsin yavrucum ya. Sana kaç defa diyeceğim bağırma diye?"
"PEKİ!" diye bağırdım onu daha çok sinir etmek için.
Kapının açılma sesini duyunca gideceğini anladım ve odamdan dış kapıya yardırdım. Yardırırken serçe parmağımı kapıya vurmayı unutmadım tabii.
"Anneye inat yapmanın cezası bye cnms." Diyip kapıyı suratıma kapattı. Acımasız kadın.
İntikam soğuk yenen bir yemektir anneciğim :). Hemen mutfağa gittim. Çekmeceleri karıştırdım ve bir paket oreo kaptım. Oreoyla birlikte odama yardırdım. Tuvaletimden diş macunumu aldım nihajajahaha. Evet odamda kendime özel tuvaletim var ne olmuş yani.Şeytanlık tarifi no 11:
Oreolarımızı döndürüyoruz.
Kremasını dişimizle bir güzel yiyoruz .
Bisküviyi yalamayı unutmuyoruz en önemli detay bu yoksa macunumuz ne yapar , nasıl yapışır?
Bir güzel macunlanan bisküvilerimiz kapatıyoruz.Tarifimiz hazır arkadaşlar. İntikam almak istediğiniz insanlara afiyetle yedirtebilirsiniz.
Yine yardırarak mutfağa gittim ve oreoları dondurucuya koydum. Sonra tekrar yardırdım ve odama döndüm.
"Kızım niye koşuyorsun at gibi yav?" Diyen babamı sallamadan yardırışıma devam ettim.Çocuklarıma (Mehmet hariç. O zaten aşağıdaydı.) evin önüne gelemleri hakkında mesaj attım. Onlardan cevap gelene kadar üstümü giyindim.
Hafifte bir makyaj yaptım.Oreolarımın dondurucudan çıkarıp ayakkabılarımı giyip babama "Ben Mehmetlerin oraya gidiyorum. "diye bağırdıktan sonra kapıyı çektim ve hızla merdivenleri indim. Yüzümdeki gülümseme eksik olmuyordu. Beni az buçuk tanıyan insan bu suratın şeytanlık suratı olduğunu anlardı.
Zile bastım. Annem yine bana söylene söylene kapıyı açıyordu. "Bir kere basınca duyuyoruz biz evladım milyon defa basmana gerek yok. "
"Sen bana kızıyorsun ama ben size oreo getirdim. Düşünceli evladının değerini bil bence. Değil mi Nilgün teyzemmmmm?" Diye bağırarak boş salona geçtim."Hoş geldin bebeğim. " diyerek sarıldı ve öptü. Kıvırcık saçlarından gelen şampuan kokusu ile büyülendim ve bu kötülüğü ona yapmamaya karar verdim.
"Hoş bulduk yavrum. " diyip yanaklarını mıncırdım.
"Üstün zekalı Mehmet kankim nerde benim?"
"Öyle deme Evacım alınıyor. " diyen Nilgün teyze ile gülüştüğümüz sırada Mehmet malı içeri girdi.
"Farkında mısın anne bilmiyorum ama senin çocuğun benim Eva değil. " dedikten sonra gözü elimdeki oreolara kaydı. Gel gel gel güzelim gel hiç acımayacakkk yeeaahh.
"Ne bu hamaratlık Eva hanım sen bizi düşünür müydün yaa? Keşke bir de çay demleseydin oreo yanında iyi giderdi beeh. "
"Evet ben çok düşünceli bir kızım ama çay demleyecek kadar değil. O yüzden bu kadarı ile yetin bence. Al bir tane de ağzın sussun. " diyerek ağzına soktum enfesito oreoyu.Kulağına yaklaşarak ve kimsenin görmeyeceği şekilde karnını mıncırarak "Sakın tepki verme yoksa ölürsün. Anlaşıldı mı?" Diye sordum. O da kusmak üzereyken kafasıyla zorla da olsa onay verdi. Ve yuttu. Yılın keriz ödülünü rahatlıkla ona verebilirim artık...
"Buyur anneciğim sen de ye. Ama Nilgün teyzem sen şeker yemiyordun değil mi en iyisi bence. O zaman sana uzatmıyorum. " deyip kendime ayırdığım oreomu da ağzıma attım. Ve gittikçe dış kapıya yaklaştım. "Evaaaaaaaaaaa!! Bu sefer kimse seni elimden alamayacak. " annemin gül sesini duyduğum sırada ben çoktan dışarı fırlamıştım.