➳ 20° Sanırım bende nefret ediyorum

1.6K 85 47
                                    


°•
Jin direksiyona iyice sarıldı, yola çıktığından beri gidince Namjoon'a ne demesi gerektiğini düşünüyordu. Onu kırdığını ve bunu düzeltmesi gerektiğini biliyordu ama bunu nasıl yapacağı konusunda endişeliydi. Kendisine artık seni sevmiyorum der diye endişeliydi.

Namjoon elindeki içki şişesini  Hoseok'a uzattı "İçelim şerefsizlere! " diye seslice haykırdı.
Hoseok da ona karşılık elindeki şişeyi ona doğru kaldırdı.
Yanlarına doğru gelen Jin'i fark eden ilk Namjoon oldu. Her zaman onu ilk fark eden oydu zaten.

"Iyy senin burada ne işin var." kusuyor gibi yaparak Hoseok'a doğru baktı.

"Sen mi çağırdın? Söyleme demiştim."

"Hayır ben söylemedim ki." Hoseok kafasını iki yana salladı.

"Evet Hoseok söylemedi Tae den öğrendim ve sevgilin seni yanına çağırıyordu acil dedi."

Hoseok tam ağızını açacaktı ki telefonu titredi ekranda yazan mesaja baktı

-Kaplanım💜
Hadi sevgilim onları yalnız bırak ve gel.👅💦

Hoseok "Evet şimdi yazmı-- ah neyse benim gitmem lazım Namjoon sana emanet eve bırakırsın." dedi.Hızlıca montunu alıp dışarı çıktı.
Namjoon ise bu sırada küfürler edip isyan etmeye devam ediyordu.
Jin, Hoseok’un yerine oturdu.

Namjoon ise yüzünü ekşitip "Cidden burada oturma sinirlerimi bozuyorsun.”dedi.

"Bana bir şişe daha."

"Yeterince içmiş gibisin zaten Namjoon yeterli değil mi ?"

"Sanane hem sen niye geldin ki yazmıyorsam seni görmek istemediğim anlamına gelir."

"Namjoon  üzgünüm seni bu kadar  kırdığımı fark etmedim."dedikleri saçmaydı çünkü onu hep bile bile kırardı. Kendisinden uzak dursun diye. Kendi ona bağlanmak istemediği için bencillik yapardı.

"Kim Seokjin den beklenildiği gibi tüm dünya senin etrafında döndüğünden dolayı fark etmek zor olmalı tabi anlıyorum. "
Namjoon elindeki şişeyi hızlıca kafasına dikerken Jin'e bakıyordu.

"Kırdığını fark etmediysen bile  benden nefret etmeseydin keşke Jin."

"Senden nefret etmiyorum."
Namjoon kahkaha atmaya başladı. Jin ise karşısında ki bedene gözlerini dikmiş sadece bakıyordu.Namjoon'a göre her konuşmalarında bu kadar soğuktu Jin duygusuz, kör bir aptaldı ya da öyle görünebilecek kadar zekiydi.
Namjoon' un tek suçu onu sevmekti ve bu artık ona ağır geliyordu. Namjoon ne kadar içtiğini bilmiyordu ama kafası hala yerindeydi. Bunu istemiyordu sadece uyuşmak istiyordu.

"Sanırım bende nefret ediyorum  artık eşitledik ?"

Tüm gece sakinliğini  koruyan Jin bir anda kalkıp "Hayır eşitlenmedik çünkü senden nefret etmiyorum. Kalk seni eve götüreceğim." cebinden parayı çıkarıp masaya attı.

"Nefret ediyor ama içki paramı ödüyor ne centilmen al şunu." parayı masadan alıp Jin‘in ceketinin cebine sokmaya çalıştı. Birbirlerine o kadar yakınlardı ki o günden sonra bu bir ilkti. İkisinin de kalp atışları hızlandı ve aynı anda geri çekildiler.
"Bırak yürü dışarı."dedi Jin telaşla.

Namjoon "Her neyse." diye mırıldanarak önden hızlı adımlarla dışarı çıktı. 

"Namjoon ah beni beklesene arabayla geldim zaten bırakacağım seni."

"Ev yakın yürüyebilirim hem kamu hizmeti yapmana gerek yok sarhoş sayılmam." yürümeye devam ederken ayağı tökezledi. Evet cidden sarhoş değildi, sadece sakardı.

"Görüyorum evet" kahkaha attı. 

"Cidden değilim git kovuyorum seni niye yanımda yürüyorsun."

"Arabaya binmiyorsan bile seninle yürüyeceğim tek gidersen düşüp kafanı felan kırarsın."

"Umurunda sanki pislik egoist herif seni."deyip Jin'in omuzuna geçirdi.

"Ah! Acıdı" omuzunu eliyle ovalıdı.

"Acısın diye vurdum zaten. Hatta daha çok acısın benden ne kadar fazla nefret edip kendini ne kadar önemsiyorsan o kadar çok. Umurumda değilsin artık." bir tane daha vuracakken Jin elini havada yakalıp aşağıya doğru indirdi.

Ellerini ellerine kenetledi ve gözlerini kapatıp fısıldadı. "Yapma artık senden nefret  ettiğimi söyleme lütfen Joonie."

Namjoon hem ellerinde olan elin yavaş hareketleriyle  hem de o ses tonuna ayrı ayrı küfür etmek istedi. Erimişti yine onun için erimişti. Güçsüzdü ona karşı. Jin karşında ki bedeni kendine çekti ve dudaklarına
hızlıca yapıştı.
"Umurunda olmadığımı da söyleme."  tekrar fısıldayıp dudaklarına yapıştı.
Jin onun sevgisini kaybettiğini düşüyordu ve acısını karşısındaki dudaklardan çıkarmak istiyordu.

"Başkalarını sevmene izin veremem ne Jackson ne de bir başkasını. Joonie sevmiyorsun değil mi ?"alt dudağını dişledi.
Namjoon dudağında ki acıyla kendini sokulmak istediği bedenden titreyerek geri çekti.

"Seni bencil yine kendini düşünüyorsun bana yaptığına bak ama lanet olsun ki hala ben de seni düşünüyorum canımı yaksanda değişmiyor."

"Evet bencilim ama seni seviyorum tamam mı sevmek istemedim ama sevdim durduramadım. Sen bana itiraf edecek kadar cesurdun ama ben değildim kendime bile söyleyemedim. Joonie, hep kaçmak istedim nefret etmeye bile çalıştım olmadı işte”

"Dalga geçmiyorsun değil mi?"

"Hayır tabi ki de."
Namjoon öpücüklerin etkisinden henüz çıkmamışken bu duyduklarını sindirmekte zorlanıyordu. Ne yani Jin onu seviyor muydu? Cidden mi sarhoştu yoksa bu bir rüya mı? Aralarındaki mesafeyi bu sefer kapatan Namjoon oldu. Karşısındaki    dolgun kırmızı dudaklara doğru bakarak
"O zaman bana kanıtla dalga geçmediğini." dedi.

"Kanıtlayacağım, mesela öpücükler işe yarar mı Joonie ? " hafifçe gülümsedi.

"Başlangıç için evet ama sokakta pek hoş değil."

"Seni eve bırakmıyor muyduk bence hızlı gitmeliyiz ya da direk araba şurada-- "
Namjoon Jin'i tutup arabaların oraya doğru sürükledi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
A CUP OF LOVE | BTS TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin