Smokepurpp-audi'
Multimedya:
Kaidelere istisna,
İstisnalara kanun gibiydi.'1.BÖLÜM'TANIŞ BENİMLE'
Tenimdeki yangından kalan, tenimdeki yangın izi ve külleri yara izinde çürüyüp karışmaya meyillenmiş her yerimde bir tane kızımın dikildiği ve ellerinde tuttuğu mumlar ile yas tuttuğu bir cenaze evine benzemiştim. Yüzüm, alevi en derinlerinde hissediyordu hissetmesine, his, hislerime alevi ikinci katmandan battaniye diyerek geçirmişti.Duygum, duyguma ihanet ediyordu.
Kızlarım ellerinde tuttuğu kemikli sapı kemikten vücuduma değdiriyor, iskeletim alevler içinde bir o yana bir bu yana koşuyor, sürükleniyordu.
Bir yangındaydım. Gerçek anlamda, şimdiki zamanda.
Ellerimi mor elbisemin eteklerine silip dururken elbisenin çiçekleri elbisenin kaçıncıkez yıkanıp üzerime geçirildiğini Haykırırcasına solmuş, kaybolmuştu. Kızlarım bana yüzlerini dönüp ağlıyorlardı çünkü mantıksız bir yanım onları his demetlerinde toplamış 'elbisemize sahip çıkamadı' diyerek kışkırtıyordu. Belkide haklıydı. Elbiseme sahip olamamıştım.
Çünkü artık ruhum ikinci kıyafetimdi.
Ve yine, çünkü artık ikinci elbisemde mor çiçeklerden eser yoktu.Sanatı sanat için, yaptıklarımı kendim için yapmışım gibi bedenim putlaşarak tanrıya ihanet ediyordu.
Donmuştum.
Yangınlar etrafında koşuşturan ayakların ve yangının çıkardığı çıtırtılı sesi duyuyordum. Sadece, kulağım diğer kulağıma ihanet ediyordu. Tombul ellerimi ağzımın tersine bastırıp dumanı engellemek ve burnuma kadar sinen siyah uğursuz toz bulutunu engellemek için birşeyler yapmam gerekiyordu.
Bir odadaydım. Duvarları gri olan, sıvası dökülmüş ve boşluk hissi yaratacak bir odadaydım. Ayaklarım yere sağlam basıyordu basmasına, küçücük bedenim kaburga kemiklerime baskı yaparken iskeletimin omuzları çöktü ve kalbime batan septum kemiği bir ladesi ruhuma kutsal kılıyordu.
Ruhum iskeletimle ladese girse, uzun kemik iskeletimin elinde kalırdı.
Ruhum kaybetmeyi çoktan kabullenmek nedir küçük bacaklarıma amansızca koymayı kabullendirdiğinde öğretmişti.
Tavan tüm ihtişamı ile hiçbir ihtimal tanımadan itina ile alevlere iltica ediyordu.Tavan yanıyordu ve dumanı saçlarıma kokusunu bırakmış, tombul avuçlarıma külün siyah parçaları düşmüştü.Salonun kapısında insan arbedesi yaşanıyorken öylece durmuş sadece bakmakla yetinen iri ve kocaman göz bebeklerim büyülüp küçülsede, bedenim hala bir bütündü. Hala küçüktüm. Hala çocuktum. Hala ağlıyordum.
Ve yine hala, niye orda olduğumu hatırlayamıyordum. Yangın derbeder vücuduma dahada yerle bir etmek için henüz uğramamıştı ama sanki bedenimi yakıyorlar gibi bir acı etrafımda dönüyordu. Göz bebeklerim göz Yaşları içinde boğulduğunda hıçkırdım.
Birisi sesimi duyar mıydı?
Birini kaybetmenin korkusu bedenimde saklanıyordu. Oysa etrafımda kimseyi göremiyordum. Kimi kaybetmiştim? Burda ne işim vardı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOPOLY
FantasyMonopoliy'nin tehlikeli sokakları ve Monopoliy oyunları. Her ayın 18'inde düzenlenen şehir geceleri ve gecenin ilerleyen sattlerinde yapılan 'gece kadehleri' Seçiciler ve seçilenler. Koruyucular ve kartlar... Tüm şehrin değil sadece gençlerin bildiğ...